Uluslar arası insan hakları evrensel beyannamesine istinaden, kendi ülkesinde zulme maruz kalan her insanın başka ülkelere iltica edebilme hakkı teminat altına alınmıştır. Bu suretle insanların başka ülkelere sığınma ve iltica hakkı oluşur. Uluslar arası insan hakları evrensel beyannamesinin 14. Maddesi bu konuya şu şekilde açıklık getirmiş bulunmaktadır. ‘’ her insanın ülkesinde gördüğü zulüm ve işkencelerden dolayı başka ülkelere sığınmaya ve sığınmacı olarak girmeye ve isterse iltica etmeye hakkı vardır’’

Komşumuz Suriye’de 9 yıl aşkın bir süredir kendi Devleti tarafından insanlık dışı bir uygulamayla geceli gündüzlü bombalanarak evleri yıkılan ve Milyonlarcası çoluk çocuk, genç ihtiyar, erkek kadın ve bebek ayırımı yapmaksızın öldürülen insanlar, son çare olarak Türkiye ye sığınma durumunda kalmışlardı.

Türkiye ve Türk insanı bu mazlum ve garip insanlara Uluslar arası insan hakları evrensel beyannamesi gereği değil, insan oldukları, garip oldukları ve yardıma muhtaç oldukları için kapılarını açarken, millet olarak da imanımızdan gelen merhamet ve şefkat duygularıyla kucak açtık. Çünkü Müslüman Türk milleti tarihten gelen ve gelenekselleşen insani yaklaşımıyla, mazlum ve garip insanları dinine, diline, rengine ve ırkına bakmaksızın zalimin eline bırakamayacak ve onu her ne pahasına olursa olsun koruyacak bir karakter yapısına sahipti.

Uluslar arası anlaşmalar gereği Türkiye ye sığınan 5 Milyon insan, Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve halkı tarafından bir sığıntı değil, misafir olarak kabul edilmiş ve her türlü insani haklardan yararlandırılmaları sağlanmıştır. Ensar-Muhacir denklemiyle bağrımıza bastığımız bu insanlara Devlet olarak her türlü kolaylık gösterilirken, isteyenlere iltica hakkı tanınmış, isteyenlere de başka ülkelere gidebilme imkânları sağlanmıştır. Arzu edenler de kendi ülkelerine dönebilmektedirler.

İşte şimdi Türk -Yunan sınırına gelip dayanan binlerce Suriyeli, Uluslararası insan hakları evrensel beyannamesi gereği sınır boylarındadır. Bunlar, Yunanistan’dan geçip, Avrupa içlerinde çeşitli ülkelere gidebilme ve iltica etme haklarını kullanmak isteyen insanlardır.

Uluslar arası insan hakları beyannamesini yaldızlı cümlelerle kitaplara yazıp, kürsülerde bu güne kadar sadece okuyan sözde medeni devletler(!) şimdi sıra uygulamaya gelince görmemeye, duymamaya ve yurtlarından sürülüp çıkarılan insanların acı ve ızdıraplarını hissetmemeye başladılar.

Hâlbuki Türkiye bu 5 Milyon insana 9 yıldır ev sahipliği yapıyor, her türlü ihtiyaçlarını karşılıksız gideriyordu. Türkiye’nin 5 Milyon mülteciyi almasına karşılık sözde medeni ve gerçekte ise günümüzün barbarları olarak temayüz etmiş Avrupa devletleri, 100 kişi, olmadı 200 kişi eh en kabadayı 500 kişi alabiliriz gibi utanmaz tekliflerle karşımıza çıktılar. Bu vaatlerini de yerine getirmediler.

Tarihi ve bugünü hep barbarlık ve zulümle şekillenmiş olan Avrupa Devletleri, daha doğru bir ifadeyle Batı dünyası, yurtlarından çıkarılmış insanların iltica edebilme haklarını kullandırtmamak için ellerinden gelen her şerefsizliği, her alçaklığı şimdilik Yunan palikaryaları aracılığıyla yapıyorlar.

Lastik bota binmiş yüzlerce insanı denizde boğmak için botlarını zıpkınlarla deldiler, kara sınırlarından gelenleri dikenli tellerle telef edip, gaz bombalarıyla perişan ettiler, Meriç nehrini ölüm nehrine çevirdiler. Bu arada Yunan palikaryalarının hırsızlığı ve eşkıyalığı da tescillendi.

Utanmadan sıkılmadan mültecilerin paralarını, saatlerini, kolyelerini ve elbiselerini çalıp zavallıları don gömlek Meriç nehrine attılar, hâlâ da atıyorlar. Vicdansızca yüzlerine kaynar su atıyorlar, gerçek mermilerle öldürüyorlar. Tek düşünceleri; bu garip insanların Yunanistan dan geçmelerine engel olmak. Yunan palikaryalarının zulüm ve edepsizliklerinin perde arkasında, başta Almanya olmak üzre Fransa, Hollanda, Belçika, Avusturya ve diğer Avrupa devletleri olduğunu bilmeyen var mı? İnsan hakları evrensel beyannamesini çöpe atıp mazlum ve gariplere iltica haklarını kullandırtmamak istiyorlar. Çünkü Yunanlının efendisi Avrupa böyle istiyor. Avrupa Yunanlıyı av köpeği olarak kullanıyor. Özellikle Almanya.! Ve nihayet Naziler Yunanistan’da hortladı, hortlatıldı..!

Bu arada oldukça insanlık dışı ve hainane bir teklif de Almanlardan geldi; ‘’Bebekleri ve 8-10 yaşlarındaki çocukları alabiliriz.’’diye. Vicdansızlar, yıllarca Türk ailelerin evlatlarını çeşitli bahanelerle Kinder garten (Çocuk yuvalarından ) ve evlerinden alıp Almanlaştırdıkları yetmiyormuş gibi, şimdi de garip mültecilerin evlatlarına göz diktiler.

Hazır doğmuş çocukları Almanlaştırarak, her geçen gün daha da azalan Alman nüfusunu çoğaltmak istiyorlar. Almanya’nın yapmak istediğinin tercümesi; merhametin ardına saklanmış insan ticaretinin medenicesi (!) veya Almancası.(!) Merhum Mehmet Akif boşuna söylememiş; ‘’Medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar’’ diye.

Cumhurbaşkanımız Tayyip bey her platformda bu barbarlara hatırlatıyor; ‘’İnsan hakları evrensel beyannamesindeki imzanızı unutmayın, garip mültecilere zulmetmeyin, mülteci haklarını ayaklar altına almayın, merhamet ve insanlık günün birinde size de lazım olabilir, biraz olsun insan olun, esfeli safilin olmanızdan utanın’’ diye.. Ama ne çare.! Adamların lügatinde insanlık, merhamet, şefkat ve paylaşmak diye bir şey yazmıyor ki.

Almanlar, Fransızlar, Avusturyalılar hâsılı tüm Avrupa Devletleri mülteci haklarını, mültecilere vermeme konusunda ittifak halindeler. Avrupa adına, av köpekliğine soyunan Yunan polisi ve askerleri Nazi Almanyasının günümüze yansıyan zalim ve insanlık dışı çehresinden başka nedir ki?

Mültecileri Ses, sis ve gaz bombalarıyla yıldıramadılar, şimdide gerçek mermilerle öldürmeye başladılar. Almanya seyrediyor, Fransa seyrediyor, Avusturya, Hollanda seyrediyor. Yunan palikaryaları garip insanları Almanların yaptığı gibi fırınlarda yaksalar daha da memnun olacaklar. Tüm tarihleri katliam ve barbarlıklarla dolu olan Avrupa Devletleri ve milletleri Türkiye-Yunanistan sınırında, Yunan polisi ve askerinin uyguladığı insanlık dışı vahşeti adeta zevkle izliyorlar.

Tasması Batı Devletlerinin elinde olan Yunanistan, zaten var olmayan itibarını tamamen sıfırladı. AB şimdilik Yunanistan’a köpekliğinin mükâfatı olarak 350 milyon euro gönderdi. 350 Milyon euro da hazırda tutuluyor. Zulmet, öldür bu tarafa geçirme, bilâhare 350 Milyon daha vereceğiz köpekliğine mukabil diyorlar.

Ama unutulmamalıdır ki itibar bir milletin canı gibidir, bir kere çıktımı bir daha asla geri dönmez. Tasmasını efendilerine kaptıran Yunanistan şimdi itibarlı yaşamakla uşak olarak yaşamanın mücadelesini veriyor ve uşaklık da Yunanistan’a yakışıyor.(!) Avrupa ise, insanlık sınavında bir kere daha sınıfta kaldı..