İda bizim Kaz Dağları’nın mitolojideki adı…

Yıllardır başına gelmeyen kalmadı..

Ve yıllardır İda’yı bitirmekten vazgeçmedi insanoğlu…

Arşivdeki yazılara şöyle bir göz atarken, YENİ HABER’de teee 15 Temmuz 1998’de yayınlanan bir yazımız gözümüze ilişti.

“İda yok edilmelidir” başlığı koyduğumuz o yazıyı bugün yeniden aktarmak istedik… 1998’den bugüne 24 yıl geçmiş…

İyi dayanmış be İda…

O gün yazdıklarımıza kat be kat ekleyin daha..

“Ne çekmişsin İda” diyeceğiniz kesin.

24 yıl geri gidelim… Neden “İda yok edilmelidir” demişiz o zamandan, hafıza tazeleyelim:

*

“Bizim Cennet Kazdağımız yani mitolojideki adıyla İDA artık yok edilmelidir.  Zira insanoğluna batmaktadır. İDA yok edilmeli ve sonra meydana gelecek olası bir doğal afetle İDA saygıyla anılmalıdır.

İDA, bizim sevgili İDA’mız zaten yıllar önce öyle bir beton istilasına uğradı ve uğramaya devam ediyor ki eskiden her karış toprağı yeşil ve zeytinle kaplı olan İDA’nın yarısı şimdi beyaz betona büründü, İDA beton istilasına tutsak düştü.

İDA’yı yok etmek için beton istilası ve çirkin görüntü yaratmak yetmez elbet. İDA’ da ağaçlar kesilmelidir, binlerce ve hatta yüzbinlerce ağaç kesilmelidir ki İDA çıplak kalsın.

İDA’ya şimdi de usul usul Eurogold yaklaşmaktadır. Şu an için savaş tamtamları çalınmaya başlanmamışsa da yapılacak keşiften sonra hemen ve hiç vakit geçirmeksizin savaş baltaları çıkarılmalıdır. Eurogold Bergama’da, TÜPRAG Havran ’da geri adım atmıştır. Bu kez artık tüm güç kullanılmalı ve altından değerli zeytinlikler katledilmeli, altından değerli yeşil yok edilmeli ve altın aramalarına başlanmalıdır. İDA çok bile dayanmıştır. İDA kim, insanoğlu kim; değil mi? 

İDA’nın sahile uzanan kesimindeki ağaçlar yol yapılması için kesilecekken bir de havaalanı inşa edilmelidir ki çağdaş insanoğlu, çağdaşlığa vakit kaybetmeksizin ulaşabilsin.

İDA artık çok olmaktadır. Onca çıkarılan piknik yangınlarıyla bir sona ulaşılamayacağı artık ortaya çıkmıştır. Bu yüzden İDA tümden yıkılmalıdır. Sonra insanoğlu torunlarına

İDA’nın yanıp kül olduğunu anlatmalıdır.

İDA yok edilmelidir. Bu çerçevede İDA’daki muhteşem kültürel zenginliği ve köy yaşamını da yok etmek gerektir. İDA’nın sevecen köylüsünün, renkli yaşamının ışıkları söndürülmeli, keselerin ağzı açılarak köylülerin yani İDA’nın gerçek sahiplerinin arazileri sistemli olarak ele geçirilmelidir. İDA’nın güzelle ve geçmişle her tür bağı kesilmelidir.

İDA’nın yıllardır direnen inadı kırılmalıdır.

İDA’nın mutlaka insanoğluna boyun eğmesi sağlanmalıdır. Bu yüzden İDA’ya her çıkan insan, evindeki çöpleri bile getirerek İDA’ya atmalıdır. Zira piknik sırasında atılan poşetler, petler, kutu cola ve biralarla amaçlanan gayeye ulaşmak uzun zaman alacaktır. Bu yüzden beldelerin çöplükleri IDA’nın şelalelerinin yanına taşınmalıdır.

İDA ne olursa olsun yok edilmelidir. İDA 21. Yüzyılın çağdaş insanı için ayıptır. Büyükşehir insanı için daha da ayıptır. Zira İDA düşman toprağıdır ki bu yüzden okumuşuyla cahiliyle zenginiyle yoksuluyla herkes yaptıklarına devam etmeli, aileden gelen çöpleri bırakma ananesini mutlaka çocuklarına da aşılamalıdır. Aksi takdirde nesiller arası kopukluklar olabilir ki bu da İDA’nın yok edilişinde insanoğlu için, modern insan için, kültürlü insan için, şehirli insan için telafisi mümkün olmayan bir zaman kaybı demektir.

İDA 21.yüzyıla ramak kalmışken hala bir güzellik sembolü olmakla insanoğlu vicdanına büyük rahatsızlık vermektedir. Bu yüzden kooperatifler yeterli gelmemekte olduğundan birkaç santral, birkaç fabrika da inşa edilmelidir. İDA yani bizim sevgili Kaz Dağlarımız artık insanoğlunun canına yetmiştir. İDA’nın yok edilmesi için ne elden gelirse yapılmalı,

İDA severler uzaklaştırılmalıdır. İDA;  betonuyla, yangınıyla, çöpüyle, altın arama çalışmalarıyla yok edilmelidir. İDA yani bizim sevgili Kaz Dağımız yok edilmeli, insanoğlu derin bir ooh çekmelidir. 

Milyonların daha sonra hıçkırıklara boğularak ağlaması için bu elzemdir. Yok etme görevi hızla tamamlanmalıdır.”

2022…

İyi dayanmışsın İda…

Bunca talana, bunca yok edilmeye…

Ne çekmişsin be İda!