Son bir aydır kendimizi coronaya kaptırdığımızdan yazıları düzenli yazma fırsatı bulamadık. Fırsat bulduğumuzda da başımızdan geçtiğinden hastalığın ciddiyetini ortaya koymak ve başkalarının daha dikkatli olmasına katkı sağlamak için yazmak gerekti.

Şimdi normal hayata döndük. İşlerimizi kaldığı yerden devam ettiriyoruz. Corona da hem ülkemizde hem de dünyada başını aldı gidiyor. Fakat ‘yeni normal’de de corona dışındaki, konular tıpkı bizim işler gibi kaldığı yerden devam ediyor. Hem iç gündem de hem dış gündem de yeni konular da önümüze gelmiyor da değil.

Öyle görülüyor ki dış gelişmelerden çok iç gelişmeler geleceğimizi daha ciddi şekilde etkileyecek. 2023’e çok kalmadı. Üç yılımız var. Cumhuriyetin ilanının 100. Yılı yani. Bir asrı devireceğiz. 2. Yüzyıla başlanacak. Devlet olarak 2. Yüzyıla ne kadar hazırız bilmiyorum. Neler yapılıyor, hangi hamleler hazırlanıyor onlardan da haberim ilk elden yok. Ama hazırlık olmak zorundadır. Türkiye çok zorlu geçirdiği 100 yılı geride bırakarak artık varlık mücadelesini bitirip bölgede ve dünyada hak ettiği terazinin ağırlık merkezine oturmak zorundadır.

Bu konuda siyasilerin bir derdinin olup olmadığını hiç bilmiyorum. Davranışları bu konuda bihaber olduklarını, olanlarında varlık savaşına girmelerinden dolayı telaşta olduklarını görüyoruz. Zaten siyasi partilerin milletin bugünkü ve gelecek beklentilerini okumakta çok geç kaldıklarını söylemek gerekir. Bu nedenle toplum mevcut siyasi oluşumlardan hızla kaçmaya veya zoraki tercihte kaldıklarını gösteriyor.

Bir elin hem siyasi yapıların kendi içinden, hem de genel bir algı ile toplumu apolitikleşmeye ittiğini gösteriyor. Çünkü büyük iddialarla kurulan yeni siyasi yapıtılar da umut olmaktan çok uzakta kaldılar. 100 yıllık tecrübeden çıkan sonuçları tekrar hatırlamak gerek. Toplumun apolitikleşmesi ve siyasetteki dağınıklık Türkiye’ye hiç yaramamıştır. Ülke her zaman tek başına iktidarların kısa zamanda yaptığı icraatlarla büyümüş, açık veya zımmi koalisyonlar dönemlerinde gerilemiştir. Bugünde bu durumu yaşadığımızı söylemek gerek.

Dediğim gibi Devlet iradesinin 2. Yüzyıla girerken ülkeyi varlık savaşından bölgesinde ve dünyada oyuncu konumuna gelmesi için hangi hazırlıklar içinde bulunduğundan haberim yok. Fakat siyasal yapıların 2. Yüzyıla bugünkü görünümleri ile hazır olmadıkları çok açık.

Şunu açık olarak söylemek mümkün; 2. Yüzyıla hazır olmayan hiçbir yapı 2023’ten sonra olmayacak. Bugün toplumsal nabızdan anladığım kadarı ile 2. Yüzyılda Türkiye’de en hızlı tavsiye olacak kurumsal yapılar siyaset olacak. Çünkü bir süredir toplumu ve geleceği okumaktan çok uzak ve böyle bir dertlerinin de olmadığını ortaya koyuyorlar.

Toplumun bunları daha uzun süre taşımaları imkânsızdır.

Bugün 2.Yüzyılı okuyabilecek ve bunun için en büyük potansiyeli bulunan Recep Tayyip Erdoğan’ın Başkanlığında AK Parti görülüyor. AK Parti ise önüne çıkan fırsatları hızla kaçırıyor. Bir an önce ekonomideki dalgalı seyri önlemesi durdurup tedbir almak zorundadır. Dış güçlerin finans sistemimize müdahalesine etkili tedbir alınamamasının faturası 20 yıllık kazanımları heba etmeye yetecektir.

Onun için siyasilerin hızla 2. Yüzyıla hazır hale gelmesi için son dönemeçteyiz. Aksi takdirde tek kanatla çift başlı kartalın uçması imkânsız.

Kalın sağlıcakla…