Bu aralar hepimiz bir parça anketörüz.

Herkes fırsatını bulduğu yerde muhatabına o malum soruyu soruyor. “Ne diyorsun, bu referandum ne olacak” kabilinden sorulara hem muhatap oluyoruz hem de yeri geldi mi bizler soruyoruz.

Politize olmamış sadece gördüğünü yorumlayan vatandaşın büyük çoğunluğunun “EVETÇİ” olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Geçtiğimiz gün İzmir’den Kocaeli’ne yaptığım bir otobüs yolculuğunda yanımda oturan bir ablamızdan söz etmek istiyorum.

İzmir’den başlayan yolculuğumuz Bursa’nın Karacabey ilçesine kadar suskunluk içinde geçti. Eskiden şehirlerarası yolculuklarda otobüste yanına oturduğumuz insanlara en azından gülümser, bir iki cümle de olsa mutlaka bir iletişim kurardık. Galiba bu tavırlarımız da kaybolmaya yüz tutmuş.

Selam verip yanına oturduğum Hanımefendi İstanbul yolcusu. Otobüs Karacabey ilçesi bitip de otoyol ’un başladığı noktada birden bana dönüp “hayırlısıyla şu yol bitse de bu kadar zahmet çekmesek artık” dedi. Gülümsedim.

Vakit gece yarısını çoktan geçmiş. Otoyolun Gaziosmanpaşa köprüsüne kadar kesintisiz bir şekilde birbirine bağlandığını henüz bilmediğimden içimden Bursa çıkışı Gemlik yolundaki o sıkıntılar da şimdi çekilmez diye bir düşünce ve ağır bir kasvet var.

Aman Allah’ım bu da ne?

Otobüs otoyoldan çıkmıyor, daha önce hiç görmediğim, yolculuk yapmadığım bir yol uzanıyor önümüzde. Işıl ışıl, ferah ve aydınlık bir yol. Gemlik körfezine tepeden bakıyoruz, ışıl ışıl gülümsüyor sanki!  O an anlıyorum ki Bursa güzergâhı tamamdır! Köprüye kadar konforlu bir yolculuk bizleri bekliyor. Bütün yolcular uyuyor ama bendeniz öylesine mutluyum ki durmadan fısıltıyla “Maşallah, Allah sizi korusun Cumhurbaşkanım, teşekkürler, Allah razı olsun Başbakanım” diyorum. İçimden bir karşılaşsam ve ellerinden öpsem diye geçiriyorum…

Gözlerim dolu dolu, sevinç gözyaşları bunlar. İçim içime sığmıyor.

Gözlerim o an yanımda oturan kadınla buluşuyor. O da benim gibi, hayranlıkla izliyor yolu. Gülümsüyoruz. Sesi titreyerek:

-Hay Maşallah,  yüz yıllık Cumhuriyet tarihinde bütün bunları bu hükümet zamanında görüyoruz. Neydi o köy yollarını andıran bölünmemiş yollardaki sefaletimiz, neydi o rezillik! Kağnı misali yola dizilişimiz neydi, hey gidi günler!

Konuşuyoruz. Dertlerimiz ve tasalarımız neredeyse aynı. 

Tabi ki evet diyor, şu içimizi aydınlatan yollar aşkına evet diyeceğim. Kokan, gitmeye korktuğum o pis hastanelerin yerine hijyen, ışıl ışıl hastaneleri hizmetimize sundukları için evet diyeceğim, ana muhalefet partisinin lime lime dökülen belediyecilik anlayışından bıktığım için evet diyeceğim, (Buradan anlıyorum ki hanımefendi İzmirli) her anlamda daha konforlu bir yaşamı bize sundukları için evet diyeceğim…

Hanımefendi durmadan dua ediyor.

Balıkesir’den Kocaeli’ye iki buçuk saatte vardığım için şok geçiriyorum! Bu duruma hiç alışık değiliz. İçimi kaplayan sevinç dalgasını asla tarif edemem. Yol gerçekten medeniyet demek, yol huzur demek, güven demek. Yol kavuşmak, yol umut etmek, yol uzakları yakın etmek demek. İşte dağların üzerinden aşılmış ve bütün yollar düze çıkmış!

Ve Hanımefendi ben otobüsten inmeden sözlerini şöyle bitiriyor:

“Sevgili Cumhurbaşkanımız ve Başbakanımız Cumhuriyet tarihinde gerçekten de yapılmayanları yaptılar. Hayal edilmesi güç olan şeyleri başardılar. Kimselerin aklına gelmeyenleri hakikate dönüştürdüler. Bunca terör örgütüne rağmen, bunca kösteğe rağmen elif gibi dimdik yürüdüler bu günlere.

Bu millet basiretli bir millet. Vefalı bir millet sonra. Hem akl-ı selim hem de kalb-i selim ile tercihini çalışandan yana yapacaktır elbette. Cumhurbaşkanımızın yüzüne düşen çizgiler, bir anda saçlarına yağan aklar hepimizin gözleri önünde gerçekleşti. Bunca sıkıntılı süreçlere rağmen sırtını sadece büyük Türk Milletine dayayan bu dava adamına bu millet, bir değil belki de mümkün olsa milyonlarca EVET’ ini gözünü kırpmadan verebilecek sağduyuya sahiptir.

Bundan hiç kimsenin kuşkusu olmaya!”

[email protected]

Twitter:@aybikesinan