Küçük bir not defterim var.

Bir sürü şey not ediyorum.

Mesela okuduğum bir kitaptan beğendiğim bir cümleyi…

Günün sözü kıvamında veciz bir sözü…

Bir şiirin beğendiğim birkaç mısraını…

O an aklıma geliveren bir düşünceyi…

Daha sonra yazarım dediğim bir konuyu…

Yani aklıma ne gelirse not alıyorum defterime…

Not almazsam unutuyorum çünkü.

Küçük defterime aldığım notları daha sonra bilgisayarıma geçiriyorum.

Notları ayrı bir dosyada, özlü cümleleri ayrı bir dosyada, yazı konularını ayrı bir dosyada sınıflandırıyorum.

Zahmetli gibi duruyor ama ben bu uğraştan keyif alıyorum.

Geçenlerde, aldığım notları gözden geçirmek için defterimin sayfalarını karıştırıyordum.

İlginç notlar almışım.

Bir kısmını sizinle paylaşmak istiyorum...

Biz insanlar gerçekten garip yaratıklarız. Herkesin düşüncelerini, yorumlarını bize söylemelerinde bir sakınca görmez ve hatta bunun gerekliliğine inanırız da aynı zamanda bu düşüncelerinin, yorumlarının bizim düşüncelerimiz ve yorumlarımızla uyumlu olmaları konusunda da ısrarlı oluruz.” (Mevlana Felsefesi-Hanri Benazus)

Kültürü şekillendirmek hepimizin görevi; genciyle yaşlısıyla birlikte çalışırsak istediğimiz ortak kültürü oluşturabiliriz.” (İyi ki farklıyız-Özden Aslan)

İbadet ancak insanın içinden ve gönlünden geldiği gibi yapılırsa en makbul ve geçerli halini alır. Yoksa ibadet, insanların aslını idrak etmeden yaptığı bir gösteri hareketi değildir. İbadet tek başına namaz, niyaz, oruç da değildir. İbadet bir yerde uçan kuş, koklanan çiçek, okşadığın çocuk, dindirdiğin gözyaşı, doyurduğun bir mide, giydirdiğin bir çıplak beden, verdiğin huzur, aldığını coşkudur da.” (Mevlana Felsefesi-Hanri Benazus)

Benim gözümde aklın özgürlüğünden daha değerli bir şey yok. İnsanın olaylara bakışını ortaya koyarken inandığı şeyi ve varmak istediği noktayı kem küm etmeden dile getirmesi dürüst bir davranış bana kalırsa.” (Çivisi Çıkmış Dünya- Amin Maalouf)

Evren bir başlangıca sahip olduğu müddetçe bir yaratıcıya sahip olduğunu varsayabiliriz.” (Zamanın Kısa Tarihi-Stephen Hawking)

Ağlamak, sızlamak, mızmızlanmak ayıptı. Ağlayana “Ulen bu adam değilmiş’ derlerdi. Onun için çocuk olmadan adam olunuyordu bizim çocukluğumuzda.” (Zamana Işık Tutmak-İrfan Astunç)

Yaş ilerledikçe geçmiş uzaklaşmıyor, yakınlaşıyor...”

Ne dersiniz, arada yapalım mı böyle ortaya karışık?…