Heyet üç kişi.

Oy birliği ise karar, üçün üçü de aynı düşüncede demek.

Oy çokluğu ise ikiye bir.

Oy çokluğu ile bu karar.

Ya oy birliği ile olsaydı diye, en azından bir kişi aksi görüşte diye sevinelim mi?

Üçün ikisi nasıl böyle bir karar alabildi, düşünüp düşünüp ağlayalım mı?..

Yoğun gündem arasında pek ön plana çıkamadı bu haber.

6 yaşında küçüğe cinsel istismardan yargılanan kişi hakkında beraat kararı çıktı.

Kararın gerekçesi hukuk literatürüne çoktan girdi bile!

Hem de ne giriş?!

Mahkeme, oy çokluğu ile beraat gerekçesinde dedi ki, yani üçün ikisi dedi ki:

“Çocuğun, fiziksel olarak gelişimi tamamlamadığı için göğüs bölgesi oluşmadığı ve bu nedenle şehveti duygulara sebep olamayacağı” denildi.

Breh breh breh!

Bu gerekçeyle beraat kararı veriliyor.

Neresinden tutsanız elinizde kalıyor!

Mağdur bugün 15 yaşında.

6 yaşındayken öz amcası tarafından cinsel istismara uğradığını, korktuğu ve çekindiğinden, ilk kez ve ancak ilköğretim öğretmeninin dikkati ve rehber öğretmenle yapılan görüşmeler sonunda 7.sınıfta iken söyleyebilmiş, olay bu şekilde ortaya çıkmış.

6 yaşındaki çocuk, daha kötünün ne olduğunu bilmez. Saftır, masumiyetin örneğidir.

Büyüdükçe, öğrendikçe, geliştikçe neyin ne olduğunu anlamaya başlar.

6 yaşında bilmezken kötünün ne olduğunu, 9-10 yaştan itibaren bütünüyle anlar…

Oy çokluğu ile beraat kararı veren o iki üye acaba çocuk oldular mı hiç?

Çocukluğu böylesine unutmak ancak “çocuk olamamakla” mümkün çünkü.

Yazdıkları gerekçe muhteşem!

Şehveti duygulara neyin sebep olamayacağını bile hemen tespit etmişler.

Peki kaç yaşında olmalı ki mağdur; şehveti duygular yaratacak?..

Peki….. Örnek olarak düşünelim, 20-25 yaşında olan mağdur; fiziksel gelişimindeki farklılık veya yetersizlik nedeniyle veya belli bir rahatsızlık veya kişinin yapısı veya kanser gibi sebeplerle yine aynı gelişimi sağlayamamış olsaydı veya var olan alınmış olsaydı yine şehveti duygular oluşmayacak mıydı?

Böyle “inanılmaz” bir gerekçe olabilir mi?..

Amca, savunma olarak “amca olarak öpüp sevmem normaldir” demiş.

Bir amcanın elbette öpmesi sevmesi normaldir ama hangi ölçüde, nasıl?..

Çocuğun üstündeki tişörtü çıkarıp, atletini sıyırıp, göğüslerini okşaması normal midir?

Mevzuata göre 15 yaşından küçüklere yönelik her türlü cinsel davranış cinsel istismar olarak kabul edildiğine göre bunun ötesi var mı?..

Savcı yukarıda alıntıladığımız gerekçeyle sanık hakkında beraat istemiş.

Mahkeme heyeti ikiye bir aynı gerekçeyle sanık hakkında beraat vermiş.

Mahkeme, sanığın eylemini yarıda bırakıp devam etmemiş olmamasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, dolayısıyla sanığın cinsel saikle hareket etmediğini söylemiş.

Yani başlıyorsan bitireceksin, bitirmiyorsan, yarıda bırakmışsan, bu hayatın olağan akışına aykırıdır mı diyor mahkeme?..

Ya da ne diyor, siz söyleyin lütfen, biz bu gerekçelerle ve bu ifadelerle tümden yitirdik anlama kabiliyetimizi!!??

Cinsel saik için daha devam edeceksin diyor yani mahkeme, yorumu böyle mi yapacağız?

Sınırı ne?..

Nerede cinsel saik olduğuna karar verilecek?..

Nerede durursa yırtacak sanık?

Yargının dediğini en net ve yalın haliyle Artıgerçek’te Melis Alphan yazmış işte:

“Yok yok, o niyetle yapmamıştır. Olmayan göğüs mü okşanır? Zaten o niyetle yapacak olsa devam ederdi, öyle okşayıp bırakmazdı…”

Beraat kararının halk diliyle tercümesi bu.

Ne günlere kaldık!?!

“Akıl tutulması” geçirmeyeceğimiz bir gün olacak mı diye düşünür haldeyiz.

Yargının geldiği nokta bu halde.

4000 hakim savcının tasfiye edilmesi kadar hukuka uygun, adil, doğru kararlar verilmesi ve bilgili hakim yetişmesi de önemli; bu zamanda çok çok önemli.

Yargı, vicdan sızlatıyorsa, hukukun bittiğinin fotoğrafıdır bu.

Ki kaçıncı kez deklanşöre basılıyor, farkında mısınız?