Balıkesir'de düşme sonucu getirildiği hastanede Uğur Demir'e gerekli müdahaleyi yapmayarak kolunun kesilmesine neden olduğu iddiasıyla yargılanan Ortopedi Uzmanı Refik Özbal, 6 ay hapis, 5 ay meslekten men ve 600 gün adli para cezasına mahkum edildi.

* Mahkeme, Dr. Özbal hakkındaki cezaların ertelenmesi yolundaki talebi, "yeniden suç işlemeyeceği hususunda olumlu kanaat oluşmaması" üzerine reddetti. Adli Tıp Kurumu ile Yüksek Sağlık Şurası da, Dr. Özbal'ın kusurlu olduğuna oybirliğiyle karar vermişti.

* Beş yıl önce yaşanan "sağlık skandalı"nda doktor hatası verilen mahkumiyet kararıyla kesinlik kazandı. Böylece, o dönemde ihmali bulunan doktor için "kusuru yok" diye açıklamalar yapan Devlet Hastanesi ve Tabip Odası yönetimlerine de yeni birer tokat vuruldu.

Balıkesir’de Temmuz 2005'te ağaçtan düşmesi sonucu kırılan sol kolu, hayatının riske girmesi sonucu kesilmek zorunda kalan Uğur Demir'in "doktor hatası"na kurban gittiği bu kez Mahkeme kararıyla tescillendi.

Devlet Hastanesi’ndeki ihmaller zinciri sonrasında yaşanan “sağlık skandalı”yla ilgili beş yıldır süregelen ve kamuoyunda "tarihi tıp davası" olarak nitelendirilen olayla ilgili yargı kararını açıkladı.

Adalet Bakanlığı Adli Tıp Kurumu ve Yüksek Sağlık Şurası'nın oybirliğiyle "kusurlu" bulduğu doktor Refik Özbal'a yargılandığı Balıkesir 2. Sulh Ceza Mahkemesi'nde hapis, meslekten men ve para cezalarına çarptırıldı.

Balıkesir'de düşme sonucu getirildiği hastanede Uğur Demir'e gerekli müdahaleyi yapmayarak kolunun kesilmesine neden olduğu iddiasıyla yargılanan Ortopedi Uzmanı Refik Özbal, 6 ay hapis, 5 ay meslekten men ve 600 gün adli para cezasına mahkum edildi.

15. DURUŞMADA KARAR ÇIKTI

Balıkesir 2. Sulh Ceza Mahkemesi'ndeki 15. duruşmaya, Uğur Demir'in ailesi ve avukatları Selim Sözeri ile sanık doktor Refik Özbal'ı savunan İstanbullu avukat Meryem Turan katıldı.

Duruşmada esas hakkındaki savunmasını yapan Av. Selim Sözeri, doktor Özbal'ın yanlış tedavi uyguladığının Adli Tıp Kurumu ve Yüksek Sağlık Şurası kararlarıyla kesinleştiğini belirterek cezalandırılmasını istedi.

Uğur'un babası Ramazan Demir de, mahkemedeki ifadesinde, sanık hekimin mesleki bilgisinin yetersiz olduğuna inandığını dile getirip Dr. Özbal'ın "başka canların yanmaması için meslekten men edilmesini" talep etti.

Sanık avukatı Turan da, müvekilinin kusuru bulunmadığını ve vicdanen rahat olduklarını söyleyip beraatine karar verilmesini, suçlu görülmesi halindeyse hükmün açıklanmasının ertelenmesini istedi.


6 AY HAPİS, 5 AY MESLEKTEN MEN

Mahkeme başkanı daha sonra kararını açıkladı.

Sanık Refik Özbal'ın, tedbirsizlik ve dikkatsizlik sonucu yaralamaya sebebiyet vermek suçunu işlediğinin kanıtlandığına vurgu yapılan kararda, suç konusunun önem ve değeri, meydana gelen zarar ve tehlikenin ağırlığı, failin taksire dayalı kusurunun ağırlığının dikkate alındığı belirtildi.

Uğur'un kolunun gazlı gangrene dönüşerek kesilmesinde kusuru bulunduğu öne sürülen ve ''görevi ihmal'' iddiasıyla suçlanan doktor Refik Özbal, önce 6 ay hapis cezasına mahkum edildi. Sanığın duruşmalardaki hal ve tavırları dikkate alınarak ceza 5 ay hapis cezasına düşürüldü. Sanığın duruşmalardaki hal ve tavırları dikkate alınarak hapis cezası, 3 bin lira karşılığı para cezasına çevrildi.

ERTELEME TALEBİNE RED KARARI

Dr. Özbal'a 5 ay süreyle meslek ve sanatının icrasının yasaklanmasını kararlaştıran Mahkeme, önce 600 gün belirlediği adli para cezasını 1/6 oranında indirerek 500 gün karşılığı 10 bin lira adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verdi.

Mahkeme, sanık Dr. Refik Özbal hakkında verilen mahkumiyet hükmünün açıklanmasının ertelenmesi yolundaki talebi ise, "Sanığın dosyaya yansıyan kişilik özellikleriyle duruşmadaki tutuk ve davranışları gözönünde bulundurularak yeniden suç işlemiyeceği hususunda mahkememizce olumlu kanat oluşmaması, suçun işlenmesiyle mağdurun uğradığı zararın giderilememiş ve giderme yolunda bir çabasının da olmaması"nı dikkate alarak reddetti.

AV. SÖZERİ : HERKESE DERS OLMALI

Uğur'un avukatı Selim Sözeri, karar duruşmasının ardından gazetecilere yaptığı açıklamada, yorucu bir süreçten geçtiklerini hatırlatarak şöyle dedi:

"Beş yıl önce başlattığımız hukuk mücadelesi masum bir yavrumuzun uvzunu hekim ihmali sonucu kaybettiği belgelenmiş oldu. Ayrıca sanık doktor hakkındaki mahkumiyet hükmünün açıklanmasının geri bırakılmaması ve para cezalarının ertelenmemesi de olaydaki kusurun büyüklüğünü gözler önüne seriyor. Bu davanın sağlık alanında mağdur duruma düşmüş ve haklarını arayamamış insanlarımıza örnek, sağlık alanında görev yapanlara ders oluşturmasını diliyorum."

Av. Sözeri, davanın Yargıtay aşamasında ise, meslekten men cezasının üst sınırdan verilmesini talep edeceklerini bildirdi.

SAĞLIK ŞURASI KARARI

OLAYIN VAHİMETİNİ ORTAYA KOYMUŞTU

Balıkesir'deki "tarihi tıp davası" çok geniş ve kapsamlı bir soruşturma ve araştırmaya sahneye oldu.

Önce, Balıkesir'de uzmanlardan bir heyet oluşturuldu. Sonra Adli Tıp Kurumu ve Yüksek Sağlık Şurası dosyayı enine boyuna inceledi.

Ülkemizde sağlık hizmetleri ve eserleriyle tanınmış profesör ve uzmanlar arasından seçilerek oluşturulan Yüksek Sağlık Şurası, Balıkesir 2. Sulh Ceza Mahkemesi'nin talebi üzerine yaptığı değerlendirmede, Uğur Demir'in tedavisini üstlenen doktor Refik Özbal'ın kusurlu bulunduğunu oybirliğiyle karar altına almıştı.

Mahkemenin talebi üzerine yapılan değerlendirmenin ardından hazırlanan raporun sonuç bölümünde, şöyle denilmişti:

"Önkol kırığına ilk müdahalede sirküler alçı ve yara bakını yapılmasının uygun olduğu, ancak devamında dolaşım kontrolü, alçının kama şeklinde açılması ve atele çevrilmesinde gecikilmesi, yara bakımı ve kontrolü ile gelişen enfeksiyonun tespitinde geç kalınması, ilk ameliyatta yeterli değerlendirme yapılmadan ameliyatın sonlandırılması ve devamında ikinci ameliyata neden olunması ve anaros enfeksiyonlarda ilk tercih olan penisilin ve klindamisin seçilmeyerek uygun olmayan antibiyotik tedavisi verilmesi neticesi oluşan uzuv kaybında Dr. Refik Özbal'ın kusurlu bulunduğunu Şuramızca oybirliğiyle karar verilmiştir."

ADLİ TIP DA KUSURLU BULMUŞTU

Balıkesir'deki "sağlık skandalı"yla ilgili Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulu da, “Dr. Refik Özbal’ın uygulamalarının tıp kurallarına uygun olmadığı”na oybirliğiyle karar vermişti.

Kurul ayrıca, açık kırığın tabii bir komplikasyonu olarak gazlı gangrenin meydana gelebileceğinin bilinmesine karşın Uğur’a ilk müdahaleyi yapan Dr. Refik Özbal’ın sanata uygun olarak açık yaraya müdahalede bulunmadığına yer verdiği raporunda, Uğur’a uygulanan tedavi yönteminin de yanlış olduğu kanaatini Balıkesir 2. Suluh Ceza Mahkemesi'ne bildirmişti.

Türkiye'nin en yüksek iki kurumunun verdiği raporları da dikkate alan mahkeme, 15. celse sonucunda verdiği kararda, Adli Tıp Kurumu ve Yüksek Sağlık Şurası kararlarını da dikkate alarak Dr. Refik Özbal'a, hapis, para ve meslekten men cezaları verdi.

BASİT BİR KIRIĞI TEDAVİ EDEMEDİ

Balıkesir Devlet Hastanesi’nde yaşanan ihmaller zinciri sonucu ölümle burun buruna gelen Uğur Demir’in burada tedavisini üstlenen Doktor Refik Özbal, aileye merak edilecek hiçbirşeyin bulunmadığını, tedavinin mükemmel olduğunu söylemişti.

Özbal’ın, uzman olmasına rağmen, açık kırığın sağlıklı bir tedavi uygulanmaması halinde gazlı gangrene dönüşebileceğini bilemediği ve bunun belirtisi olan kokuyu hissetmesine karşılık, Uğur’a “altına mı yaptın” diye çıkıştığı da talihsiz yavrunun ifadelerinde yer almıştı.

ÖZBAL, ŞİMDİ NE DİYECEK?

Özbal, gazlı gangrene dönüşen kolu buna rağmen ameliyat etmiş, ardından aileye, “Herşey yolunda gitti, yarın Uğur’u taburcu ederiz” demişti.

Uğur’un kolundan gelen kötü kokunun gangren başlangıcı olduğu ise, bir başka hekimin tesadüfen devreye girmesiyle anlaşılmıştı.

Bunun üzerine Uğur, ailenin çabalarıyla 9 Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne kaldırılarak buradaki hekimlerin müdahalesi sonucu yaşama döndürülmüştü.

Olaydaki ihmali üniversite, adli tıp kurumu, sağlık şurası gibi ciddi kurumların raporları sonucu belgelenen Dr. Özbal, kolunun kesilmesine neden olduğu çocuğun tedavi süreciyle hiç ilgilenmemiş, aileye "geçmiş olsun" dileğinde bile bulunmadığı gibi, araya bazı isimleri sokarak hakkında açılan davalardan vazgeçilmesini talep etmişti.

MAHKEME KARARI HASTANE YÖNETİMİ

VE TABİP ODASI'NA DA TOKAT OLDU


Sağlık skandalının ardından Balıkesir Devlet Hastanesi yönetimi ile Tabip Odası'nın "hekim hatası yok" şeklindeki yazılı beyanının da gerçeği yansıtmadığı bu kez de mahkeme kararının açıklanmasıyla suratlara tokat gibi vuruldu.

Hastane adına dönemin Başhekim Yardımcısı Ali Hikmet Karan imzasıyla yapılan resmi açıklamada, "gazlı gangren oluşmadığı" vurgulanmış, Tabip Odası'nın o dönemdeki başkanı Hülya Balkanlı da, doktor hatası bulunmadığını yazılı olarak kamuoyuna açıklamıştı.

ÖZÜR DİLEYECEKLER Mİ?

Adli Tıp Kurumu ve Yüksek Sağlık Şurası'dan sonra Asliye Ceza Mahkemesi'nin Dr. Özbal hakkında verdiği mahkumiyet kararıyla Devlet Hastanesi ve Tabib Odası adına yapılan resmi açıklamaların 'gerçek dışı" olduğu kesinlik kazandı.

Demir ailesi şimdi, o dönemde yaptıkları açıklamalarla kamuoyunu yanıltıcı yalan beyanlarda bulunarak, kurumlardaki görevlerini adeta suistimal edip kötüye kullanan Dr. Karan ile Dr. Balkanlı'nın hem kendilerinden, hemde kamuoyundan özür dileyip vicdani olarak rahatlamalarını bekliyor.

CEZA ÜZERİNE CEZA ALDI!

Balıkesir Devlet Hastanesi'ndeki yanlış tedavi sonucu kolu dirsek altından kesilmek zorunda kalan Uğur Demir olayıyla ilgili olarak Balıkesir Valiliği İl İdare Kurulu'nun yaptırdığı soruşturmada, Ortopedi ve Travmatoloji uzmanı Refik Özbal, kusurlu bulunmuştu.

Balıkesir Valiliği İl Disiplin Kurulu bunun üzerine, Uğur Demir'in kolunun hekim hatası yüzünden gazlı gangrene dönüştüğü sonucuna vararak doktor hakkında, 1-3 yıl süreyle ''Kademe ilerlemesinin durdurulması'' cezası verilmesini kararlaştırmıştı.

DEVLETTEN AYRILDI, ÖZELE GEÇTİ

Dr. Özbal, bu gelişmelerin ardından Devlet Hastanesi'ndeki görevinden (devlet memurluğundan) istifa ederek Balıkesir'deki özel bir hastaneye geçmişti.

Halen bu hastanenin ortakları arasında yer alan ve genel koordinatörlük görevini yürüten Dr. Özbal hakkında verilen hapis, para ve meslekten men cezaları Balıkesir'de bir doktora verilen en yüksek cezalar olarak tarih sayfalarında yerini aldı.

Özbal'ın bu cezalar karşısında mesleki yaşamını hangi koşullarda devam ettirip ettirmeyeceği merak konusu.

BABA : VİCDANİ CEZASI DAHA AĞIR

Uğur'un babası Ramazan Demir, mahkemenin kararına saygı duyduklarını belirterek, "Bu işin vicdani cezasının daha ağır olduğuna inanıyorum." dedi.

Dr. Özbal ile tedavi sürecinde aralarında geçen diyaloğları hatırladığında; "sağlık konusunda bizim birşey bilmememiz doğal ama işin uzmanı hiçbirşey bilmiyormuş" diye hayıflandığını dile getiren Demir, "İnsanlık adına bir geçmiş olsun dileğinde bulunmayı bile çok gören sayın Özbal'ın vicdani olarak rahat olup olmadığını çok merak ediyorum. " değerlendirmesinde bulundu.

Dr. Özbal'ın 'kusurlu' olduğunun bir kez de mahkeme kararıyla kesinleşmesiyle biraz olsun acılarının hafiflediğini söyleyen Demir, şunları kaydetti:

BAŞKA ÜLKEDE OLSA DİPLOMASI İPTAL EDİLİRDİ

"Oğlum kolunun kesilmesinden sürekli olarak bizi sorumlu tutuyordu. Mahkemenin bu kararı sonrası vicdani olarak rahatlamamıza rağmen, Dr. Özbal'ın hastanede bize söylediklerine inandığımız ve uzmanlığına çok güvendiğimiz için duyduğumuz pişmanlık hayatımız boyunca sürecek.

Herşeye rağmen biz yine de kendimizi Uğur'u hayatta tutma imkanımız olduğu şanslı sayıyor, Allah'a şükür ediyoruz. Çünkü, Uğur'un karşılaştığı vaka sıradan bir vatandaşın başına gelseydi, inanın o çocuk bugün hayatta olmaz, ateş düştüğü yeri yaktıyla kalırdı.

Şunu da söylemek isterim ki, sağlık gibi ciddi bir konuda ihmali olduğu 3 ayrı soruşturma kapsamında ortaya çıkan ve mahkeme kararıyla da tescillenen böylesine bir olay Türkiye dışındaki ülkelerde olsaydı, o doktorun diploması elinden kesinlikle alınırdı."

Verilen cezanın az olmasına karşın en azından caydırıcı nitelik taşığını belirten Demir, mahkemenin verdiği kararın diğer hekimleri de bundan böyle daha dikkatli olmaya sevkedeceğine inandığını söyledi. Demir, başlattıkları hukuk mücadelesinin ise, sağlık ihmalleri sonucu mağdur duruma düşen vatandaşlara örnek oluşturduğunu söyledi.

Davanın Yargıtay aşamasının da takipçisi olacağını anlatan Demir, çıkacak sonuca göre davayı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne taşıyacağını bildirdi.

BASİT BİR KOL KIRIĞI ÖLDÜRÜYORDU

Bilindiği gibi; Temmuz 2005'te arkadaşlarıyla saklambaç oynarken ağaçtan düşen Uğur Demir'in kırılan kolu, kaldırıldığı Balıkesir Devlet Hastanesinde yapılan yanlış müdahalenin ardından ''gazlı kangren'' olmuş, sevk edildiği 9 Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi hastanesinde hayati tehlike riskinin ortaya çıkması üzerine, dirsek altından kesilmişti.

Uğur, olaydan sonra aylarca aynı hastanede tedavi altında tutulurken, yaşadığı travmanın hafifletilmesi amacıyla Ankara Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi ile Türk Silahlı Kuvvetleri Rehabilitasyon Merkezi’nde uzun süre tedavi görmüştü.

Olayın yaşandığı dönemde 13 yaşında olan Uğur, eğitim-öğretimine de bir süre ara vermek zorunda kalmıştı. (ajans10)

Editör: Haber Merkezi