“Gülümse” şarkısı 1954 yılında bütün listelerde birinci sıradaydı ve Crooner Nat King Cole şarkıda şöyle söylüyordu: “Yüzünüz sevinçle aydınlansın, hüznün her bir çizgisini saklayın.”. Aslında bu söz bir şarkı sözünden çok daha fazlası, pek çok bilim insanının onaylayacağı bir tavsiye.



“Gerçekten yapana kadar taklit et” her ne kadar inanması zor olsa da daha mutlu olmanızı sağlayabilecek bir tavsiye. Çok fazla gülümsemek gerçekten üzgün ruh halinizi uzaklaştırabilir ve kendinizi daha mutlu hissetmenizi sağlayabilir! Bugün bunu ispatlayan pek çok çalışma var. Basitçe; gülümseme eylemi, içinde bulunduğunuz anda kendinizi daha mutlu hissetmenize yardım ediyor.



Çoğumuzun ilk kez duyacağı bir teori var bu konuyla ilgili: yüz geri bildirim teorisi. Yüzümüzde gülümseme hareketini yaptığımızda kaslarımız sevinç duygumuzu kontrol eden nörotransmiterleri otomatik olarak serbest bırakır. Bu teorinin temelinde, taklit ettiğimiz her bir duygunun zamanla gerçek birer duyguya dönüştüğü gerçeği yatıyor. 

Evet, insanlar mutlu olduklarında gülümser ama ayrıca gülümsediklerinde de mutlu olurlar. Ve bu gülümseme hareketi hepimizi için her zaman ulaşılabilir olan basit bir hareket.



Nörobilimci Andrew Newberg, gülümsemenin mümkün olan en yüksek duygusal içeriğe sahip sembol olduğunu söylüyor. Batı medeniyetine maruz kalmayan bir Yeni Gine Kabilesi; gülümseme eylemini, mutluluğu birbirlerine bulaştırmak için kullanır ve birinde bu gülümsemeyi gördüklerinde anlarlardı. Hatta doğum öncesi dönemlerde yapılan bazı çalışmalar bebeklerin henüz rahimdeyken bile gülümsediklerini göstermiştir.



Bir çocuğun günde kaç kez gülümsediğini hiç düşündünüz mü?



Çocuklar günde ortalama 400 kez gülümserken mutlu bir yetişkinde bu sayı sadece 40 ya da 50. Bazı yetişkinler ise günde sadece 20 kez gülümsüyor. Ayrıca yetişkinler ve çocukların gülümseme oranlarıyla ilgili yapılan çalışmalar şunu göstermiştir ki etraflarındaki yetişkinlerin gülümsemesi çocukları da mutlu ediyor. Gülümsemenin bulaşıcı olması aslında çok da şaşırtıcı değil. Gülümsemeyi taklit etmek; mutlu olmak, gerçekten gülümsemek ve sosyal bağları anlamak adına oldukça önemlidir.



Gülümsemeleri taklit etme yeteneğimiz, başkalarının gülümsemelerinin gerçek olup olmadığını anlamak konusunda da bize yardım eder. Bununla birlikte, bir gülümseme gerçek olsun ya da olmasın her şekilde karşımızdaki insana vereceğimiz tepkiyi etkileyebilir ve mutluluk seviyemizi değiştirebilir. 



Bilim insanları bir gülümsemenin gerçek olup olmadığını nasıl anlayabileceğimiz konusunda pek çok çalışma yapıyor ve görünen o ki çalışmaların sonuçları son derece fizyolojik. Gerçek gülümsemelerde veya sahte gülümsemelerde yüzümüzdeki farklı kasları kullanıyoruz. 



Yapılan araştırmaların sonuçlarına göre, bir gülümsemenin gerçekliğini anlamanın en iyi yolu göz çevrelerindeki ekstraoküler kaslardır. Bu kaslar sayesinde karşımızdaki insan tam olarak gülümsemese bile gözlerine bakarak mutlu olduğunu anlayabiliriz. Başka bir deyişle beynimiz karşısında gördüğü insanın yüzündeki geometriyi daha önce gördüğü gerçek gülümsemeler ile karşılaştırır. Yaşadığımız yıllar boyunca farklı sosyal etkileşimlerde pek çok gülümsemeyle karşılaşırız ve bu gülümsemelerin hepsi zihnimizdedir. Ve aslında karşımızdaki insan gülümsediğinde, onun gülümsemesini zihnimizdeki diğer gülümsemelerden oluşturduğumuz ortalama değer ile karşılaştırırız. Daha sonra beynimiz bu gülümsemenin gerçek mi yoksa sahte mi olduğuna karar verir.

Peki karşımızdaki gerçek bir gülümseme olduğunda beynimizde ne oluyor? Aslında bu durumda kaslarımız beynimize “Biz muyluyuz!” mesajı gönderiyor. Bu mesaj bir mutluluk zinciri oluşturuyor ve beynimizin ödül sistemini harekete geçiriyor. 



Gülümseme eylemi tek başına; vücuttaki kortizol, adrenalin ve dopamin seviyelerini etkileyebiliyor ve mutluluk seviyemizi yükseltebiliyor. 



Aslında mutlu olabilmek için hepimizin ulaşabileceği çok kolay bir yöntem var elimizde: gülümsemek. Belki kendinizi kötü hissettiğiniz bir anda bunları hatırlayabilir ve bir gülümsemeyle kendinizi daha iyi hissedebilirsiniz.

Editör: Haber Merkezi