Bir gün yaşlı bir Münzeviye sorarlar:

- Sürekli yalnız olmaktan bıkmıyor musun?

Cevap verir Münzevi:

- Yapacak çok işim var.

Önce iki şahin eğitmem gerekiyor. Ve iki kartal. İki tavşan sakinleştirmek ve yılanı eğitmek. Eşeği motive etmek ve aslanı evcilleştirmek.

- Ama senin etrafında hiç hayvan göremiyoruz! Neredeler?

- "Onlar içimizde yaşayan hayvanlar." karşılığını veren Münzevi, şöyle devam eder:

- İki şahin gördükleri her şeye saldırıyor.

İyiyle kötüyü, faydalıyla zararlıyı ayırt etmeyi onlara öğretmeliyim.

Çünkü onlar benim gözlerim.

- İki kartal dokundukları herşeyi mahvediyor, yaralıyor, parçalıyor.

Onlara hizmet etmeyi ve zarar vermeden yardım etmeyi öğretmeliyim.

Çünkü onlar benim ellerim.

- Tavşanlar her zaman kaçar, korkar ve saklanır.

Onları sakinleştirip, zor durumlarla başa çıkmayı öğretmeliyim, beladan kaçmayı değil.

Çünkü onlar benim ayaklarım.

- En zor kısmı yılanı izlemek. Sıkı bir kafeste, güvenli bir şekilde kilitli olsa da, her zaman saldırmaya, sokmaya, yakın olan herkesi zehirlemeye hazır.

Bu yüzden onu takip edip, disiplinli olmalıyım.

Çünkü bu benim dilim.

- Eşek herkesin bildiği gibi çok inatçı, sonsuza kadar yorgun ve işini yapmak istemiyor.

Bu yüzden ona şükretmeyi ve akışta olmayı öğretmeliyim.

Çünkü bu benim vücudum.

- ..ve sonunda kral olmak ve herkese emretmek isteyen bir aslanı evcilleştirmek istiyorum.

Gururlu, kibirli ve dünyanın kendi etrafında dönmesini istiyor.

O aslanı terbiye etmeliyim.

Çünkü bu benim egom.

Gördüğünüz gibi yapacak çok işim var.

...

Senden iyi olmasın, değerli bir dostum whatsapptan iletti bu okuduklarını.

Bir değil, birkaç kez göz atıp okudum.

Sonra aynanın karşına geçerek  şöyle bir tepeden tırnağa kendime baktım.

Ne şahin, ne kartal, ne tavşan, ne yılan ne de aslana benziyorum.

Tekrar bakınca; "sanki biraz eşşeklik var bende" dedim mırıldanarak.

Sözün özü

Bunca geçen yıla rağmen

hâlâ yolun başında gibiyim ve yapacak daha çok işim var!

Sahi sen hangi hayvansın?