Balıkesir, 2. Abdülhamit Han, Reşat Sultan ve Gazi Atatürk'ün övgüsüne mazhar olmuş Cihan Pehlivanı Kurtdereli Mehmet Pehlivan'ın adı ve şanına yakışan organizasyon gerçekleştirdi.
Kurtdereli'nin er meydanında muhteşem idi herşey tek kelimeyle.
Balıkesir adına 10 numara iş çıkarıldı.
Herşeyden güzeli siyaset kokmadı!
Türkiye değil sadece, dünyanın dört bir yanındaki insanla Kurtdereli'yi izledi, Balıkesir'i konuştu.
Bu yönüyle daha muhteşemdi benim için Kurtdereli.
Emeği geçenleri tekrar kutlamayı görev sayıyorum bu şehrin insanı olarak.
★★★
İzlerken Kurtdereli güreşlerini,  bir an için dalıp gittim uzaklara..
Meydan er meydanı olunca, vatan için gözünü kırpmadan can veren yiğitleri gördüm!
Şehitler geldi gözümün önüne. Onların bize emanet ettikleri yetimleri düşündüm..
Babalarının yüzünü görememiş şehit çocuklarının neler hissettiklerini merak ettim.

İşte o an bir hikaye geldi aklıma.
★★★
Dedem Çanakkale Savaşı'na gittiğinde, henüz ninemin karnında olan babam anlatırdı bana bu hikayeyi.
Görmemiş yüzünü hiç, lakin; "O Seyit Onbaşı gibi, Kurtdereli Mehmet Pehlivan gibi adamdı" derdi babam, adını gururla taşıdığı Raşit Çavuş için.
Çok duygulanmıştım dinlediğimde.
Çanakkale Savaşı'nın her yıl dönümünde ve her şehit evladı gördüğümde aklıma gelir bu hikaye. ve içten içe göz yaşı dökerim .
Paylaşayım sizinle.
★★★
Yetmişli yıllarda şive üzerine araştırma yapan bir akademisyen teybini açıyor ve Anadolu köylerinde yaşlı insanları konuşturup kayda alıyormuş.
Köy kahvesinde teybi önüne koyduğu ihtiyarlardan akıllarına gelen herhangi bir hikaye anlatmasını istiyormuş!
İhtiyar amcalardan biri Ali Dayı, Çanakkale gazisi. 
Şöyle bir hikaye anlatıyor Ali Dayı;
★★★
Komşu köyler dahil bunlar birbirini falancıların oğlu diye tanıyan dört hemşeriymiş Çanakkale’de. Aynı birlikte savaşıyorlarmış.
Bu dört arkadaşın üçü birbiriyle çok samimi. Dördüncü arkadaşlarının adı Ahmet Çavuş. Yine samimi arkadaşlar, ama aralarında bir çekişme, bir tatlı rekabet varmış.
Çünkü Ahmet Çavuşla yıllar yılı köy meydanında pehlivan güreşleri tutarmış ve bazen yener bazen yenilirmiş.
Savaş sürerken birlik çok fazla şehit verip bir cepheden geri çekilmiş. 
Savaş ilerlemiş.  Ali Dayı'nın iki yakın arkadaşı şehit düşmüş. Savaş sürerken aralarında yenişemediği rakibi pehlivan Ahmet Çavuş da şehit düşmüş.
★★★
Bizim Ali Dayıyı almış bir ağlama. Bir gün ağlıyor, iki gün ağlıyor, durduramıyor kendini.
Komutanları gelmiş; "Yahu Ali Dayı, bir çok şehit verdik cepheden geri çekildik ağlamadın. Birliğin yarısı öldü ağlamadın. İki köylün öldü ağlamadın. Üstelik pek de çok iyi geçinemezdiniz Ahmet çavuş ölünce ne oldu sana?"
Ali Dayı:
"Komutanım, savaş biter de köye dönersem ben kimle güreşeceğim?"
★★★
Ve hikaye şöyle bitiyor:
Köye döndüm, onbeş sene beni kimse yenemedi. Ahmet Çavuş’un yetimi büyüdü, oldu pehlivan.
Çıktı karşıma. Ne zaman el ense çekmeye başlasak; “Biliyon mu Ali Dayı ben şehit Ahmet Çavuş’un oğluyum” diye hücuma geçiyor.
Çok kuvvetli ama acemi oğlandı. Üç dakika tutmaz paçasından tutup havada ters döndürürüm onu, lakin bir türlü tutamadım.
"Şehidin oğluyum" dedikçe kollarına bir kuvvet geliyor ki, yıktı beni… 
★★★
Bir yıl geçti. Yine güreşler geldi çattı. 
Bu sefere baktım gene Ahmet Çavuş’un yetimini bana karşı çıkardılar. 
İçimden, ulan dedim bu yetim oğlan yine 'şehidin oğluyum, şehidin oğluyum' deyip kollarına kudret gelecek. Güreşmedim, pehlivanlığı orada bıraktım…"
★★★
Bunu niye anlattım biliyor musunuz?
15 Temmuz’da bu milleti nasıl bir inancın tankların önüne geçirdiğini, hainleri nasıl püskürttüğünü de unutmayasınız diye.
Biz Türkler öylesine asil bir milletiz ki, dünyada bir eşimiz, benzerimiz yok. 
Her birimiz söz konusu vatan olduğunda şehit oğlu gibiyiz.
Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi; O kudret asil damarında mevcut Türk gençliğinin 
Ne diyor, Devlet Başkanımız Recep Tayyip Erdoğan
"Onların doları varsa bizim milletimiz var, Allah'ımız var.."
★★★
Kardeşlerim, 
Bir Türk dünyaya bedeldir” sözünün nasıl ortaya çıktığını bilirsiniz.
Hatırlatayım, Hafızalarınız yenilensin.
Amasya’da, asker koğuşlarını ziyaretten çıkarken; “Bir Türk, on düşmana bedeldir” yazılı levhayı görmüş Atatürk.
Subaya levhayı göstererek sormuş:
-“Öyle midir?”
-“Evet Paşam.”
-“Hayır, çocuğum, bence öğle değildir. Bir Türk dünyaya bedeldir.”
★★★
Kardeşlerim
Hiç merak etmeyin.
Türkiye dün olduğu gibi bugünde aşacak sorunlarını.
Kurtdereli Mehmet Pehlivan gibi, Ahmet Çavuş'un yetimi gibi yerden yere vuracak sırtlarını içteki İngiliz Kemallerin, dıştaki conilerin..
Geçmişte gösterdik bunu yedi düvele..
Yakında yine görecekler!
Şehit oğlu, şehit torunuyuz biz!
Mutlu bayramlar diliyorum.
18 Ağustos 2018