YENİ sisteme ‘hayır’ diyeceklere şaşıyorum.
Birincisi şu; 
“Bu darbe anayasasıdır, mutlaka değişmelidir” diyeceksin. Hem de “haydi gel değiştirelim” diyenlere sırtını dönerek ‘hayır cephesi’ oluşturacaksın.
İkincisi şu;
Hiç mi dönüp bakılmıyor acep geriye.
Hiç mi çok sevdikleri, örnek alınmasını önerdikleri Avrupa’nın nerede olduğu görülmüyor?
Hiç mi Amerika'nın süper güç haline nasıl dönüştüğü bilinmiyor?
Hiç mi muassır medeniyet seviyesine ulaşmış ülkelerin bunu istikrarlı yönetimlerle yakaladığı akla getirilmiyor?
Görüyorlar, biliyorlar neyin nasıl olması gerektiğini ama işlerine gelmiyor.
Bakın bir küçük örnek vereyim. 94 yıllık Cumhuriyet tarihinde 65 hükümet kuruldu..
Tam "istikrar yakalandı" denilen dönemlerde ise darbe ve müdahaleler oldu.
Krizler yaratıldı, bombalar patlatıldı, kardeş kardeşe kırdırıldı, seçilmişler alaşağı edilerek millet iradesi hiçe sayıldı. 
Son canlı örnektir 15 Temmuz, bu ülke ve insanının yaşadıklarına.
Tüm bunlar görülüp bilinmesine karşın 'hayır' demek neyin nesi, hangi aklın sesi..
Hem kim istemez ki, Türkiye'nin istikrarlı yönetime kavuşmasını, güçlü irade ortaya koymasını?
Almanya, Hollanda, İsviçre, Avusturya, Fransa gibi ülkelerin 'hayır' denilmesini istemelerini ve  bu amaçla gazetelerine Türkçe manşetler atmalarının nedenini çok iyi anlıyorum da...
"Tek adamlık" gibi bir safsatayı diline dolayan hayırcı cephenin lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nu ve peşinden gidenleri anlamakta zorlanıyorum.
Yazın şunu bir kenara.
Millettin seçtiği asla dikkatör olmaz.
Olsa olsa 'milletin adamı' olur..
Hem bunlar İrlandalı da değiller ama neden karşı çıkarlar istikrarı sürekli kılacak bir sisteme?
Onlardan önce ben size söyleyeyim niçin karşı olduklarını.
Hayır cephesinin ülkeyi yönetmek, milletin derdiyle dertlenmek gibi niyeti dün de yoktu, bugün de yok!
Olmadığı ve vaatlerinin de halkta karşılık bulmaması nedeniyle kolaya kaçıyorlar hep. 
Atatürk yaşıyor olsaydı, bu hallerini görseydi,
İzmir'den hepsini birden denize dökmezdi ama hadlerini bildirirdi!
***
ERDOĞAN VAR, İYİ..
YA ONDAN SONRASI..
Kardeşlerim, 
Bugüne değin, yani 94 yılda görmemiz gereken hükümet sayısı 65 değil, 26 veya 27 olmalıydı aslında. 
Bakın Amerika 241 yıl önce kurulmuş. Daha yeni 45. başkanlarını seçtiler. 
Bu küçük örnek bile, bizdeki mevcut sistemin S.O.S. verdiğinin net işareti.
Bugün, Recep Tayyip Erdoğan gibi dik duran ve Türkiye'ye diz çöktürmeye çalışanlara diklenip haddini bildiren bir lidere sahibiz.
Ülkede işler, arzulanan hızda olmasa da ağır, aksak yolunda gidiyor.
Yollar, okullar, köprüler, hastaneler inşa edilerek ve uzaya uydu fırlatılarak çağdaş ülkelerle aradaki makas giderek kapanıyor.
Bunu tüm dünya çok iyi görüyor. Gördüğü için ürküyor, korkuyor. 
İşte biz de bunun için boşuna demiyoruz;
Atatürk'ten sonra Türkiye'nin başına gelen ikinci büyük lider Erdoğan diye.
Bugün tamam da...
Yarın ne olacak peki?
İşte bunun cevabının verileceği gündür 16 Nisan.
***
YENİ RECEP TAYYİP ERDOĞANLAR'IN ÖNÜNÜ AÇMAK
Kardeşlerim, 
Türkiye’nin geliştiği ve kalkındığı yılların en önemli  özelliği siyasi istikrardır.
Cumhuriyetin ilk 25-27 yılındaki tek partili dönemde dahil, Demokrat Parti, Adalet Partisi, Anavatan Partisi ve AK Parti dönemlerinin en belirgin hususiyeti siyasi istikrardır.
Bu dönemlerdeki istikrarın teminatının hep partilerle liderlerinin olduğunu biliyoruz. 
Yalnız partiler zayıflayınca ülke koalisyonlarla istikrarsızlığa sürüklenirken kazanımlarını kaybetti, diğer ülkelerle aradaki makas çok açıldı.
Diyeceğim şu;
İstikrarın teminatı parti yada şahıslar değil, sistem olmalı. Bunun içindir ki, hava gibi, su gibi ihtiyaç var senin oyuna ve onayına muhtaç Anayasa değişikliğine. 
Çünkü, istikrarın teminatı yerli ve milli başkanlık sistemidir. 
Ey okur, 
16 Nisan'da yapman gereken “Haddini bilmeze haddini bildirmek öksüze kaftan giydirmektir” diyerek sandığa gitmek, tercihini "EVET"ten yana kullanarak ülkemizin ve yeni Recep Tayyip Erdoğanların önünü açmaktır. 
...
--------------- GÜNÜN SÖZÜ ---------------
Gelecek; güçsüzler için ulaşılmaz, korkaklar için bilinmezlik, cesurlar için ise şanstır. | V. H.
11 NİSAN 2017

Editör: Haber Merkezi