Sizi bilmem ama, ben çok kafa yoruyorum.

Çoğu kez başbaşa kaldığım kendimi sorguya alıyorum.

Bazen hata yaptığımı düşünüyorum böyle davranarak.

Kolay olmuyor insanın kendi kendini sorgulaması.

Yorgunum çünkü hem de çook...

Büyük badirelerle karşılaştım gelip geçmekte olan yaşamımda.

Herbiri transplantasyon etkisi yarattı bedenimde, ruhumda..

Dünyaya bakışım, insanlara yaklaşımım değişti.

Yaşamdaki en büyük acının sabır olduğunu öğrendim mesela. 

En büyük kazanımımdır bu.

Tarifsiz bir anlam kattı bedenimde emanet olan hayatıma...

★★★

Şöyle ki; 

Geçmişte nefret duyguları taşıdığım bireylere bugün “kardeşim” diyebiliyor, hoşgörüyle bakabiliyor, onları oldukları gibi kabul edebiliyorum. 

Böylece yaşam alanıma girmelerine ve dolayısıyla beni üzmelerine izin vermiyorum, vermemesine de... Onlara da üzülmüyor değilim, gelecekteki ömürlerini ziyana uğrattıkları için..

Bu satırları okuyan kişi, içinde birilerine karşı nefret duyguları taşıyorsan eğer, onu veya onları aklından çıkaramıyor, gönlünden söküp atamıyorsan

Az sabır et! Küçük bir püf noktası söyleyeceğim sana.

Karşılığında teşekkür beklediğimi sanma..

Doğru yolu bulmana minik katkım olursa ne mutlu bana!
 

★★★

Kardeşlerim;

İşin püf noktası falan yok! 

Aslında nefreti aşmanın tek yolu var: 

Affetmek...

Başkalarını affettiğinde sen özgürleşeceksin.

Unutma bunu..

Nefret yaşamdan zevk almanı, insanların güzel yanlarını görmeni engeller.

Hiç kimse saf iyi ya da saf kötü değildir.

Salt kötülükleri görmek bir süre sonra şüphe, depresyon ve umutsuzluk denizin-de boğar insanı. Nefret dolu bir yaşam, mutsuz bir yaşamdır.

Affetmek insanı derinleştirir.

Affetmek için, insanın ruhsal ve zihinsel olarak kendisini hazır hissetmesi gerek.

Affetmek bir seçimdir çünkü..

Kimsenin zorlamasıyla affetmek mümkün değildir.

Affetmek bir süreçtir. Birdenbire affedişler bile bir sürecin ürünüdür.

Affetmeyi seçtiğinde kimse sana borçlanmayacak. Yani koşullu affetme yok.

Kızdığın, nefret ettiğin insan her kimse onunda seni affetmesini, değişmesini veya senin istediğin gibi olmasını bekleme.

Affetmek bir seçimdir.

Amacı senin rahatlamandır, sizin özgürleşmendir.

★★★


BİLİYORUM

AFFETMEK ZOR AMA...

Psikolog değilim, insan sarrafı olduğumu biliyorum sadece. 

Onun için diyorum ki; nefret duyduğun kişinin yaşıyor ya da ölmüş olması senin affetme sürecinde duyduğun acıların yoğunluğunda bir farklılık yaratmayacak.

O acılar senin acıların. Affetmek kolay değildir. Lâkin özgürleşmek için gereklidir.

Affetmek;

o insanı sevmek anlamına gelmez.

o kişiyle konuşmak zorunda olmak da değil kesinlikle.

o kişiyle ilişkiyi sürdürmek değil.

o kişinin beklentileri doğrultusunda davranmak değil.

o kişiyi kucaklamak değil.

o kişiyi suçsuz bulmak değil.

o kişiyi haklı bulmak değil.

o kişinin verdiği zararları telafi etmek için çaba göstermemek değil.

Affetmek;

Kırgınlığın, kızgınlığın, nefretin hapishanesinden özgürlüğe çıkmaktır.

Acıyı hissetmemektir. Yapılanları zihinsel olarak unutmak mümkün değildir ama "Duygusal unutma affetmenin diğer adıdır" şeklinde hatırlatmada bulunuyor bu işin pirleri..

Ey değerli okur!

Hem önümüz bayram.

Affetmek için nefret ettiğin insanı, bak bayram gibi hazır bir bahanen var.

★★★

Şimdi söyle bakalım, sen kimden nefret ediyorsun?

Cevabını vermeden önce, atacağın çamurun önce kendi eline yapışacağını unutma ey benim güzel kardeşim..

İşte sırf bu yüzden bile affet, çamura saplanıp kalma!

★★★

Bugün de son noktayı İmam Gazali, Dil Belası kitabındaki şu duasıyla koysun; 

Allahım!

Ben, benim şeref ve haysiyetime dil uzatarak arkamdan konuşanlara, hakkımı helal ettim; bu benim onlara sadakam olsun.

...