19 Şubat 1915 tarihinde İngiltere ve Fransa donanmalarından oluşan 12 düşman zırhlısı, Çanakkale boğazına girip Türk mevzilerini topa tuttu.

Bu saldırı Çanakkale Savaşı’nın başladığını gösteriyordu.

9 Ocak 1916’da düşmanın Seddülbahir’den çekilmesiyle noktalanan, çok sayıda şehit verdiğimiz Çanakkale Deniz ve Kara savaşlarında yüzbinlerce genç askerimiz de yaralanmıştı.

Yaralanmalar ya patlayan bombaların fırlattığı şarapnel parçaları ve mermiler ya da süngü ve kılıçla meydana gelmişti.

Günlük harp kayıtları çok ağırdı, yaralı sayısı beklenilmeyecek kadar büyüktü.

Gece gündüz süren muharebeler günlerce devam ediyor, 1-2 saat süren küçük bir süngü muharebesinde bile 10-15 bin yaralı olabiliyordu.

Bunun neticesinde hemen her cephede “sahra hastaneleri” kuruldu.

Yaralıların ilk tedavileri çadırlardan teşkil edilmiş olan sahra hastanelerinde yapılıyordu.

Her dere yatağı, her vadi, yerde yatan ağır yaralılarla dolmuştu.

Bu yaralılar günlerce hastaneye götürülmeyi bekliyor, kızgın güneş altında gelip geçen kafilelerin, katırların çıkardığı tozlara bulanıyor, rahatsız edici sineklerin ve susuzluğun tesiri altında tedavi edilmeyi bekliyorlardı.

Çoğu kez yaralara iple veya giysiden yırtılan bir bezle sıkılmış ya da kanama dursun diye mermi deliğine bez, ot, hatta toprak sokulu olarak bırakılıyor, kavurucu sıcak altında milyonlarca sinek bu yaralara üşüşüyor, kurt atıyor, sıtma giderek yayılıyordu.

Yaralıların pek çoğu tedavi görmeden şehit olup gidiyordu.

Yaralı sayısının her gün artması, üstelik orduda zuhur eden salgın hastalıklar en yakın şehir ve kasabalara da sahra hastaneleri kurulmasına yol açtı.

Bu hastanelerden biri de Susurluk’ta kurulan Harp Hastanesiydi

Susurluk Harp Hastanesi”, Askeriye bölgesi dediğimiz alanda halktan toplanan bağışlarla kurulmuştu.

Yiyecekten yatağa, yorganından sargı bezine kadar ne varsa Susurluk halkının dayanışmasıyla temin edilmişti.

300 yataklı harp hastanesi için Kepsut ve Bigadiç halkı da destek vermişti.

15 Ekim 1915’de Susurluk’a 101 yaralı asker getirildi.

Çanakkale’den İstanbul’a oradan Bandırma’ya vapurla getirilen yaralı askerler, buradan da trenle Susurluk’a ulaştırılmıştı.

Yaralı askerler, tren garından halk ve görevliler tarafından oldukça uzakta olan hastaneye taşınıyordu.

Bu iş için Sultançayır Maden İşletmesinin tahsis ettiği arabalar kullanılıyordu.

Susurluklular gazileri her gün ziyaret etti.

Onlara şekerleme, sigara, tütün gibi hediyeler verdi.

Öğrencilerimiz, her gün sıra ile yaralı askerlerin mektuplarını yazdı, postaya verdi, gelen mektup varsa onları okudu…

Susurluklu gençlerin çoğu cephede olduğu için halk, gelen yaralı askerleri kendi çocukları gibi gördü, onları bağrına bastı.

Susurluk halkının Çanakkale Savaşında gösterdiği dayanışmayı gururla, saygıyla anıyor, şehitlerimize şükranlarımızı sunuyorum…