Kırıldı da….

İki gün önce tüm Türkiye olarak acı bir kayıp yaşadık. Sağlığımız için çalışan bir hekimimiz kendini bilmez bir psikopat tarafından katledildi.

Doktorla beraber bir tıbbi sekreter de öldürüldü.

Katilin dengesi o kadar yitikdi ki, kendisi de intihar etti.

Türkiye’de her yıl 8 milyon hasta ameliyat oluyor.

Ameliyat olan hastalardan ortalama olarak 80.000 i ilk otuz gün içinde vefat ediyor.

Bu 80.000 in 56.000’i hastanede, 24.000 i taburcu olduktan sonra evinde vefat ediyor.

Katilin annesi evinde kalp krizi geçirip vefat etmiş. Ve 24.000 de 1 ihtimal ile psikopat katil eline silahı alıp doktorumuzu katletmiş.

Savaş alanlarında düşman askeri bile sıhhiye erlerine, ambulanslara, sahra hastanelerine hassasiyet gösterirken, kendini bizim sağlığımıza adamış bir doktorun görevde katledilmesi affedilemez.

Doktorumuz kıymetli.

Ama doktorun yanında katledilen tıbbi sekreterimiz de kıymetli.

Görevi başında şehit şehit edilen yüzlerce asker ve polisimiz de kıymetli.

Adliye’de odasından katledilen savcılarımız, makamında öldürülen kaymakamlarımız da kıymetli.

Daha geçen yıl bir köyde kadastro geçerken orman arazisini gaspetmiş köylü tarafından öldürülen #KadastroMemurumuz da kıymetli.

Denetime gittiği işyerinden bıçakla yaralanan ve dışarı atılan vergi memurumuz da kıymetli.

Öğrencisinin velisi tarafından tartaklanan, dövülen öğretmenlerimiz de kuymetli.

Her gün katilden farksız ölüm saçan trafik canavarları tarafından katledilen vatandaşlarımız da kıymetli.

Öldürülen kadınlarımız, cinayete kurban giden erkeklerimiz de kıymetli.

Ne yapalım?

Savcı öldü diye, savcılar hakimler görevi mi bıraksın?

Kadastrocu öldü diye kadastro daireleri mi kapansın?

Acımız bir. Kaybımız bir.

Ama acılardan ve ölümlerden bu ülkenin birliğine limon sıkmaya kalkan, bundan siyasi emeller güderek hareket eden, daha dün “Abdullah Öcalen serbest kalmalıdır” diyen TBB’nin kirli provakasyonalrına alet olan sağlık çalışanları kendilerini sorgulasınlar.

Diyarbakır’da hendek olaylarında roketatarla vurulan ambulansı ve katledilen sağlıkçıları diline alamayan, PKK’nın katlettiği Dr. Abdullah Biroğlu için yas etmeyi düşünmeyen #TTB nin kimliğini taşımak bile hekimlerimiz için bir Zûl’dür

Kötü örnek, habis bir ur gibi hızlı duyulur.

Herkes kötüyü konuşur. Kimse iyilikten, hürmetten ve gösterilen saygıdan bahsetmez.

Onlarca defa hastaneye gittim, çevremizde onlarca hastane var ama doktorlarla kavga eden bir tane bile hastaya rastlamadım.

Aksine doktoruna gelirken hediyelerle, ikramlarla gelen hastalar gördüm.

Daha yeni bahçesinden doktoruna kiraz getiren amca gördü bu gözler.

Neden bu halkın alicenaplığından ve size olan saygısından bahsetmiyorsunuz?

Adalet mi istiyorsunuz?

Milyonlarca hastaya bakıp çoğu tarafından size karşı saygıda kusur edilmeyip, minnettar olunup, bol bol “Allah razı olsun” alıp görevinizi yapmaktan gurur duymak varken, binde bir ihtimal ile, hayatının her yerinde, herkese karşı sorun yaratan psikopatlarla hüküm kesmeye kalkmak mı adalet?

Bu ülkede doktorlar da, tıbbi sekreterler de, savcılar da, kadastro memurları da kıymetli.

Hepimiz kıymetliyiz.

Hayırlı Cumalar, İyi Bayramlar.