Afrin harekâtı başlayalı 27 gün oldu. Türkiye çok dikkatli, çok ihtiyatlı ve çok kararlı bir şekilde ilerliyor. Hedef sivillere zarar vermeden silahlı unsurları imha edip bölgenin güvenli, tehlike olmaktan çıkarılarak ülkelerinden ayrılmak zorunda kalan milyonlarca Suriyeli dindaşımız, akrabamızı topraklarına döndürmek. Doğdukları, büyüdükleri, yaşadıkları topraklara kavuşturmak.

Türkiye bu amacına yaklaştıkça uluslar arası boyutta menfaatleri bozulan, planları suya düşen ülkeler ve yapılar seslerini yükseltmeye çalışıyorlar. Adeta Birinci Dünya Savaşından geriye kalan hesapları yeniden görmek isterler gibi eksiği olmayan ama fazlalığı olan ittifaklarla karşımıza dikiliyor.

Bugün Afrin harekâtı dolayısıyla karşımıza dikilenlerin başında sadece ABD yok. İngiltere, Fransa, Almanya, Hollanda, İran, İsrail var. Rusya ise dikkat edilmesi gerekenler arasında. Bu ülkeler Birinci Dünya Savaşı ile birlikte Osmanlı Devleti’ni yıkan cephedir. Zaten bugünkü savaşta sonuçta Osmanlı bakiyesi üzerinde gerçekleşmektedir.

Anlayacağınız şu an olup bitenler Birinci Dünya Savaşı’nın ötesinde yamyamların yarım bıraktıkları işi devam ettirmek istemelerinden başka bir şey değildir. Öyle görülüyor ki bölgeyle ilgili İsrail’in ‘Arz-ı mevut’ amacı bile Batılılar tarafından hedef saptırmak için körükledikleri propaganda olarak karşımıza çıkıyor.

Afrin Harekâtı başarı ile devam ettikçe dünyada aleyhimize hiç beklemediğimiz farklı cepheler oluşacak. Bu cephelerle ilgili diplomasi ayakları çok iyi kullanılmak zorundadır. Uluslar arası kamuoyu ikili ilişkilerin yoğunluğuna bağlı olarak gerçekleşir. Hiçbir alan boş bırakılmamalıdır. Büyükelçiliklerin sürekli temasları devam etmelidir. Özellikle BM Daimi Temsilciliği ve bu temsilciliğin temasları daha da önemlidir. Bu konularda boşluk oluşturan diplomatik ayaklar derhal ayıklanmalı ve yerleri daha sağlamları ile değiştirilmelidir. Türkiye her alanda dışarıya karşı kamuoyu oluşturacak diplomatik cephe açmalıdır.

Afrin harekâtına toplumsal destek devam etmektedir. Gezdiğim, dolaştığım yerlerde, yaptığımız sohbetlerde vatandaşın Afrin harekâtını çok iyi takip etmekle birlikte önemini Ankara’da ki bürokrattan, siyasetçiden çok daha iyi anladığı görülüyor. CHP içinde ortaya çıkan ve giderek Parti yönetimini ele geçirir görüntüsü veren Afrin Harekâtı karşıtı söylemler de toplum tarafından dikkatle takip ediliyor. CHP içinde ortaya çıkan çatlaklara rağmen Afrin Harekâtı’na toplumsal destek daha da güçlenerek devam edecek.

Fakat Türkiye’nin hızlı bir şekilde herkesi kucaklayacak ve herkesime ulaşacak ‘Gönül Harekâtı’na başlaması gerekmektedir. Güvenlik güçlerimiz askerimiz, polisimiz üzerine düşen görevi yapmaktadır. Gerekirse şehitlik yolunda gözünü kırpmadan ilerlemektedir. Cephe savaşı ve silahlı mücadele konusunda başarı inşallah kaçınılmazdır. Fakat bugün Afrin, yarın Münbiç, erkesi günü Irak sınırına kadar yürütülecek Harekât’ta ABD’nin bütün militan kaynaklarını kesecek önlemler alınmalıdır. ABD’nin militan kaynaklarını kesecek tek yol ise Güneydoğu başta olmak üzere gerekiyorsa Kuzey Irak bölgesi de dahil Türkiye genelinde ‘Gönül Harekâtı’na başlanmasıdır. ABD ve Batının ortaya koyduğu oyunu bozabilecek en önemli yol budur. Bunun için Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Emniyet Teşkilatı, Valilikler toplumsal bütünlüğün sağlanabilmesi için vatandaşla temasa geçmelidir. Vatandaşın yanında olduğunu hissettirmelidir. Bir dönem olduğu gibi gündüz devletin elinde gece PKK’nın zulmü altında hissetmemelidir. Bölgeden gelen haberlere göre halk arafta kalmaktadır. Valilerin, emniyet görevlilerinin ve devletin diğer birimlerinde bulunanların son zamanlarda bölge halkı ile temaslarında ciddi sıkıntı olduğu şeklindedir. Koruma ordusu ile dolaştıkları ve halk ile diyalogdan uzak durdukları gelen şikâyetler arasındadır.

Şu an bölgeden Afrin, Münbiç gibi bölgelere PKK’nın eleman devşirme çabaları devam etmektedir. Bu konuda da başarılı oldukları ifade edilmektedir. Bölgede bazı devlet görevlilerinin bu konuda hassas davranmadıkları bilgileri de geliyor. En basiti Diyarbakır bölgesinden devşirilerek Suriye’ye giden yaşları 15-25 yaş arası ne kadar genç vardır? Bu gençler toplanırken ilgili devlet görevlileri ne yapıyordu? Özellikle kırsal kesimde vatandaşın güvenliği teminat altına alınmalıdır.

Eğer Türkiye Afrin’de Münbiç’te ve Fırat’ın doğusunda Irak sınırına kadar yürüteceği harekâtta zorlanmak istemiyorsa çok acil ‘Gönül Harekâtı’nı başlatmalıdır. Bölgede insanımız ve STK’lar bunu beklemektedir. Bugün sorumlu olduğu bölgede asayişin sağlanmış gözükmesi başarılı olunduğunu göstermez. İçişleri Bakanımıza da buradan bir çağrıda bulunayım. Sınır boyundaki karakollarda güvenlik güçlerimizle birlikte olmanız bizlere gurur veriyor. Bu uygulamanızı bölge halkı ile kuracağınız diyaloglarla taçlandırmanızı da bekliyoruz.

Cuma’nın hayrı üzerinize olsun…