Farkındayız veya değiliz. Türkiye ve dünya hareketli bir döneme girdi. Her ne kadar gündemler bir ara dışpolitika bir dönem iç gelişmelere odaklansa da sürekli değişiklik yaşanıyor. Öyle anlaşılıyor ki hızla değişen Türkiye ve dünya gündeminin gölgesinde birçok gelişmeyi gözden kaçırabiliyoruz.

Son günlerde Türkiye gündemine girip çıkan konular o kadar hızlı tüketiliyor ki? CHP’de kıyametler kopartan “Külliye ziyareti” tartışması, bu tartışma sonrası ortaya çıkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun ”keklenmesi” aydınlanmadan yeni siyasi oluşum tartışmaları, Şehir üniversitesi tartışmaları, yeni parti kuruluşları, ‘Tilki’, “kadın cinayetleri”. Hepsi değirme taşında öğütülür gibi. Önümüzdeki günlerde hangi konular önümüze gelir bilmiyorum. Ama Türkiye iç politik gündemlerine gömülmek istendiği bu kadar hızlı değişimden anlaşılıyor.

Barış Pınarı Harekâtı ile gündeme oturan Suriye konusu ABD ve Rusya ile yapılan anlaşmalar ve bu anlaşmaların uygulanmasının ardından farklı alanlara kaydı. Fakat Libya ile Akdeniz Münhasır Ekonomik Alan Anlaşması ile bölgenin bütün dikkatleri Türkiye’ye çevrildi. Yunanistan, İtalya, Mısır, İsrail ayrı, ABD, Rusya, Fransa, İngiltere, Almanya ayrı pencerelerden dikkatlerini bölgeye dikti. Libya’da merkezi yönetime alternatif Halife Hafter’in Nisan ayındaki Trablus’u ele geçirme girişimin ardından Türkiye anlaşması sonrası yeni girişimleri gündemde. Hafter’in arkasında ABD, Fransa’nın yanı sıra Akdeniz’deki bütün oyuncular var. Özellikle Rusya’nın her açıdan desteklediği bildirilen Hafter’in yeniden Trablus’u ele geçirmek için bu sefer donanma kullanmasından bahsediliyor. Bu alanda Hafter’e Rusya dışında Akdeniz’de hesabı olan hangi ülkelerin destek olabileceği izlenmelidir.

Hafter’in donanma ile Trablus’a harekât düzenleme iddialarının gündeme geldiği günlerde Rusya’nın 2016-2017’lerde Akdeniz’e konuşlandırdığı Uçak Gemisi Amiral Kuznetsov’ta tamir için bulunduğu Murmonsk limanında yanması dikkat çekici. Bu olaydan sonra Hafter’e Rusya’nın yeterince desteği biraz zor. Bu arada Yunanistan donanma komutanlığının çıkışlarını da unutmamak gerek.

Bölgesel ve dünya gündeminde Türkiye’yi ilgilendiren konular sadece bunlarla sınırlı değil. Son günlerde Çin’in yıllardır süre gelen Uygur’lara zulmü ABD-Çin gerginliğine paralel Türkiye gündemine girdi. Bu gündemin Çinlilerin Kanal İstanbul Projesinin yapımına talip olması ile bir alakası var mı bilmiyorum.

Bu arada son bir hafta içinde ABD’de Türkiye Aleyhine çok ciddi gelişmeler yaşanıyor. Halk Bankası olayının tekrar gündeme geleceği, yaptırımların devami, Ermeni iddialarının Senato’dan geçmesi Barış Pınarı Harekâtı sonrası ABD ile imzalanan anlaşma sonrası durulan ilişkileri haddinden fazla gereceğe benziyor.

Bir dostum sosyal medya paylaşımında “Son 24 saatte:

-ABD Senatosu Ermeni soykırımını tanıdı.

-ABD Senato Dış İlişkiler Komisyonu Türkiye yaptırımları kabul etti.

-ABD Kongresi Kıbrıs Rum Kesimine silah ambargosunu kaldırdı.

-Güney Kıbrıs, Fransa, İtalya ortak deniz tatbikatı yaptı.”notunu düşmüş.

Bu arada İngiltere’de seçimler yapıldı. Boris Jonhnson ezici bir çoğunlukla başarı sağladı. Şimdi İngiltere’nin hem AB ile ilgili hem bölgesel farklı adımları olacaktır. 31 Ocak 2020’ye kadar AB’den çıkışın gerçekleşeceğe benziyor. Dünya dengeleri açısından İngiltere’nin güçlü bir hükümete sahip olmasının etkilerini bekleyip göreceğiz.

Anlayacağınız son bir hafta içinde hem iç hem de dış gündemde hızlı değişimler ve gelişmeler var. Bu Türkiye, bölge ve dünya gündeminin önümüzdeki günlerde daha da hareketleneceğinin işareti olarak görülmelidir.

Bu nedenle Türkiye gündeminin fuzuli konularla meşgul edilmesi önlenmelidir.

Kalın sağlıcakla…