Rusya - St. Petersburg...

Neva Nehri kenarında 3 Kırgız ile tarzanca tanışmaya çalışıyoruz. Üzerlerinde kendilerine ait yöresel kıyafetler. 

Hepsi tam bir Türk. 

Türkiye ve Erdoğan adını duyunca gözleri parladı. Muhabbettimiz daha da ısındı. Fotoğraf çekilmek istediler. Çekildik. Onlarda da bende de hatıra kaldı. 

Ülkemden de, Erdoğan’dan da gurur duydum. 
 

*

Malezya - Kuala Lumpur...

Sabah gün doğmadan Uber’den araç çağırdık ve o gün gideceğimiz bölge için erkenden otelden ayrıldık. Taksi şöförü minyon tipiyle yaşını asla göstermeyen 40 yaşlarında, yarı köse olan yüzünde çıkan tel tel sakalları ve sempatisi ile gönlümüzü kazandı. 

Adam tam bir Müslüman. 

Türkiye adını duyunca gözleri parladı. “Erdoğan’ı çok seviyoruz” dediler. Muhabbettimiz daha da ısındı. Kendi ülkesinin yönetiminden şikayet etti. Keşke Erdoğan gibi bir liderimiz olsa dedi.

Fotoğraf çekilmek istedi. Çekildik. Onda da bizde de hatıra kaldı. 

Ülkemden de, Erdoğan’dan da gurur duydum. 

*

İsviçre - Lugano Gölü...

Gölü yukarıdan gören yüksek bir tepeye çıkmak için fünikülere bindik. Kabinde sadece arkadaşımla ben ve bir yahudi karı koca. Yahudi diyorum, çünkü adam siyah yelekli takımı, beyaz gömleği, fötr şapkası, şakaklarından inen örgülü saçı, kadın ise ayak bileklerine kadar uzun geniş pileli eteği, uzun kollu gömleği siyah uzun çorbaları, siyah topuksuz ayakkabısı ile karşımızdalar. 

Çift tam bir Yahudi.

Türkiye’den olduğumuzu duyunca gözleri parladı. Takvimler Haziran 2013. Türkiye alev alev. Gezi olaylarının en hızlı zamanı. Tüm avrupa basını sürekli Türkiye’den ayaklanma manzaraları veriyor.

Sırıtan suratıyla “Erdoğan gidecek” dedi. Türkçe sövdük.

Fotoğraf çekilmedik. Ama o yahudinin sözleri havada asılı kaldı. 

Ülkemden de, Erdoğan’dan da gurur duydum. 

*

Ülkemdeki soyu sopu bozuklara değil, dünyaya bakarak sevdik biz Erdoğan’ı...

Ve sevmeye, arkasından gitmeye de devam edeceğiz.