İnternetinizin arama çubuğuna yazın… Aynı başlıklı sayısız şiir ve şarkı çıkıyor.

Artık “2018’in Ekim ayında Türkiye’de donarak şehit düşen Mehmetçik” haberleri de eklenecek eminiz.

Herhangi bir seyahat planı yaparken, geçiniz bunu, yarın sokağa çıkacaksanız, bunu da geçiniz, iki saat sonra yürüyüş yapacaksanız o zaman bile hava durumuna bakıyorsunuz elinizdeki telefondan.

Artık meteoroloji o kadar yakın size.

Kuzey Ege’de bile halen denize girilirken, askerimizin teknik donanımına bugünün şartlarında bir şey söylemek mümkün değilken…

2018 yılının daha Kasım’ını bile görmemişken Mehmetçiğin donarak hayatını kaybetmesi kabul edilebilir bir durum değildir.

Üst düzey kaynaklardan, askerlerin üzerinde özel kış üniformaları olduğu, teçhizatlarının tam ve en üst nitelikte olduğuna dair açıklamaları geliyor.

O halde iki Mehmetçiği nasıl kaybediyoruz?..

Soruşturma yürütülüyor, nerede ne gibi bir hata var, ümit edelim ortaya çıksın. Lakin Sayın Bakan’ın “sorumluluğumuzu hissediyoruz, sorumluluk bizim” şeklindeki ifadesi yeterli midir bu noktada?..

Soruşturma açılması veya sorumluluk bizim demek de belki bir aşama ama sonucu ne olacak bunun?..

Türkiye’de siyasetçi ne zaman sorumluluğu üzerine alarak gereğini yapabilecek seviyeye yükselebilecek?..

Bu ve benzeri kabul edilemez “acı” olaylarda bugüne kadar sorumluluk alıp da bunun gereğini yerine getiren, basit bir “istifa” refleksini gösteremeyen bir siyasi yapımız var.

Bırakın iki Mehmetçiğin donmasını, sağ kurtulan 22 askerimiz de donsaydı yine farklı ve daha şaşırtıcı bir tepki ortaya konmayacaktı emin olun.

Çünkü siyasetin sıkıştığı an olaya “kader” deyip geçiştirme gibi büyük bir mahareti var siyasi aktörlerimizin.

Peki o zaman Hollanda Savunma Bakanı’nın yaptığına ne diyeceksiniz?..

Heceleyerek okuyalım bu kısmı lütfen, yavaş yavaş, anlaya anlaya, sindire sindire:

Hollanda Savunma Bakanı geçtiğimiz günlerde istifa etti.

Mali’de Birleşmiş Milletler çatısı altında görev yapan Hollandalı askerlerden ikisinin bir kaza sonucu yaşanan patlama sonucu ölmesi nedeniyle.

Bakınız Hollanda Savunma Bakanı’nın hiç fonksiyonu olmayan bir konu bu.

Askerler BM bünyesinde görevdeler. Olay yeri Mali. Olayın sebebi kaza sonucu meydana gelen patlama.

Ama böylesine illiyet bağının kopuk olduğu bir olayda bile başka ülkenin başka siyasetçisi siyasi sorumluluk alıyor.

Sorumluluğu üstleniyor ve gereğini ifa ediyor.

Bizde ise sorumluluk bizim dense de siyasi gereği yok.

Sözün ötesi yok.

Herhangi bir sonucu yok!

Hal böyle olunca ne siyasi kültür gelişebiliyor bu topraklarda ne de siyasi sorumluluk gereğinin yerine getirilebildiği “doğru” hareketler görülebiliyor.

Ayrıca; bununla beraber ve belki bundan çok daha büyük bir anlaşılmazlık ve ayıbı daha yaşıyoruz.

Olayın aydınlığa kavuşması için Meclis’e sunulan araştırma önergesi reddediliyor.

İşte bu; donmak kadar vahim bir tablo.

Neden konusu “Mehmetçiğin donarak hayatını kaybetmesi” olan bir araştırma önergesi reddedilir?..

Hadi EYT’deki oylama tuhaflıklarını siyaset oyunlarına verelim geçelim de…

Burada “siyaset”lik veya “parti”cilik oyununa konu bir malzeme yok ki…

2018’in Ekiminde, 22 asker kurtulurken iki askerin neden kurtarılamadığı konu.

Önergeye CHP ve İyi Parti kabul, AKP red, MHP ve HDP çekimser oy vermiş.

Böyle bir önergeye red verilme gerekçesini aklen açıklamak mümkün olabilir mi?.. Hele HDP’yi hadi anladık da MHP’nin “çekimser” kalmasına ne demeli?..

Neyin çekimserliği?..

Siyasetin ne halde olduğunu bir kez daha gördük.

Hollanda’ya bakıyorsunuz…

Türkiye’ye bakıyorsunuz…

Orada bakan; eğip bükmeden, yan yollardan dolanmadan, siyasetin omzuna yüklediği sorumluluğu derhal yerine getiriyor.

Burada bakan; kelimelerle acısını belirtiyor, ötesi yok.

Öyle üşüyor ki içimiz…

Isınabilmek ne mümkün!