Müslüman Türk milletinin asırlar boyu dilinden düşürmediği ve her daim evlatlarına miras olarak bıraktığı nasihatların en başında gelendir; ‘’VATAN SEVGİSİ İMANDANDIR’’ sözü. Anadoluyu Müslüman Türk Milletine Vatan yapan savaşları zikrettiğimizde hemen aklımıza Malazgirt Meydan muharebesi gelir. Halbuki Malazgirt’e giden yol Dandanakan meydan muharebesiyle 1040 yılında açılmıştır. Büyük Selçuklu Türk Devletinin Önünde bulunan Gazneliler’le yapılan Dandanakan savaşında Gaznelilerin 70.000 süvari, 30.000 piyadesi ve o günün tankı olan 60 savaş Filine mukabil, Selçuklu ecdadımızın 20.000, süvarisi, 16.000 okçusu bulunuyordu. 3 gün süren savaş sonunda Selçuklu ecdadımız galip gelmiş ve dolayısıyla Büyük Selçuklu Türk Devleti Anadolu kapılarına dayanmıştır.

Dandanakan savaşından 31 yıl sonra, 26 Ağustos 1071 de, o güne kadar Büyük Doğu Roma İmparatoru olarak bilinen lV. Romen Diyojen’le, büyük Selçuklu Türk Devleti Hükümdarı Alparslan Malazgirt’te karşılaştılar. Bizans İmparatoru Romen Diyojen’in 200.000 askerine mukabil, Büyük Selçuklu Türk Devleti hükümdarı Alparslanın 50.000 askeri vardı. Romen Diyojen o kadar havaya girmişti ki, yumruğunu göğe doğru sıkarak; ‘’üzerimize gök gubbe çökse onu mızraklarımızla tutarız’’ diye nara atıyordu.

Savaş öncesi Selçuklu Türk Hükümdarı Alparslan’ın askerine yaptığı konuşma Türk savaş tarihinin belki de en önemli konuşmalarındandır; ‘’Askerlerim ben, Müslümanların camilerde bizim için dua etmekte oldukları bu saatlerde düşmanlarımızın üzerine atılmak istiyorum. Galip gelirsek arzu ettiğimiz sonuç gerçekleşmiş olur. Yenilirsek şehit olarak cennete gideriz. Bugün burada ne emreden bir Sultan, ne de emir alan bir asker var; benimle birlikte gelmek isteyenler peşime düşsünler, gelmek istemeyenler serbestçe geriye dönebilirler.’’

Askeri şevke getiren bu konuşmayı müteakip, öğle vaktinden gece yarısına kadar devam eden savaşta 200.000 kişilik Bizans ordusunun tamamına yakını kılıçtan geçirilmiş, Doğu Roma Bizans İmparatoru Romen Diyojen esir alınmış ve nihayet Anadolu kapıları vatan olarak Türklere açılmıştır.

Dandanakan’la başlayan Anadolu fütuhatı, Malazgirt meydan muharebesiyle taçlandırılmış, Süleyman Şah, Ertuğrul Gazi ve nihayet Osman Beyle devam ederek günümüze kadar gelmiştir.1000 yıldır yere düşmeyen İslâm sancağı şimdi Tayyip beyin elinde yeni yeni zaferlere imza atmaktadır. Kahraman Mehmetciğimiz sınır boylarımız olan Suriye ve kuzey Irakta bu sebeple destanlar yazmakta, mazlumların gözyaşlarını dindirmek için şehit olmakta, can verip can almaktadır. Anadolu toprakları üzerinde yaşayan insanların vatan olarak kabul ettikleri bu toprakları savunmak Müslüman Türk insanının olduğu kadar bu vatanın ekmeğini yiyen suyunu içen ve Anadolu’ya vatanım diyebilen her vatanseverin en birinci görevlerindendir. Bu nedenle ecdadımız vatan için 1000 yıl boyunca gözünü kırpmadan canını vermiş, vatan topraklarını mübarek kanıyla sulamıştır.

Vatan, Bayrak ve Kur’an bu sebeple Devletimizin varlığını zorunlu kılmaktadır. Her ne kadar ‘’Vatan sevgisi İmandandır’’ sözünün zayıf hadis veya mevzuu hadis olduğu söylense de, manâ olarak içeriği doğrudur. Her karışı şehit kanlarıyla sulanmış olan Anadolumuz veya daha doğru bir tabirle vatanımız üzerinde kötü emeller besleyen düşmanlarımız dün olduğu gibi bu gün de mevcuttur. Hem de bu vatan üzerinde doğmuş, büyümüş, okumuş adam olmuş bazı haramzadeler gibi.

Batılı emperyalistlerin oyuncağı olmuş bazı satılmışlar maalesef PKK eşkiyasının gönüllü veya zoraki maşaları olarak Vatanımızı bölme hususunda hayaller kurmakta ve doğu illerimizden toprak koparabilirmiyiz rüyaları görmektedirler. İşte ABD nin Kuzey Irak’a yığdığı binlerce silâh ve mühimmat da vatanımıza göz dikenlerin oyunlarından sadece bir tanesidir. Her zaman söylediğimiz gibi sınırlarımız dibinde İsrail’e muhtaç sözde bir Devlet kurmak ve Siyonist israil’i Türkiye’ye düşman bir komşu yapmak istiyorlar.

Belki, eski Türkiye’de bu rüyaları kısmen de olsa başarılı olabilirdi, amma bu günkü Tayyip Beyin yönetimindeki güçlü ve mazlumların hamisi büyük Türkiye için bu rüya mümkün değildir. Sınırlarımız boyunda oluşturulmak istenen İsrail’e muhtaç ve sözde bir Devlete bizim şans tanımadığımızı biliyor ve bu sebeple kuduruyorlar.

Olması mümkün değil ya, böyle bir oluşum ileride tahakkuk edecek olsa, bizim 1071 de Malazgirt’te tarihin tozlu sayfalarına gömdüğümüz Doğu Roma Bizans imparatorluğunu tekrar hortlatmak isteyeceklerdir. Sözde dost ve müttefik ülkelerin bu amaca matuf olarak yaptıkları çalışmalar bu sebeple istihbaratımız tarafından dikkatlice takip ediliyor.

Haçlı dünyasının, sözde dostuz ve müttefikiz yalanlarına adlanılmamalı ve ecdat yadigârı atasözlerimizden olan ‘’Domuzdan post gâvurdan dost olmaz’’ sözü unutulmamalıdır. İç ve dış düşmanlarımız da unutmamalıdırlar ki; Bu vatan toprağın kara bağrında sıra dağlar gibi duranlarındır ve ayrıca , bu toprağın kara bağrında sıra dağlar gibi yatanlarındır.