Elin oğlu akılsız çünkü…
Ağaç kesmiyor.
Biz akıllıyız.
Olanı da yok etmekle meşgulüz.
Ama görmüyoruz ki; bitti.
Gerçekten bitti…
Yazlıklar uğruna güzelim dağları bitirdik…
Beton uğruna şehirleri teslim ettik.
Sonra “yav bu nasıl yağmur, üç dakika yağdı, sel oldu götürdü” diyoruz.
Götürür tabi.
Daha da götürecek…
Buhar, nem arttıkça, beton kitlesi esir aldıkça…
Daha çok felaketlere gebeyiz.
Bile bile ladesin bilmem kaçıncı perdesidir bu!
Bilim insanları habire uyarıyor Türkiye’yi…. Daha dün NASA’dan bir uzman uyardı: “Bunlara alışın; daha da sık karşılacaksınız. İstanbul betona teslim, çatıları bile ağaçlandırmalısınız.”
Elin oğlu bilmiyor tabi bu işi…
Ağaca ellemiyor.
Şehirlerine bakın Avrupa’nın…
En nefret ettiğimiz şey kıyaslamak ama n’açar?…
Kıyaslamasanız da karşınızda duruyor zaten…
Caddeleri yeşil…
Sokakları yeşil…
Şehri yeşilin içine gömmüşler…
Ağacın içine şehir saklamışlar…
Ne AVM dolu her yer…
Ne gökdelen…
İstanbul’a bakın bir kez daha…
Gökdelenler arasına serpiştirilmiş metruk evlerle eşsiz bir kenti gerçekten bir örneği olmayan berbat bir yer haline getirdik.
Rant uğruna.
Çünkü bu topraklarda her daim öncelikli olan tek değer(!!!): Para.
Para için kardeş kardeşi bıçaklıyor.
Para için çocuk babasına dava açıyor.
Para için parası olanın gece gözüne uyku girmiyor “ah param giderse” diye…
Fakir ol, huzurlu ol.

Bizde yeşilin düşmanı rantsal para sevdası başka şey değil…
İstanbul öyle Balıkesir farklı mı?..
Yeşile hasret değil miyiz biz de?..

Ve sayfiye yörelerimiz…
Gerek yerel idarelerin gözlerini kapamaları, gerek para hırsının yol açtığı sınırsızlık nedeniyle adım adım 20 yılda Körfez’i beton cehennemine çevirmedik mi?…
Elin oğlu akılsız çünkü…
Gökdelen dikmeyi bilmiyor…
Biz gökdelene sevdalıyız…
Sonra gök de bizi deliyor.
“Ah sel vah sel” diyoruz…
İstanbul’da kaç istinat duvarı çöktü bir haftada?..
Doğayla oynarsanız o da sizinle oynar ve kendini doğal hale bir şekilde getirir, olan da bilimi dinlemeyen, geleceği görmeyen bizim gibi betona teslim milletlere olur…
Ne diyor NASA’dan uzman:
Pek çok şehirde sel ve su baskınlarının nedeni aşırı yağıştan çok beton. Biliyorsunuz toprak aşırı yağışın çoğunu emiyor. Ama toprak yerine beton ya da asfalt koyarsanız su birikir. Aynı şey ağaç ve diğer bitkiler için de geçerli. Bunlar sadece yağışı kontrolde değil, zemini soğutmakta çok önemli görev üstleniyorlar. Şehirlerin bir diğer sorunu koyu rengin hakim olması, asfalt gibi. Bunlar ısıyı yansıtmak yerine emiyor. Tüm bu bahsettiğim faktörler küresel ısınmanın etkilerinin şehirlerde daha çok hissedilmesine neden oluyor.
Ama kim duyar ki bunları?..
Elin oğlu akılsız çünkü…
Şehirleri yeşilin içine saklıyor…
Biz çok akıllıyız…
Yeşille beraber geleceği bitiriyoruz.

...