ABD’de bir grup senatörün Ülkücüler hakkında inceleme başlatıp onları terörist kategorisine aldırma hamlesi ne FETÖ hamlesi ile ne de farklı şekilde yorumlamak olayı basite almaktır. 15 Temmuz darbe girişimi ile ortaya çıkan bir gerçek vardır. O da ülkücülerin bu devletin ve bu milletin gerçek sigortası olduğudur.

15 Temmuz gecesi meydanlarda destan yazan en önemli kesim ülkücülerdir. Bugüne kadar sağ iktidarları ayakta tutan onların millete yaptıkları hayırlı işlerin altında imzası olan bürokrasideki bir avuç ülkücüdür.

Özal’ın Anavatan’ında Mesut Yılmaz’ın ANAP’ında Demirel’in DYP’sinde, Tansu’nun başbakanlığında 20 yıldır AK Parti iktidarında özellikle bürokrasiyi evirip çeviren kesim ülkücü kadrolardır. Hatta bugünün CHP’sinin Genel Başkan düzeyinde danışmanlık yapanlardan bahsetmiyorum bile. Bugüne kadar ülkücülerden en az yararlanan aslında MHP’dir. Ülkücü kadrolar aslında devletin bel kemiğini oluşturur.

Özellikle bürokrasi içinde yer alan ülkücü kadroların temel özelliği ülke için devlet için çıkarsız çalışmalarıdır. Bunu ifade ederken piyasada nam salan üç-beş çakaldan bahsetmiyorum. Kendini ülkücü olarak tarif edenlerden bahsetmiyorum. Özellikle bürokraside artık bir avuç kaldığını tahmin ettiğim kadrolar sessiz sedasız bu millet için çalışmaya devam ediyorlar.

Bugün bir avuç kalsa da bu kadroları o veya bu nedenle işlevsiz bıraktığınız da Türkiye ciddi zaafa uğrar..

Şunu vurgulayayım anlattığım kadroların bugün kamuoyuna lanse edilenlerle hiçbir alakası olamaz. Bugün yolsuzluğun önündeki engel, kayırmanın önündeki engel, millet lehine hizmetlerin yapılmasını konusundaki lokomotif bu kadrolardır. Bu kadroların temel özelliği rüşvete, iltimasa, makamlara uzak durmalarıdır Millet ve devlet aleyhine olup biten olaylara müdahale ederler.

15 Temmuz darbe girişiminin önlenmesinde bu kesimin her açıdan büyük kahramanlıkları vardır. 15 Temmuz darbe girişimi kargaşası fırsat bilinerek devlet kadrolarından atılmaları için ilk hamle bu kesim üzerinde yapıldığını çok iyi bilirim. Çünkü o dönemde bir önemli siyasetçinin koltuğunun altına bunların atılması için 5 bin 500’e yakın isim listesi tutuşturulup atılması istendi. Bu şer cephesinin hamlesinin püskürtülmesi konusunu çok yakından biliyorum. Çünkü bu konuda ulaşabildiğim ilgili kim varsa gerekli uyarılarda bulunma gayreti gösterenlerin içindeydim.

O hamle Recep Tayyip Erdoğan’ın son andaki müdahalesi ile önlense de öyle görülüyor ki unutulmuşa benzemiyor.

Bu hamle halen ülkesini, devletini ve milletini seven ülkücü kadroların küstürülerek gelecek dönem darbelere müdahil olmalarını önlemektir. Devlete küstürerek kenara itme stratejisidir.

Bu nedenle ABD’li senatörlerin ülkücüleri teröristler kategorisine alma çabaları basite alınacak bir olay değildir.

Bu hamlenin iki önemli nedeni unutulmamalıdır. Öncelikle 15 Temmuz’da darbenin bastırılmasında oynadıkları rolün öcünü almak. İkincisi ise muhtemel bir darbe girişiminde ülkücülerin bu gücünü kırmaktır.

ABD 15 Temmuz darbe girişiminin başarısızlıkları üzerinde o gündür bugündür duruyor. Darbeyi başarısız kılan bütün unsurların nasıl bertaraf edileceğinin hesapları yapılıyor. Öyle görülüyor ki ABD’nin son hamlesini muhtemel darbe girişimlerinin önündeki bir engeli kaldırma girişimi olarak okumamak büyük saflık olur.

Cuma’nın hayrı üzerinize olsun…