Dünyamız asırlar boyu Devletlerin ve dolayısıyla milletlerin var olma savaşına sahne olagelmiştir. Çağa ayak uydurabilen, gelişmeleri yakından takip edebilen ve özellikle gücünü kabul ettirebilen devletler ve milletler günümüze kadar gelebilmişler ve fakat huzur bulabilmişler midir bu hâlâ soru işaretli!

Mensubu olmakla iftihar ettiğimiz ve şeref duyduğumuz Türkiye Cumhuriyeti Devleti de tarihe şan vermiş 16 Türk Devletinin son halkası olarak Dünya devletlerinin ön sıralarındadır. Hak, adalet, insanlık ve kardeşlik duygularının zirve yaptığı Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve bu Devletin delikanlı Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, aynı zamanda İslâm dünyasının ve dünya mazlumlarının da gözbebeği, umudu, sırdaşı ve hamisi olma konumundadır.

Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan yönetiminde ve tarihimizden miras olarak aldığımız şan ve şerefle, Devlet-millet olarak geleceğe emin adımlarla yürüyoruz. Son Türk yurdu Türkiye Cumhuriyeti Devleti, yaptığı atılımlarla pek çok dünya Devletini gerilerde bırakmış ve dünyanın en iyileri arasında olması gereken yere şimdiden yerleşmiştir.

Hak, adalet, insanlık ve kardeşlik gibi mefhumları hep en yükseklerde tutarak çıktığımız yolda, geleceğe ümitle bakabiliyorsak bunu, bu mukaddes mefhumları araç olarak kullandığımızdan dolayı değil, bu mefhumları hep en yükseklerde tuttuğumuz ve bu mefhumlar uğruna mücadele ettiğimizdendir.

7 kıtaya yayılmış dindaşlarımız ve ırkdaşlarımız yanı sıra, tüm dünya mazlumlarının da bir kurtuluş kıvılcımı bir Hürriyet meşalesi olan Devlet Başkanımız Tayyip Bey, dünya sağlık örgütlerinin de sözüne ve dostluğuna güvendiği liderler arasında en başta olandır.

Koronavirüs’le yapılan mücadelede Avrupa Devletleri adeta panik içersinde birbirlerinin sağlık malzemelerini hırsız gibi çalma yolunu tercih ettiler. Sattıkları ve paralarını aldıkları sağlık malzemelerinin dahi teslimatını engellediler. Tıpkı bize sattıkları ve parasını peşin aldıkları uçak, gemi ve savunma silahlarına el koydukları gibi. Çünkü bunların karakter ve cibilliyetleri böyle hareket etmelerini gerektiriyor.!

Peki, beğenmedikleri Müslüman Türkiye ne yaptı?; Özellikle Koronavirüs’ün perişan ettiği İspanya ve İtalya’ya uçaklarla, gemilerle ve TIR’larla sağlık malzemelerini adeta yağdırdı. Diğer Avrupa ülkelerini de unutmadı, yardımlar halen de devam ediyor. Türk Devletinin ve Müslüman Türk insanının yardım konusundaki prensibi; ‘’dünyanın neresinde olursa olsun, bir insanın ayağına taş takılıyorsa onu en kısa zamanda oradan kaldırmak Müslüman Türk insanının görevidir ‘’ olduğuna göre ve şimdi Avrupa Koronavirüsün pençesinde kıvranıyorsa, oraya yardıma koşmak da bizim görevimizdir. Devletlerin ve milletlerin milliyetine, ırkına, dinine, rengine bakılmaksızın yardımcı olmalıyız.

Tanı Kiti, solunum cihazları, çeşitli koruyucu maskeler ve sağlık malzemelerinin yanı sıra tonlarca temizlik malzemesinin karşılıksız Avrupa Devletlerine gönderilmesi, Vefalı Türk’ün gücünü gösterirken, dostluğunun da ne kadar vefalı olduğunu bir defa daha gözler önüne serdi.

Avrupa Birliğinin itici gücü olan Avrupa konseyinin, Koronavirüsün pençesinde perişan olan birlik üyelerine adeta; ‘’ ne haliniz varsa görün ’’ dercesine yaklaşımı, şimdiden birlik içersinde çatlaklar oluşturdu. Buna mukabil Türkiye’nin Devlet olarak, Cumhurbaşkanımız Tayyip Beyin de bir insan ve bir dost olarak uzattığı yardım eli, vefasız Avrupa Birliği üyelerini elbette şaşkına çevirdi.

Hayret! Yıllardır tu kaka ettikleri Türkiye hiç de düşündükleri gibi değilmiş.! Dost bildikleri dindaş ve ırkdaş oldukları Devletler birer birer kapılarını yüzlerine kapatırken, Türk Devleti ve Müslüman Türk insanı yardım konusunda en önlerde koşuyordu.!

Hâlbuki Türkiye aleyhinde yıllardır yalan haberler yaptırmışlar ve Türkiye’yi yıpratmak için yerli ajanlar beslemişlerdi. Her halde bundan sonra tarih; Koronavirüsten önce ve Koronavirüsten sonra diye yazılacağına göre, Avrupa olarak biz de Türkiye hakkındaki düşüncelerimizi mutlaka tekrar gözden geçirmeliyiz diye düşüneceklerdir.!

Türkiye’de ve Avrupa’a da yıllardır, Türkiye aleyhine ve Batılı Devletler lehine yalan ve uydurma haberler yaptırdıkları gazeteci görünümlü ajanlar şimdi elbette paniklediler. ‘’Koronavirüsten sonra Avrupa Devletleri akıllarını başlarına toplarlar ve Türkiye’ye karşı gerçek bir dost gibi yaklaşırsa bizim halimiz ne olacak diye’’ şimdi kara kara düşünüyorlar.

Yıllardır ihanetlerinin bedelini Dolar olarak aldıkları Avrupa’lı Devletler, şimdi Türk Devleti ile Koronavirüs dolayısıyla yakınlaşmış ve dostane bir görünüm arz ediyorlar. Belki de bundan sonra, bu gazeteci görünümlü ajanlara ihtiyaç duymayabilirler.! Yıllardır yalan ve uydurma haberler yaparak hem Avrupalı efendilerini ve hem de kendi milletini kandıran gazeteci görünümlü ajanlar korkmakta ve paniklemekte haklıydılar.(!)

Öldü, bitti, battı, mahvoldu dedikleri Türkiye şimdi başta IMF olmak üzre Avrupa’nın süperlerine yardım elini uzatmış, gemilerle, uçaklarla TIR’larla Avrupa Devletlerine sıhhi yardımlar gönderiyor, dertlerine çare oluyordu.

18-19 yıllık bir Ak Parti iktidarıyla muhafazakâr Tayyip Erdoğan dünyaya parmak ısıtacak ve Dünyayı şaşkına çevirecek atılımlara imza atarak zirve yapmış, daha sonra dünyanın iliğini, kemiğini emen IMF ye olan borçlarını ödemiş, bilâhare IMF ye borç vermiş ve şimdi de Koronavirüs’den dolayı Avrupa Devletlerine karz-ı hasen olarak yardım ellerini uzatıyordu. Bunlar akıl alacak ve olacak işler değildi. Avrupa Devletlerine göre bu işin arkasında mutlaka bir güç vardı.! Evet, bunun arkasında elbette bir güç vardı. O güç, Küffarın tahmin edemediği Rabbimiz, Allah’ımızdı. c.c…

Ama unutulmamalıdır ki, Müslüman Türk Devleti ve Müslüman Türk milleti beklenendir, arzulanandır, ümitle yolu gözlenendir. Dün olduğu gibi bugün de dünya coğrafyası ancak Müslüman Türk Devletinin varlığıyla daha huzurlu ve daha mutlu olabileceğini inşallah anlamıştır.

O halde; yerli ve yabancı ajanların oyunlarına gelmeyelim, Devletimize ve Devlet Başkanımız Tayyip Beye her zamankinden daha farklı bir duyarlılıkla sahip çıkalım.