Pandemi halen bitmedi ve biteceği günü kestirmek de olası değil ama, sıkı sıkıya kurallarla eve hapsolduğumuz o 15 Mart-1 Haziran arası evde hanede çay ve çekirdek tüketimi patlama yaptı ve bilim insanlarının konuşmaları dışında Netflix, Digiturk gibi dijital platformlar da izlenme rekorları kırdı.

Şahsen bugüne kadar izlemediğimiz kadar diziyi biz de o dönemde izledik!

Bazı dizi ve filmleri tavsiyeyle, bazılarını listelerden, bazılarını ise rastgele seçersiniz.

Belki de binlerce dizi var platformlarda.

Bu bağlamda normal şartlarda arasak bulamayacağımız, bilmediğimiz, duymadığımız bir dizinin haberi çıktı gazetelerde bir süre önce.

RTÜK’ün talebiyle Netflix tarafından Designated Survivor “Atanmış Başkan” isimli dizinin 2.sezonunun 7. bölümünün Türkiye platformundan çıkarıldığına dair bir haber…

Netflix’in Türkiye’nin hassasiyetlerini dikkate alması bakımından güzel bir haber ama haberin ayrıntısını okuyunca çıkarılan bölümde FETÖ propagandası yapıldığı bilgisi de yer alıyordu.

Amerika başta olmak üzere batının Türkiye’ye bakışını biliyoruz.

Lakin “her yasak merak doğurur” misali hiç aklımızda olmasa da bu diziyi izleme listemize almıştık.

Pek çok örneğinin olduğu gibi Amerika’yı yücelten, ABD açısından milli ve yerli, ABD’nin ne kadar milliyetçi ve dünyanın hakimi olduğunu gösteren nice dizi ve filmden biri.

Yadırganacak bir tarafı yok.

Adı üstünde dizi.

Politika, gerilim, terör, siyasi aktörlerin her türlü entrikayı çevirdiği “sıradan” bir dizi işte.

Türkiye’yi kötüleyen ve RTÜK’ün tepkisini çeken bölümü ise diğer web adreslerinde izleyebiliyorsunuz.

FETÖ elebaşını eğitim ve demokrasi havarisi gibi göstermişler.

Türkiye Cumhuriyeti’ni ise insanları kurşuna dizen, yargının olmadığı bir 3. Dünya ülkesi gibi…

Kızmakta, sinirlenmekte haklıyız.

Ancak…

Başa dönelim…

Netice itibariyle dizi bu…

Kendileri dışında her ülkeyi küçük gösteriyorlar ama kendi içlerindeki hainleri de diziye konu etmekten geri kalmıyorlar.

Örneğin dizinin ilk sezonuna damga vuran asıl olay ABD Senatosunu havaya uçuran terörist grubun içinde ABD Başkan Yardımcısının da bulunması.

Yine ABD Dışişleri Bakanı da dizinin başka bölümlerinde pek çok entrika ve yasa dışı işe karışıyor.

Biz, diziyi RTÜK’ün istemine uyan Netflix’in yaptığı uygulamayı konu alan gazete haberinden duyduk.

Buradan çıkarabileceğimiz sonuçları genel olarak bilsek de yineleyelim mi tekrar.

Birincisi, her yasak merak doğurur. Bizim gibi bu diziyi pek çok kişinin gazete haberini okuyarak izlediğini daha sonra duyduk, kimse önceden haberdar değilmiş.

Netflix’ten dizinin bir bölümünü çıkarınca o dizi yok olmuş olmuyor; günümüz dünyasında her şeye her an erişim mümkün.

Her yasak kararı, “reyting” artırıyor. Bizde ise bu yasaklı bakış, onlarca yıl okunan, satılan bir kitaba bir Sulh Ceza Hakiminin verdiği “yasaklama” kararıyla daha bir gündeme çıkıyor, kendi kendimize zarar veriyoruz.

İkincisi, dizide o bölüm çıkmasa ve Türkiye’de insanlar izlese, RTÜK’ten çok özellikle sosyal ağlarda Türk izleyicilerin öyle bir tepkisi olurdu ki Netflix’e karşı…

Netflix belki tek bölümü değil tüm diziyi Türkiye platformundan çıkarırdı ki, RTÜK’ün ricası ve istemi aslında Netflix’e  verilen bir şans olmuş.

Üçüncüsü; aklı olan herkes, bir ABD dizisinde FETÖ propagandası yapıldı diye FETÖ’ye sempati beslemez.

Ve sonuncusu…

Ki bize göre en önemli kısım tam da burası:

Neden Türkiye’nin imajı böylesine kötü.

Asıl buna bakmamız gerek.

Neden, Türkiye, batı gözünde kaba, çirkin, saygısız, cahil insanlar topluluğu olarak gösteriliyor?

Neden Türkiye insanların kurşuna dizildiği bir 3. Dünya ülkesi olarak algılanıyor?..

Neden bir ABD dizisinde bu kadar çok gerçek dışı imaj veriliyor?

Örneğin dizide 3 sezon boyunca ABD başkanı pek çok devlet başkanı ile ve temsilcisi ile görüşüyor.

Tüm kravatlılarının ceket düğmesi ilikli.

Sadece Türkiye Cumhurbaşkanı olarak gösterilen kişinin ceket düğmesi açık.

Küçük ayrıntı mı?..

Sineğin küçüğü mide bulandırır mı?

Ne derseniz deyin, asıl sorun burada.

Öyle bir Türkiye imajı veriliyor ki….

ABD’nin ve Avrupa’nın hep yaptığı…

Biz, asıl bu imaja karşı koymak yerine sürekli ellerine yeni malzeme veriyoruz.

Demokratik yürüyüş yapan baro başkanlarına başkentin girişinde set çekip arbede çıkarmak, baro başkanlarına yumruk atan kolluk güçlerimizle dünya gündemine oturmak

Kendi imaj ipimizi bir kez daha bilerek çekmek değil de nedir acaba?