Her toplumun kendine has değerleri vardır. Örneğin Türk toplumu aile değerlerine, akraba eş dost ziyaretine önem verirken batı toplumu için bunlar önemli değildir, diğer bir ifade ile bizim için önemli olan şeyler onlar için saçma olabilir.
Bu ikili ilişkilerde de böyledir.
Sizin için önemli olan bir durum sevdiğiniz ya da en iyi dostunuz için önemli olmayabiliyor bazen. Farklı pencereleri araladığınız için farklı şeyleri görebiliyor, düşünebiliyorsunuz. Bu normal ve güzel olanıdır. Herkesin aynı şeyi gördüğü bir dünya ne kadar saçma sıkıcı olurdu.
 Bunun kıymetini bilebiliyor muyuz? Hayır...
Çok söyleriz sen beni anlamıyorsun diye? Ya da ben neden kendimi anlatamıyorum şikâyetinde bulunanlarda görmüşsünüzdür.
İki farklı insan, iki ayrı dünya, farklı yaşanmışlıklar ve tecrübeler anlaşılırlığı bazen ortadan kaldırıyor. Çünkü taraflar bir yerden sonra kendisini ispatlama çabasına giriyor.
Ve sonra da ayrı dünyanın insanlarıyız diyoruz.
Herhalde, ayrı dünyanın insanlarıyız, farklı ruhlara ve karaktere sahibiz. Burada mesele “ayrı dünyanın insanıyız deyip ortadan kaybolmak değil, evet ayrı dünyanın insanıyız ama aynı dünyada yaşabiliriz. Birbirimiz üzerinde üstünlük kurmaya gerek yok, olduğumuz neyse onu kabullenelim” diyebilmektir. Zor gelir bazen (çoğu insan yapamaz ) ama sonucu iyidir.
Bugün sizin için kabullenme günü olsun. Sesli olarak ret ettiğiniz halde içiniz neyi kabul ediyorsa ona evet deyin. Bugün birilerine kendinizi ispatlamaya çalışmayın. Bırakın haklı o olsun. Bir şeyleri anlatmak için zorlamayın kendinizi. Ne derler bilirsiniz, ne kadar anlatırsan anlat söylediklerin karşındakinin anladığı kadardır.
Bırak bugün o söylesin, gün gelir devran döner nasılsa; kural budur.
*********************
MUTLULUK…
********************
Nedir mutluluk? Bir an içinde yaşadığınız ve sonra geçen bir duygu mu? Yoksa bir işin ya da durumun sonucu mu mutluluk? Sonucu olmalı değil mi, bir an yaşanıp biten olsa olsa heves olur. Büyük bir kedi, kuyruğuyla oynayan küçük bir kediye sormuş:
'Neden kuyruğunu kovalıyorsun? '
Yavru kedi yanıt vermiş: 'Bir kedi için en güzel şeyin mutluluk, mutluluğun da kuyruğum olduğunu öğrendim.
Bu nedenle onu kovalıyorum, yakaladığımda mutluluğa kavuşacağım.
...' Bunun üzerine yaşlı kedi şöyle demiş: '
...Gençken ben de mutluluğun kuyruğum olduğuna karar vermiştim.
Ama şunu fark ettim; ne zaman onu kovalasam benden uzaklaşıyor ve
ne zaman kendi yoluma gitsem hep peşimden geliyor. Kim bilir? Belki de mutluluk “Sen” demektir, içindedir: ne dersin?
************************** 
DÜŞÜNME MOLASI:
**************************
NAKIŞ
 
Bir minik çocuk annesi nakış işlerken dizlerinin dibinde oturup onu seyretmeyi çok severdi. Bir keresinde, aşağıdan annesine doğru bakıp sordu:
"Anneciğim, ne yapıyorsun?"
Annesi şefkatle cevap verdiÇ "Nakış ıslıyorum, yavrum Bu kasnağa gerili kumaşın üzerinde güzel desenler işlemeye çalışıyorum."
"Ama yaptığın şey hiç öyle güzel görünmüyor Tersine, karman-çorman, karmakarışık"
Gerçekten de, çocuğun oturduğu yerden bakınca annesinin elindeki kasnağın altındaki ip izleri birbirine giriyor, üstünde görünen sanatlı işlemelerden eser görünmüyordu.
Çocuğun bu sözlerine annesi gülümseyerek şöyle cevap verdi:
"Oğlum, sen git biraz oyun oyna, nakısımı bitirdiğimde, seni dizime oturturum, o zaman ona benim yanımdan bakar ve anlarsın."
Çocuk oyun oynarken, annesinin parlak renkli ipliklerin yanında o kapkara iplikleri neden kullandığını merak etmekten kendisini alamadı. Birkaç dakika sonra annesinin sesini duydu:
"Gel oğlum, dizlerime otur da birlikte bakalım nakısa."
Annesi gibi kasnağa üst taraftan bakan çocuk, şaşkınlıktan ve hayranlıktan ne diyeceğini bilemedi. Kasnağın üzerinde harikulade bir çiçek resminin nakşedildiğini gördü. Peki, ama bu büyük farklılığın nedeni neydi? Alttan bakınca karmakarışık, üstten bakınca harika nakışlar...
Annesi onun bu merakını şunları söyleyerek giderdi:
"Yavrum, alttan bakıldığında nakış karışık ve anlaşılmaz görünüyordu, çünkü sen nakısa üst tarafında önceden çizili bir plan olduğunu göremiyordun. Bu bir dizayndı. Benim yaptığım bu planı takip etmekti. Şimdi benim tarafımdan baktığında ne yaptığımı görebiliyorsun."
Çocuk yıllar geçip büyüdüğünde ve başına iyi-kötü, güzel-çirkin türlü hadiseler geldiğinde hep bunu hatırladı. Hayatının bir nakış gibi ilâhî bir el tarafından işlendiğini; kendisine karışık, anlamsız ve kötü gibi görünen olayların aslında ilâhî bir planın nakışları olduğunu; ortaya çıkacak bütünün harikulade bir resim teşkil edeceğini hissederek hiç şikâyet etmedi.
*********************
GÜNÜN SÖZÜ:
*********************
Ahmaklarla tartışmak zaman kaybıdır, onlara göre ya siz haksızsınız ya da kendileri haklıdır. Dale Carneige