Seçime geri sayım sürerken…

Büyükşehir Başkan Adaylarının Balıkesirspor üzerinden karşılıklı söylemleri devam ediyor.

Bir gün biri ziyarete gidiyor Balıkesirspor’a ve kendi mesajlarını veriyor.

İki gün sonra diğeri gidiyor, o da kendi mesajlarını veriyor.

Daha sonra yetmiyor olacak ki, bir gün birinin sözlerini okuyoruz gazetelerde Bal-Kes ile ilgili…

İki gün sonra diğerinin verdiği cevapları…

İkisi de kendi bakış açılarına göre konuşuyorlar.

İkisine de katılacağınız taraflar olabiliyor, katılmayacağınız kısımlar da..

Örneğin; adaylardan Yücel Yılmaz, Balıkesirspor’un siyasete malzeme edilmemesi gerekliliğine vurgu yaparak Bal-Kes’in şehrin en büyük markası olarak siyaset üstü olduğunun altını çiziyor.

Katılmamak mümkün değil.

İsmail Ok da takımı süper lige çıkardıklarını hatırlatarak bu başarı sonrası takımın inişe geçtiğini iddia ediyor.

Oysa Balıkesirspor’un ligdeki yani puan durumuna göre yapılan sıralamadaki yerinin ne olduğundan ziyade çok daha büyük sorunları var.

Bulunduğumuz ligde takımların puan farklarının birbirine çok yakın olması ve iki-üç maçlık seri galibiyetlerle puan farklarının ortadan kalkarak her takımın atak yapabilme ve play-off potasına girme şansının bulunduğu açık.

Bal-Kes açısından bu sezon ideal sonuç; ortalama bir noktada, düşme riski bulunmaksızın ligi stressiz bitirmek.

Çünkü dönüp dolaşıp ayağımıza sarılan asıl sorun başka.

Hepimizin malumu: Para.

Para olmadı mı, futbolcu sorununu çözemiyorsunuz, para olmadı mı, ayağa takılan bir çelme, tüm takımın yere düşmesine sebep oluyor.

Yüzler gülmüyor, motivasyon olmuyor. Sıkıntı ve sorun, takımın günlük yaşamından sahaya kadar her şeye yansıyor.

Haliyle de teknik heyetin iyi niyetli çabaları ile takım içindeki özverili futbolcuların çabaları da belli bir noktaya kadar başarıyı getiriyor.

Doğrudur  ve kuşkusuz herkes mutabıktır: Balıkesirspor şehrin markasıdır.

Doğrudur ve kuşkusuzdur: Balıkesirspor siyasi malzeme yapılmamalıdır.

Doğrudur ve kesindir: Balıkesirspor siyaset üstüdür.

Amma…

Bu doğruların yanında yaşanan, bilinen, var olan başka bir fiili gerçek de vardır:

Balıkesirspor nicedir ve nicedir siyasi bir kurumdur.

Lamı cimi yok; her yerel yönetim değişikliğinde eğer kulüp genel kurul yapıyorsa, belediye başkanı değişiminin ardından kulüp başkanı ve yönetimi değişiyorsa; belediye başkanı ile kulüp yönetimi arasında anlaşmazlık çıkıp yine kulüp genel kurul yapmak zorunda kalıyorsa söylenenler tümüyle hepimizin arzuladığı idealler seviyesinden ileriye geçememektedir.

Balıkesirspor sonuna kadar siyasete gark olmuş duruma gelmiştir.

Nicedir öyledir.

Sebebi bellidir:

Balıkesirspor’un kurumsallaşamaması, sürekli gelir kaynağına sahip olamamasıdır.

Şunu açık söyleyelim, kim Balıkesirspor’u sürekli gelir kaynağı olan  ve siyasete muhtaç olmayacak bir konuma getirirse; işte o zaman o isim; Balıkesir tarihinde efsane hale gelir.

Elbet bir de son yıllarda şehrin dinamiklerinde ve kentlide ortaya çıkan “ruh eksikliği” vardır.

İş dünyasının yaptığı yardımlarla, yönetim kurulu üyelerinin yaptığı kişisel desteklerle yaraya pansuman yapılabilmekteyse de asıl tedavi bir türlü gerçekleştirilememektedir.

Kulübün üye sayısı gerçek manada artırılmalı, üyelerin kulüple kenetlenmesi sağlanmalıdır.

Yönetim Kurulları oluşturulurken dışarıdan isimler monte edilmemeli, belediye başkanına bağlı olarak kulüp müdürünün değiştirilmesi gibi kişisel, günlük, ben merkezci anlayışlar terkedilmelidir.

Bal-Kes siyasetten arındırılamadığı sürece ne yazık ki siyasi malzeme konusu olacak ve sürekli gelir kaynağına kavuşmadığı yani kendi ayakları üzerinde durup belediyeye olan bağlılıktan kurtulamadığı sürece de tümüyle siyasi bir kurum olmaktan kurtulamayacaktır.

Maalesef nice zamandır mevcut durum budur.

Bunu değiştirmeyi başaran isim “efsane” olacak ve emin olun işte o zaman tribünler de tekrar eski canlılık ve doluluğa kavuşacaktır.

Bekleyelim… “Efsane” olmaya aday var mı?..

31 Mart bir geçsin… Sonrasında ne olacak, göreceğiz…