Onur Lokantası'nda Hayri Usta'nın hünerli yemekleri arasındaki o leziz tarhana çorbasını kaşıklarken, bizim usta yan masadaki müşterisiyle laflıyordu.
Sohbette Milli Kuvvetler Caddesi adı geçince kulak misafiri oldum. 
Karşılıklı hararetli bir tartışmaya tutuşmuşlardı.
Biri caddenin trafiğe kapatılmasını savunurken, diğeri ısrarla karşı çıkıyordu.
Karşı çıkan vatandaşımız, "Burası kentin atar damarlarından biri durumunda. Bankalar burada. Birçok işyeri burada. Millet araçlarını nereye park edecek" gibisinden klasik savunma yapıyordu. 
Hayri usta da, caddenin trafiğe kapatılmasının getireceği artıları dilinin döndüğünce anlatmaya çalıştı. 
Kapatılması halinde kendi işlerinin de zarar göreceğini bile bile caddenin trafiğe kapanmasını savunan Hayri usta, "Balıkesirliler olarak bazı alışkanlıkları artık terketmenin zamanı geldi de geçti bile" diye ekliyordu. 
Vatandaş çorbasını bitirip ayrıldıktan sonra yanıma gelen usta, "Görüyorsun değil mi Ramazan. Bu kent böyle mi büyükşehir olacak. Allah aşkına şu caddeyi yaz Ramazan. Kapatsınlar artık trafiğe" diyordu.
Bizim usta dertli mi dertli.
Bakın ne diyor?
"Adam arabasını getiriyor, dükkanının önüne park ediyor. Zaten yanlış burada başlıyor. Hem sen kendi arabanı kendi işyerinin önüne ne diye park ediyorsun kardeşim. Bırak oraya müşteri park etsin!.  Sonra da kalkar müşteri gelmiyor diye dert yanarsın. Gelmez tabi.  Böyle düşünen caddenin trafiğe kapatılmasına karşı çıkar tabi.  Adamlar yolun tek araç geçebilecek hale getirilmesine bile karşı çıkıyor. Aslında tamamen kapatılsa bu cadde insan selinden geçilmez."
Sanırım caddenin trafiğe kapatılıp kapatılmaması konusunda son dönemlerde yeni bir anket çalışması yapılmış. İşyeri sahiplerinin ve işletmecilerin büyük bölümü "hayır" demiş. 
Hayri ustanın anlattıklarına bakıldığında gayet normal karşılamak gerekiyor, caddenin trafiğe kapatılmasına karşı çıkılmasını.
Bizim kent insanı, hem rahatına düşkün, hem bedavacılığı seviyor, hem de yeniliğe fazla açık değil. 
Kapatsanız aslında Milli Kuvvetleri, oradaki işyerlerinin konsepti kendiliğinden değişecek. Yeni anlayış ve görüş olacak, bu da yeni tarz  ve düzeni getirecek. 
Kentin bugünü değil, yarınlarını düşünerek 15-20 yıldır gazete sütunlarında, tv ekranlarında, ilgili-yetkili bilinenlerle yaptığımız görüşmelerde trafiğe kapatılması gerektiğini savunuyorum Milli Kuvvetler'in.
Adapazarı'na gidenler Çark Caddesi'ni bilir. Tıpkı bizim Milli Kuvetler Caddesine benzerdi. O yüreklerimizi dağlayan Marmara depreminden sonra yeniden ele alınan bu cadde trafiğe kapatıldı.  Konsepti değişti, yeni bir görünüme kavuştu. Şimdi gidin bakın, tıpkı İstanbul'un İstiklal'i gibi. Hem mekan sahipleri memnun, hem yeni bir çekim merkezine kavuşan Ada halkı..
Sadece Sakarya mı?
Hayır! Birçok kentte örnekleri var.  Bizler ise, 20 yıldır kapatalım mı, kapatmayalım mı, kismi yayalaştırma yapalım mı, yapmayalım mı diye lafı geveleyip duruyoruz!
Şu bir gerçek ki, Milli Kuvvetler er ya da geç Balıkesir'in İstiklali olacaktır.
Herşeye rağmen kent insanının kentle ilgili konularda görüş belirtmesini, olumlu veya olumsuz konuşmasını, kafa yormasını görmeyi hayra alamet olarak yorumlamak gerekiyor diye düşünüyorum.