......
- Alo! Tuna beyle mi görüşüyorum?
- Evet, buyrun benim. 
- Nasılsınız başkanım. Transfer çalışmaları nasıl gidiyor? Birşey var mı bugün? 
- Yok!
- Antremana gelelim mi?
- İster gel, isterse gelme.
- Başkanım neden bu kadar agresif konuşuyorsunuz ki?
- Siz zaten Balıkesir'deki gazeteciler hep bize yükleniyorsunuz. Yalan yanlış yazıyorsunuz. Yaptığınız başka bir şey yok!
- Yanılıyorsunuz başkanım.
- Bak kardeşim. Balıkesir'deki gazeteler ve gazeteciler olarak ister haberimizi yapın, isterse yapmayın. Digitürk bizim haberimizi yapıyor. Yeterince kaale alıyor. Her zaman alt yazıda geçiyor. 
- Sayın başkan Balıkesirspor'un yanında Digitürk dün yoktu. Her zamanda olmayacak!
- Digitürk yetiyor bize..!
.......

***
Balıkesirspor Kulübü başkanı Tuna Aktürk ile bir haber ajansı muhabiri arasında geçiyor  yukarıdaki ifadelere benzer görüşme.
Duyduğumda inanmak istemiyorum önce.
Kongre öncesi ve sonrası yaşanan her ne kadar bunaltsa da Aktürk'ü, böylesine abuk sabuk ifadeler kullanmaz diyorum kendi kendime.
Sıradan biri değil ki, deli saçması söz çıksın ağzından.
Çünkü o Türkiye'nin 18 büyük kulübünden birinin temsilcisi..
Birşey konuşacağı zaman kelimeleri çok iyi seçmesi, sözlerinin nereye varacağını bilmesi gerekir.
Tuna başkanla ilgili böyle düşündüm ve inanmak istemedim bana aktarılanlara.
Yerel va yaygın basının temsilcisi bazı arkadaşları aradım.  
"Balıkesirspor'da neler oluyor? Kulüp başkanının yaklaşımı nasıl?" sorusunu yönelttim. 
"Tuna başkan bugünlerde çok agresif. Ne dediğini bilmiyor. Belki sıcaklardan, belki de oruç. O yüzden böyle davranıyor olabilir" benzeri cevaplar aldım.
Şaşkına dönüp sukutuhayale uğradım.

***
Nasıl bir tepki vereceğimi inanın bilemiyorum.
Ne desem ki?
Neresinden bakarsanız bakın, tam bir aymazlık çünkü.
En ağır kelimeleri seçerek tepki verme hakkını kendimde görüyorum aslında.
Cehaletine veriyorum buna rağmen.
Bilmiyor çünkü Balıkesirspor Kulübü'nün tarihini.
Bilseydi eğer..
Balıkesirspor ile Balıkesir Basını'nın
Et ile tırnak gibi olduğunu görür, patavatsız şekilde konuşmazdı.

***
Düşünsenize bir kere..
Balıkesir'de gazeteciler olmasaydı, yerel gazeteler yayınlanmıyor olsaydı, televizyonlar yayın yapmasaydı ne olurdu?
Bu kentin, yörenin, bölgenin halkı kör, sağır, dilsiz olacağı gibi..
Hiçbirşeyi göremez, duyamaz, kendini ifade edemezdi.
Derdini çilesini anlatıp derman bulamazdı.
Balıkesirspor'un oynadığı maçların skorunu bilemez, öğrenemezdi.
Balıkesir Basını olmasaydı eğer, amatör kümeden kurtulması, lâyık olduğu yerlere ulaşması için kimse mücadele etmezdi.
Daha da iddialı bir cümle kurmak istiyorum.
Balıkesirspor diye bir kulüp bugün Balıkesir'de olmazdı!.
Öğreneceği çok şey var daha Balıkesirspor Kulübü "geçici başkanı"nın..

***
Digitürk yetermiş!
Digitürk kaale alıyormuş!
Yetsin, alsın bakalım.
Titreyip kendine gelmeli "geçici başkan".
Çok stresli ve bunalımlı günler yaşadığını biliyorum. 
İnat uğruna Balıkesirspor'un geleceğini maceraya sürüklediğini de..
Sezon sonunu görebilmesinin "mucize" olabileceğini de..
İnşallah şu geçici süreçte herşey yolunda gider. 
Aksi halde Balıkesirspor'u Balıkesir Basınından başka kaale alacak biri bulunmaz!
Konuşacak, söyleyecek çok şey var ama..
Burada virgül koyup son sözü İslam alimi ve mutasavvıf Şems-i Tebrizi'ye bırakıyorum:
"Otunu, suyunu bilmediğin gönüllerde koyun gütme! Yoksa, 'kaçırcağın keçilere' çobanlık yapamazsın ...!"
....