BAYRAM SİYASETİ.. Bayramlaşmalar yalnızca tokalaşmak mıdır acaba ?


Oysa, Kurban Bayramı, hiç değilse yaşadığımız kentte, siyâsetin bayramı gibi bir görünüm de kazanmıştır. Hem bayramın birleştiriciliği’den yararlanılmıştır, hem de yararlanılırken, az buçuk partilerin övgüsü / propagandası yapılmıştır. Ancak, haberlerin kiminin içeriği, fazla bir şey söylememiştir. Bayramın ilk günü filan yerdeki bayramlaşmaya falan partiden filanlar, bayramın ikinci günü de diğer partinin bayramlaşmasına şu isimler katılmıştır, boyutunda kalmıştır.
Bayramlaşmalar yalnızca tokalaşmak mıdır acaba ?
Bayramınız kutlu olsun efendim.
Sizin de kutlu olsun beyefendi.
Vay efendim nice bayramlara, mübarek olsun kurbanınız..
Sizin de mubarek olsun sağdıç…
Yan yana gelmeler, el sıkışmalar, övücü sözler, samimi gibi sanılan bakışlar mı olmalıdır bayramların kutlamaları, yoksa o güzelliğine inanılan günlere, kimi konuları sokarak biraz muhabbet türü görüş / fikir alışverişleri de mi yapılmalıdır?
Belki kahve muhabbetleri’nde ne olacak memleketin hâli soruları , yandaş cevapları, ya da karşı soruları getirecektir amma, hiç değilse karşılıklı görüşleri öğrenme imkanı bulunmuş olunacaktır.
- Sen öyle diyorsun amma, füze kalkanının bizim topraklarda kurulmasının yararı büyüktür. Nihayetinde Nato üyesiyiz, üstelik bizimkilerin önerileri büyük kabul görmüş..Neden sevinmeyelim?
-Sana göre öyle amma, madalyonun terksi başka bilgiler veriyor. Meselâ, Polonya ile filan ülke resti çekmiş, topraklarıma füze kalkanı malkanı koydurtmam demiş...Bir hesapları olmasa derler mi böyle lafları?
Bu türden derdleşmeler neden siyâset yapanların dillerinde olmamalıdır?
Böylesi söyleşileri yapmağa görüşümüz / gücümüz yetmiyorsa, yerel konuları konuşmayı yasaklayan olmadığına göre, neden kentle, kentin sorunlarıyla ilgili görüş alış verişi yapılmamalıdır?
-Vay, değerli hemşehrim, bayramın kutlu olsun, hazır bir araya gelmişken, şu kültür sitesi konusunu da iki satırcık konuşuverelim bâri..Hangi düzeyde Kültür Sitemiz acaba ? Sizinkiler 15 yıllık enkazı kaldırdı ortadan, iyi de etti. Sayın Başkan da, öncelikle 800 kişilik bir salon sözü verdiydi. Pek sevinmiştik, kentimizin önemli bir sorunu ele alınıyor diye.. Bak, Karesi AVM denilen tesis yükseldi üç ayda… 800 kişilik bir salonun ne kadar lâfı olmalı?
- Valla, ben de senin gibi düşünüyorum amma, bizimkilerin işleri yoğun.Balıkesir kaç yıldır halledemedi konuyu, şimdi yetki bizde amma, mâlum biz de muhalefetteki bir partiyiz..
Ortak Bayramlaşmalar’da konuşulamıyorsa bu gibi konular, diyelim ki bir partinin kendi üyeleriyle bayramlaşmasında konuşulmasını önleyen nasıl bir gerekçe, nasıl bir neden olmalıdır acaba?
Bayram siyâsetinde olmayan bu türlü konuşmalar, siyâsetin bayram ettiği’nin herhalde bir küçük belgesi / kanıtı olacaktır, böyle mi düşünülmelidir?
Oysa, bayramlar ve tatilleri, kutlamalar kadar yaşadığımız kentlerin, kasabaların konularının da hiç değilse üç beş satırla konuşulmasını getirmelidir. Tatiller dışındaki günlerin hay u huy’u arasında hangilerimizin, kimlerin ayıracağı zamanı ve beslediği umudu vardır?
Ülke geneline yayın yapan özel TV kanallarından birinin, gece saatlerindeki bir proğramında, Aydın kenti Belediye Başkanı Sayın Özlem Çerçioğlu konuktur ve kentindeki çalışmalardan örnekler vermektedir.
Yaşlılar, hastalar, muhtaç durumdakiler Belediye ekiplerince evlerinde ziyaret edilmektedir. Bayanlara el işleri öğretilmekte, ürünlerinin pazarlanmasına katkıda bulunulmaktadır. Kentte, tiyatro, çocuk tiyatrosu, çocuk korosu, galeriler Belediye eliyle kurulmuştur. Ve Belediyenin bayan başkanı, yöneltilen borç sorusuna içtenlikle karşılık vermektedir. Hangi belediye’nin borcu yoktur ki? Diyerek.
Bayramların güzelliği yalnızca el sıkışmalar, öpüşmeler, el öptürmeler, kucaklaşmalar armağan vermeler, kurban kesmeler ve ziyaretlerle mi sınırlı olmalıdır?
Bayramın mübarek olsun,,/ Senin de bayramın mübarek olsun.. Nassın, eyi min işler ne âlemde, sağlığın nası?, Çok eyiyim, Allaha çok şükür/ Allah âfiyet versin… Daaa daaa ne var ne yok ?, /Sağlığın.. Yuvarlanıp gidiyoruz işte…
Bayram siyâseti, ya da siyâsetin bayramı böylesi cümlelerin anasında mı yaşanmalıdır?