Belediyeler yaptıkları çalışmalarla mensup oldukları İl, İlçe ve Beldelerin hizmetlerini en iyi şekilde yapmak, yapılmış olanları da koruyarak, kollayarak ve Allah rızasını gözeterek çalıştıkları sürece mensup oldukları şehirlere ve şehir halkına faydalı olabilirler.

Devletimizden aldıkları ve mensup oldukları ilin halkından topladıkları vergilerle oluşturdukları bütçelerini olur olmaz yerlere harcayıp (heykel, konser, tiyatro, deve güreşi Vs.) daha sonra bütçe açığını kapatmak için yaptıkları suni faturalarla ancak zevahiri kurtarabilir ama kesinlikle Allah rızasını kazanamazlar.

Şehremini olarak partisinin rüzgârıyla Belediye Başkanlığı koltuğuna oturan Başkanlar, her şeyden önce mensup oldukları şehre efendi değil, hizmetkâr olarak getirildiklerini unutmamalıdırlar ki, o şehre ve o şehir halkına hizmet edebilsinler.

Şehremanetinin başında bulunan kimse, yani Belediye Başkanı emanet olarak aldığı şehri ve şehrin hizmetlerini, bir emanet olarak aldığını ve emin insan olarak kabul gördüğünü bir an olsun aklından çıkarmamalıdır. Çalışan Belediyenin yaptığı hizmetler zaman zaman hatalı olabilir, şehir halkı beğenmeyebilir bunun çaresi hatayı en kısa yoldan telâfi etmek ve şehir halkının arzusu istikametinde hizmete devam etmek olmalıdır.

‘’Eyvah yanlış yaptık, aman kimseler duymasın, hele hele gazeteciler hiç duymasın, görmesin ve gazetelerinde yazmasın’’ diye korkuyla hareket ederek hatalarının üzerini örtmeye, örttürmeye çalışan şehreminler (Belediye Başkanları) unutulmasınlar ki, Allah her şeyi görüyor.

Kazılan bir çukurun başında bir kepçe, bir tamperli kamyon 4-5 amele bazen Belediye başkanı da yanlarında dikilmiş ısmarlama gazeteciye poz veriyorlar. Bir gün sonra gazetede manşet: Falan ilçenin veya ilin Belediye Başkanı şehrin çehresini çağdaşlaştırmaya kararlı. Çukura eğilip baktığınızda yapılan iş: patlayan su şebekesinin yarım parmak dirseğinin değiştirilmesi.!

Hâlbuki burada yapılacak iş yaygara yapmadan en kısa zamanda patlak dirseği veya boruyu değiştirmek olmalıydı. Kazdıkları çukurun başında akşama kadar kalacaklarını peşinen bildikleri için de çukurun başına bir de levha asıyorlar: Verdiğimiz rahatsızlıktan dolayı özür dileriz. Ve çağdaşlaşıyoruz (!)

Ismarlama manşet uğruna şehrin mahalli gazetecileriyle haddinden fazla içli dışlı olup, Belediyelerin yolgeçen hanına çevrilmesine sebep olan Belediye Başkanlarına özellikle dikkat edilmelidir.

Belediyenin nokta kadar işini noktalı virgül kadar uzatan gazeteciler elbet Belediye nezdinde makbuldür(!) Sözde gazetecilerle haddinden fazla içli dışlı olan Belediye Başkanları unutmasınlar ki, Belediyeleri yolgeçen hanına çeviren gazetecilerin ağzı torba değildir ki, büzebilesiniz. Parayla iş yapan sözde gazeteciler eş dost sohbetlerinde hangi Belediye Başkanından ne kadar nemalandıklarını anlatırken ağızları kulaklarına varıyor. Yazdıkları için para alanlar yanı sıra, yazmadıkları için para alan gazeteciler o şehre ve o şehir halkına ihanet ettiklerinin farkında olmayabilirler. Peki; Belediye Başkanları farkında mıdırlar acaba?

Zaman zaman görüyoruz haber değeri olmayan bir Belediye hizmeti bir anda bir mahalli gazetede tam sayfa. İnsan ister istemez merak ediyor. 'Zerre kadar haber değeri olmayan bu şey diğer gazetelerde neden yok?' diye. Çünkü tam sayfa haber diye verilen şey, bir mahallede yapılan parke taşı döşeme işi veya patlayan kanalizasyon şebekesine bir buçuk metre kadar bir beton borunun ilâvesi, belki de patlamış bir su şebekesinin 4'ncü  5'nci defa tamiri! Okuyucu bu haberi okurken; yahu bu manşete çekilecek haber mi diye, gazete adına ve Belediye adına utanıyor. Fakat merak ediyoruz bu on paralık ve haber değeri olmayan şeyi tam sayfa yazdıran Belediye Başkanı yanı sıra, haber değeri olmayan şeyi manşete çeken gazete ve gazeteci de utanıyor mudur.?

Bir yardım derneği olarak faaliyet gösteren İNFAK-DER (İnsan Tarih ve Kültürel varlıkları Koruma Derneğimiz) her daim açık olduğu için pek çok gazeteci arkadaşında uğradığı bir yerdir. Çay sohbeti esnasında bazı haberler ve manşetler için (yahu bu da manşete çekilecek haber mi) dediğimizde aldığımız cevap; "Abi ben aldığım paraya bakarım", şeklinde olmaktadır.

Bir kaç yıl önce görevden alınan bir Belediye Başkanı için "Sayıştay denetçileri geldi. / Savcılığa suç duyurusunda bulunuldu / Kesin hapse girecek. / Belediye bütçesini soymuş, soydurmuş. / Şimdi hesap vakti. / Sırıta sırıta soymuşlar.’’ gibi manşetten tam sayfa haber yapan gazetelerin bir anda suskunluğa bürünmesi ilginç değil mi? Bilâhare onun yerine getirilen Başkanın da ‘’Ben bu adamın borçlarını ödemem, kendi borcunu kendisi ödemelidir’’ dediği halde daha sonra onunda ağzını kapatıp suskunluğa bürünmesi kadar garip ve ilginç ne olabilir ki.? Hayret: Şehrin gazeteleri günlerce tam sayfa haber yapıp yazdıkları halde; görmemişler, duymamışlar, konuşmamışlar! Japonların meşhur üç maymunu bunların yanında masum kalır.

Unutulmamalıdır ki; Para karşılığı yazdırılanlarla para karşılığı yazanlar ve bazı hesaplarla susmayı tercih edenler, mensup oldukları şehre ve şehir insanına ihanet ediyorlar. Bu sebeple yazdıkları ve yazmadıkları için nemalanan sözde gazetecilerin Belediyelere olan abonelikleri (!) bir an evvel sonlandırılmalıdır.

Yaptığı işin doğruluğundan emin olan Belediye ve Belediye Başkanları ne diye sözde gazetecilere tüyü bitmemiş yetimlerin hakkı olan Belediye paralarını peşkeş çeksin.

Unutulmasın ki, ısmarlama haber yapan ve o haberden dolayı Belediyeyi haraca bağlayan sözde gazeteciler mensup oldukları şehrin, ilçenin ve beldenin yüz karalarıdır. Tabi bu soyguna çanak tutan Belediye Başkanları da!

Sözde gazeteci ve Belediye Başkanları konusunda iktidar partisinin il, ilçe ve belde Başkanları derhal kolları sıvayıp hangi Belediye hangi sözde gazetecilerle sıkı fıkı araştırmalıdır. İl, ilçe ve belde başkanları bulundukları şehirde bostan korkuluğu değillerse bu işi önleyebilirler. Özellikle İktidar partisine ve muhalefet partilerine duyurulur..!