Son dönemde çok şahit oluyorum insanlığımızın sorgulandığına.

En vahimi de akla, mantığa uymayan, saçma sapan ifadeler kullanılarak müslümanlığımızın sorgulanması..

Neresinden bakarsam bakayım elle tutulur bir yanını göremiyorum manzaraya..

Hemen herkes evinin eşiğini temizlemeden komşunun kapısındaki çer çöpten  şikayet ediyor.

Empati nedir bilmiyoruz!

Kendimizi karşımızdakinin yerine koyarak onun duygularını anlamaya asla yanaşmıyoruz.

Siz buna egoistlik diyebilirsiniz. 

Günümüzde kendi çıkarlarını herkesinkinden üstün tutanlar çoğunlukta olsa da ben bunun adına insanın kendini tanımaması diyorum.

Hem sorarım size;

Yaratılanın en değerlisi olduğunun idrakine ulaşabilse insan, kendisine yapılmasını istemediği birşeyi karşısındakine yapabilir mi hiç?

Siz bunu düşünmeden önce, anlatacağım şu marangoz hikâyesini bir okuyun derim..

★★★

Kardeşlerim

Günlerden bir gün,

Yaşlı bir marangozun emeklilik çağı gelmişti

İşveren müteahhidine, çalıştığı konut yapım işinden ayrılarak ailesiyle birlikte daha özgür bir yaşam sürmek plânından söz etti. 

Her ay düzenli aldığı hatırı sayılır ücretini elbette özleyecekti, özlemesine de ne var ki emekli olması gerekiyordu.

teahhit, iyi işçisinin ayrılmasına üzüldü ve ondan, kendine bir iyilik olarak, son bir ev yapmasını rica etti. 

Marangoz, kabul etti ve kolları sıvayıp işe girişti. Fakat gönlünün yaptığı işte olmadığı her halinden belli oluyordu.

Baştan savma bir işçilik yaptı ve kalitesiz malzeme kullandı. 

Kendini adamış olduğu mesleğine böyle son vermek ne büyük talihsizlikti!.

İşini bitirdiğinde işveren, evi gözden geçirmek için geldi. 

Dış kapının anahtarını marangoza uzattı;

"Bu ev senin. Sana benden hediye" dedi.

Marangoz, şoka girdi. 

Ne kadar utanmıştı! 

...

Keşke yaptığı evin kendi evi olduğunu bilseydi!

O zaman kalitesiz malzeme kullanıp işini baştan savma yapar mıydı hiç!

★★★

BİR MARANGOZ

OLDUĞUNU DÜŞÜN..

Kardeşlerim,

Hangi birimiz o marangozun yerinde olmayı isterdik?..

Tekimiz istemeyiz.

Hayat dediğimiz şey bu. Hayallerin peşinde koşarken insan olduğumuzu, insanlığımızı unutuyoruz. 

Verdiğim marangoz örneğine birde şu pencereden bakın. 

Hayat bizim içinde o marangozdan farksız.

Çünkü, gün be gün kendi hayatımızı inşa edip kuruyoruz.

Çoğu vakit yaptığımız işe elimizden gelenden daha azını koyarız. Sonra da, şoka girerek, kendi kurduğumuz evde yaşayacağımızı anlarız.

Eğer tekrar yapabilsek, çok daha farklı yaparız. Ne var ki, geriye dönemeyiz. 

Marangoz sizsiniz. Her gün bir çivi çakar, bir tahta koyar ya da bir duvar dikersiniz. 

Unutma yaptığın işin, attığın adımın, ağzından çıkan sözün keşkesi yok!

Hayat bir kendin yap tasarımıdır.

Bugün yaptığınız davranışlar ve seçimler, yarın yaşayacağınız evi kurar. 

Öyle ise onu akıllıca kurun. 

...

Sözün sözü

Empatiyi unutmayın!

Kendinize yapılmasını istemediğiniz birşeyi, bir başkasına asla yapmayın, bir başkasının yapmasına da izin vermeyin.

Yoksa dönüp dolaşıp seni buluyor o yaptığın iş, tıpkı marangozun kendine yaptığı gibi! 

Eğer empati yapsaydı marangoz kendine çürük ev değil, güven inşa edecek, küçük hediyesi dünya harikası gibi gelecek, mutluluk duyacak, huzur bulacaktı..

He ne diyor Hz. Ali; 

Kendine reva görmediği şeyi, başkasına reva gören insan kamil olamaz...