Koronavirüs denen çağın yeni silahı ucundan kenarından bana da bulaşınca ne güzel eve kapanmıştım.

Sabahtan akşama yan gelip yatıyordum!

Şehrin gürültüsünden uzak, insanlarından mesafeli bir hayat sürüyordum ki, 

Hayat Eve Sığar uygulaması izin verdi, saldım yeniden kendimi  bizim şehrin, cadde ve sokaklarına.

İki günde fazladan kalınca evde özledim dost sohbetlerini.

Alparslan sokağın en iyi terzisi sadıcım Sadettin'e gitmeye niyetledim.

Her zamanki güzergahı şaşırmış olacağım ki, Anafartalar'da buldum kendimi bir an.

Yolu uzatmadan kestirmeden dönüş yaptım Tevfik Sağlam Paşa'ya. Bu sokaktan hayli uzun zamandır geçmiyordum.

Keşke her zamanki güzergahı kullanıp gitseydim bizim terzinin oraya dedim.

Yine haddim olmayan bir şeye burnumu sokmaktan kurtulacak, dert edinmeyecektim!

Çünkü, işte bu gördüğünüz inşaata sağdan, soldan, ortadan, yandan bakınca gözlerim parıldadı!

Bir buna baktım, bir sokaktakilere.

Sular seller olup taşmış her yöne bizimkisi.

Görmek istemeseniz bile "ben buradayım" diyor!

Soluklandığımda tanımadığım bir hanımefendinin; "burayı her gören senin gibi durup bir daha bakıyor. Sokağımıza renk katacak" sözlerini işittim.

Hemen aklıma, siyasetteki tecrübesi tartışılmaz bir kardeşimin "Ahirette iman'ın, Belediyede imar'ın bozuksa; iman seni, imar herkesi yakar." şeklindeki paylaşımı geldi.

Daha ne diyeyim bu sözün üzerine.

Hem ne diyordu Şener Şen, "Kibar Feyzo" filminde Kemal Sunal'a; "Ağanın poki üstüne pok olur mu?"

Olur mu, olmaz tabi..

"İyi de biz bu kadar poki neden yedik ağam" diyesim var, lâkin Şener Şen ile Kemal Sunal gibi iki ustanın yanında bana susmak ve çarpık yapılaşmaya fatiha okumak düşer!

*

Sözün özü;

Projeyi çizen mimarı, inşaat mühendisini ve onay veren belediye yönetimini tebrik ederim.

Şehrin merkezindeki bir noktaya, bir kente bu "örnek" binayı kazandırmaları hasebiyle...

Hadin selâmetle.