“Memleket nere hemşehrim?” diye başlayan, “içinden mi?” diye devam eden replikte verilen yanıt, Sivas’tır, Bursa’dır, Van’dır, İzmir’dir, Giresun’dur, Adana’dır. 81 ilimizden biridir.
Bizler için de Balıkesir’dir…
Evet bu memleket bizim. Hani şair demiş ya:
“Dört nala gelip uzak Asya'dan
Akdeniz'e bir kısrak başı gibi uzanan
bu memleket bizim..
.”

Önce İstanbul ile İzmir, daha sonra da, Bursa ile Manisa arasında sıkışmış kalmış bu memleket bizim.
Yedi cumhurbaşkanı, 21 hükümet görmesine rağmen 35 yıldır, Dursunbey-Tavşanlı yolunu bitiremeyen bu memleket bizim.
Türkiyenin ilk turizm hareketini başlatmasına rağmen, Türk turizminde çok gerilerde kalan bu memleket bizim.
Düşman esaretine başkaldıran, Kuvayı Milliye ateşini ilk yakan il olmasına rağmen, ders kitaplarında adı olmayan bu memleket bizim.
Başka bir şairin dediği gibi de:
“Bu toprakta doğduk, burada büyüdük.
Bu memleket bizim. Bu vatan bizim.”

Hala, büyük bir kasaba görünümünden arınamamış olsada, eğitilmiş, donanımlı gençleri iş için başka illere gidiyor olsada, merkezinde 5 yıldızlı bir oteli olmasa da,
devlet tiyatrolarının oyununu sergileyebilecek bir sahnesi olmasa da,
1 milyon nüfusuna rağmen futbol takımı hala ikinci ligde olsa da bu memleket bizim.

Zaten herkesin memleketi kendisine güzeldir, taşına toprağına canlar fedadır.
Sıraladığımız bazı olumsuzluklar, karamsarlığımızın bir ifadesi değil,
Çanakkale’de İngiliz gemisini batıran 276 kiloluk top mermisini sırtlayarak topa süren Havranlı Seyit Onbaşı’nın kararlılığı ve azmi ile türkiyenin parlayan güneşi olacak bir il olduğunu düşündüğümüz içindir.

Bunun için de, içinde bulunduğumuz durumu iyi bilmemiz gerekir.
Sadece güzel, iyi diyerek bir memleketi bir yere koymak, çok sağlıklı bir yaklaşım olmayacaktır.
Onun için, ölçeklenebilir, karşılaştırılabilir kriterlerle bir ili değerlendirmek gerekir.

Baktığımız zaman bu ilin  35 ülkeden daha büyük alana sahip olduğunu,
39 ülkeden daha fazla insan varlığına sahip olduğunu,
kişi başına düşen milli gelirde de 128 ülkeden önde yer aldığını görüyoruz.

Dünyada ticareti yapılan 90 çeşit mineral bulunuyor. Bu minerallerin 57 çeşidi Ülkemizde olup, 37 çeşidi ise Balıkesir de bulunuyor. Bu nedenle Balıkesir maden ruhsatı sayısı açısından Türkiye'de en çok ruhsata sahip il konumundadır.

Türkiye 850 zeytinyağı fabrikasıyla dünyada zeytinyağı üretiminde 5. sırada yer alıyor. Bunda en önde gelen ve en kaliteli yağı üreten il de Balıkesir’dir.

Sebze ve meyvede Türkiye üretiminin yüzde 9’unu karşılayan, beyaz et üretiminin yüzde 20’si, yumurta üretiminin yüzde 10’unu karşılayan Balıkesir’in kırmızı et üretiminde Türkiye 2.ci si, süt üretiminde ise 3.sü olduğunu düşünürsek “Türkiye’yi doyuran il”  tanımlamasının boş olmadığını görürüz.

Coğrafyasından, mimarisine, tarımından sanayisine, ormancılığından, madenciliğine, turizminden, kültürüne, hayvancılığına kadar Türkiye Cumhuriyeti’nin en önemli illerinden biri olan Balıkesir, 125 yıllık basın geçmişi ile de Türk Medyası’nın önemli merkezlerinden biridir.

Bu süreçte baktığımızda, Yunan işgali üzerine “İzmir’e doğru” isimli gazete ile kurtuluş mücadelesi veren Mustafa Necati’ye,  ilk şiirlerini Balıkesir’de yayınlayan  Orhan Veli’ye, Atilla İlhan’a, hatta Bülent Ecevit’e kadar bir çok tanınmış ozan ve yazarın Balıkesir  basınına katkı verdiğini görüyoruz.

50 yıl öncesine gittiğimizde de Münir Yenal, Cevdet Demiray, Cahit Albayrak, Şemsi Aran, Hayati Çelik, Halil Nusret Ertüz, Emrah Sağdıç, Turhan Savaş, Fikri Özakbaş, Ekrem Balıbek, Reşit Kıpçak, Nejat Akpınar ve Nihat Özbek’in bir araya gelerek, Balıkesir İli Gazeteciler Cemiyeti’ni kurduklarını görüyoruz.

Balıkesir basının günümüze kadar ürettiği milyonlarca haber, yazıya baktığımızda; sanayide, turizmde, gıda ve hayvancılıkta harcanan emek ve üretilen değerlere baktığımızda, öznesinin hep Balıkesir olduğunu görüyoruz.

Çünkü, bu memleket bizim. Karnımız burada doymuş, bu havayı solumuşuz, burada yaşıyoruz…
Yolumuz olmasa, otelimiz olmasa, sahnemiz olmasa da, kalemlerimiz, mikrofonlarımız, kameralarımız Balıkesir’in.
Çünkü bu memleket hepimizin…