Araçla seyahat ederken izmaritlerinizi yola atmaya devam edin…
“Ben mangalımdan vazgeçmem arkadaş, bu ülkede özgürlük yok muuu?” diye tafra satın.
Boş cam şişelerinizi mercek görevi görsün diye sağa sola fırlatın.
Orman ve park görevlilerinin uyarılarına kulak asmayın…
Yetmez!
Vatan hainliğiniz, siyasi emelleriniz için bir şişe benzin iki kibritle ormana dalın…
Sonra “ciğerlerimiz yandı kül oldu diye” ağlaşın.
Şimdi izleyin artık Gürsu seyir terasından manzarayı.
Toplumdaki çürüme, sokaklardaki kavga, trafikteki çekişme, insana olan saygısızlıkla DOĞRU ORANTILI olarak, ormanlarımız da her geçen yıl daha da artarak, daha fazla yanıyor.
On yangından dokuzu insan kaynaklı.
Her geçen yıl daha da hayvanlaşıyoruz desem, ormanın sakinleri hayvanlara hakaret olacak.
Kendi ruhumuzla birlikte, doğayı ve dünyanın yaşanabilirliğini de kaybettik.
İsmi lazım değil bir ülke de sormuştum.
“Neden her yer pırıl pırıl. Sokaklar bal dök yala. Kaldırımlar desen aynı. Evlerin bahçeleri, temizlik, titizlik muhteşem. Nasıl beceriyorsunuz?” demiştim.
Hala temizlenmesi gerektiğini düşünen küçük beynime güzel bir cevap verdi.
“- Hiç kirletmiyoruz ki..”
…..
“- Hiç yakmıyoruz ki, yanmasına olanak sağlayacak şeyler hiç yapmıyoruz ki.” diyeceğimiz günler olsun inşallah.
...
(Not: Gecen hafta, bi arkadaşın işyerinin önünde parkeden aracın ön konsolunda unutulan gözlüğün camından, araç içeriden güneşin ısısıyla tutuşup yanmaya başladı. Telefonla hemen araç sahibine ulaşıldı ama aracın içi, özellikle ön taraf bayağı yanmıştı. Bir gözlüğün yaptığına bakın hele)