CAN ÇEKİŞEN İNSANLIK ve HEKİMLERİMİZ

Doğrudur, kimi kamu hastanesi çalışanları hastalara zaman zaman kötü muamele yapıyor gibi algılanabilir.

Ama unutulmamalıdır ki, o doktorlar da etten, kemikten, sinirden yapılmış insanlardır.

Abuk sabuk yasalarla doktorları zırva bir sayısal performans kriterine mahkum ederseniz, günde 100 hatta 200 hasta bakmak zorunda bırakırsanız, o doktor da bir yerde patlar.

Hadi biriniz de günde yüzlerce can derdine düşmüş insanla uğraşın bakalım.

Bir gün dayanabiliyor musunuz!

Burada kızılması gereken kişi doktorlar değil, bu saçma sistemi kuranlardır.

Hekim hataları da vardır, doğrudur.

Hepimizin başına gelebilir. Gelmiştir de. Özel kamu ayrımı olmaksızın hem de.

Peki başka mesleklerde hata yok mudur?

Bu soruyu bugünkü yazısında Fatih Altaylı yöneltmiş sana, bana, bizlere.

Kendi işinden başka hemen her işte uzmanların bol olduğu bizim ülkede hata olmaz olur mu, çok var.

Lakin kabul eden yok.

Bu yüzden bir çoğumuz kendimizden başkasını beğenmediği gibi, nobel ödülü almış bilim insanı Aziz Sancar'a bile haddini bil diyebiliyor.

Ne olduysa bize böyle, oldu bir şeyler!

İyilik yaşasın diye çırpınırken bir yandan, diğer yanda kötülükte yarışır hale geldik.

Bugün de hekimlerimizi linç ediyoruz lağım çukuruna dönüşen sosyal paylaşım ağlarında.

Ayrışmadığımız bir o alan kalmıştı, orada da karpuz gibi ikiye bölündük!

Kimimiz hekimleri yerden yere vururken, diğer yarımız yanlarında saf tutuyor.

Bazılarımızsa amelelik veya öğretmenlikle bir tutuyor kutsal mesleği.

Doktorlar hakkında yorum yaparken ince eleyip sık dokunmalı.

Askerlik, polislik, hakimlik, hekimlik gibi bazı meslekler vardır. O alanlara gereğinden fazla girilmemesi, yıpratılmaması, dejenere edilmemesi, ayarlarıyla fazla oynanmaması gerekir. İnsanlık için hava/su ne kadar gerekliyse, saydığımız meslek erbapları da insanlığın olmazsa/olmazlarıdır.

Bunlar arasında doktorluk en hassas olanıdır.

Kalbimiz teklediğinde, nefesimiz daraldığında, başımız ağrıdığında aklımıza ilk gelen, sorgusuz sualsiz tüm bedenimizi/canımızı teslim ettiğimiz hekimleri konuşurken, sapla samanı karıştırmamaya özen göstermeliyiz.

Eğer siz hekimin yaptığı işi, marangozunkiyle kıyaslamaya kalkarsanız, cehaletinizi aleni ortaya koymuş olursunuz.

Hep demişimidir, 

Keşke önce yaptığı işten anlasa iyi anlasa insan, her şey ne güzel olurdu.

Demem şu ki;

"Sağlık olsun" diyerek içinden çıkılacak kadar basit bir mevzu değildir sağlık konusu.

Hekimleri kendi hallerinde bırakmalı, rahat çalışma ortamları yaratmalı ki, dertlere derman olabilsinler.

Hata ve vatandaşa karşı haddsizlik/edepsizlik yapan (ki olmadığını iddia etmiyoruz) varsa,  sisteminiz iyiyse onu kendiliğinden yok eder zaten.

Bize düşen o sistemi iyi kurmak, ayrımsız işletmektir.

Sahi, bugün doktorları yerden yere vuranlar, hem ne çabuk unuttunuz;

Koronanın ilk aylarında en yakınınızdaki insanlardan siz kaçarken, onlara yakınlaşan doktorların can verdiğini!

Sözün özü;

İnsanlığımız her yönüyle yoğun bakımda, can çekişiyor maalesef.

Selametle...