Alttaki fotoğrafta gördüğünüz dayının adı

George Bailey.

Gazete dağıtıcısı.

Bisikletiyle 11 yaşından bu yana cadde, sokak dolaşıp abonelerin kapısına gazete bırakıyormuş.

Yağmur, kar, soğuk, sıcak hemen hergün şafak vakti sokaklardaymış.

Yaş 80'e ulaşıp pedal basmakta zorlanınca botlarını asıp kağıttan emekliliği düşünmeye başladığı anda

gazete okurları elektrikli bisiklet alıp bağışlamış..

Bunun üzerine emekliliği askıya alan dayı, olayı haberleştiren muhabire şunu söylüyor;

"Bu bana yeni bir hayat kredisi verdi. 90 yaşımda dahi gazete dağıtıyor olabilirim."

Neresinden bakarsanız bakın

bir insanlık dersi var bu yukarıda okuduğunuz haberde aslında.

Bu fotoğraf ekranıma düşünce bizim Balıkesir'in gazete dağıtıcıları geldi gözlerimin önüne.

Ateş Mehmet'ten Turgut Inal'a, Ersan'dan Özer'e, Ahmet'ten Mustafa ve İsa'ya...

Sizler aslında gazete sahiplerini, yönetmenlerini, muhabirlerini tanıyorsunuz.

Oysa okuduğunuz kağıt baskı gazetelerin isimsiz kahramanlarıdır dağıtıcılar.. Tıpkı montajcılar ve matbaacılar gibi.

Muhabir fotoğrafı çeker, haberini yazar, tasarımcı sayfaya yerleştir, kalıpçı montajlar, matbaacı baskısını yapar ve gazete ortaya çıkar, çıkmasına da

dağıtıcı katlayıp aboneye ulaştırmazsa tüm emekler boşa gider.

Olmazsa olmaz yani!

Giyimlerine, kuşamlarına bakıp hor görmeyin, alt tarafı gazete dağıtımcısı deyip geçmeyin.

Onlar gazete patronlarının nazarında da pek itibar görmese de,

gerçekte "zurnanın zırt dediği yer"dir hiyerarşideki yerleri.

İşin özü;

yerel gazetelerin kıymetlileridir.

Bizim şehrin gazete dağıtıcısı kardeşlerimin ellerinden öperken, Britinya'daki Corç dayıya da selam gönderelim.

Selametle...