Ak Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanımız Sn. Recep Tayyip Erdoğan ile Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sn. Devlet Bahçeli’nin büyük fedakârlıklar ve özveriyle  oluşturdukları Cumhur ittifakı adeta, devletimizin ve milletimizin bekasının bir teminatı mesabesinde yapılmış bir kahramanlık mutabakatıdır dersek hiç de yanılmış olmayız. Çünkü bu ittifakta parti çıkarları değil bilakis vatan-millet ve Devlet çıkarları göz önünde tutularak, Devletimizin bekâsı göz önünde bulundurulmuştur.

Ak Parti iktidarının 16 yılı aşkın bir süredir Millet desteği ile sürdürdüğü Ak hizmetler, devletimizin dünya devletleri arasında lâyık olduğu yere yükselmesi yanı sıra, milletimizin, dünya mazlumlarının, tüm İslam aleminin de heyecanla takip ettiği mukaddes bir uğraştır. (!)  Bu mukaddes ittifakı bozmak, aralarına fitne sokup dağıtmak için dış düşmanlarımız ellerinden gelebilecek tüm imkânları Devletler arası münasebetler adı altında sürdürürlerken, zaman zaman da aba altından sopa gösterme riyakârlığından da vaz geçmiyorlar.

Dış dünyada bunlar olurken İçeride ise Sn. Bahçelinin deyimiyle zillet ittifakı da dış düşmanlara taş çıkartacak kadar azılı.  Pervasızlar ve muhalefette herhangi bir ahlâki sınır da tanımıyorlar. Tüm amaç ve gayeleri adeta Batılı Devletlerin arzuladığı aciz ve muhtaç bir Türkiye’nin yeniden oluşması ve bunun için yatırımların derhal durdurulması. Hele hele silah sanayimizin kökten yok edilerek tekrar Batılı sömürgen devletlerin uydusu bir Türkiye’nin oluşturulması pek hoşlarına gidecek gibi (!) Tüm bunlar herhalde bunların gizli ajandalarıdır demeden edemiyor insan. Bunlar yalanlarla, iftiralarla milletimizi etkileyip AK Partinin ve dolayısıyla Cumhur ittifakının oylarının düşmesini sağlamak ve özellikle Tayyip beyden kurtulmak istiyorlar. Tıpkı siyasi bir deha olan Sultan Abdülhamit Han’dan kurtulmak ve Osmanlı yurdunu parçalamak isteyen batılı devletlerin içimizdeki piyonları, Jöntürk denilen ve aslında Böntürk oldukları daha sonra ortaya çıkan ittihatçıların şer ittifakının yaptığı gibi

Ak parti iktidarının milletimize yönelik Ak icraatlarını tekraren burada saymak istemiyorum her vicdan sahibi zaten bunları görüyor ve biliyor. Yeter ki bizdeki ana ve yavru muhalefet gibi baktığı halde gözleri göremeyen, duyduğu halde kulakları duyamayan, hissettikleri halde kâlpleriyle hissedemeyenlerden olmasınlar. Ak Parti iktidarına kadar elimizdeki tüm silahların sayısını ve gücünü dost görüntülü düşmanlarımız biliyorlardı. Çünkü her şeyi binbir rica ile onlardan alıyorduk. Ne kadar kullanıldı, elde ne kadar kaldı, kaç tank var, kaç obüs var Vs.  Şimdi öyle mi ? Fırat kalkanı, Carablus, Zeytindalı, el-Bab, Azer ve diğer harekatlarda kullandığımız mühimmatın haddi hesabı yok. Günlerce hem Mehmetciğin ve hemde Özgür Suriye ordusuna mensup kardeşlerimizin kullandığı mühimmat tüm zalimlerin gözlerini korkuttu.

Hadi zalimlerin korkusunu anladık da bu içimizdeki muhalefet dediklerimize ne oluyor? Onlar niye korkuyorlar bunu pek anlayamadık(!) Ordumuzun başarısı ve zaferi Devletimizin, milletimizin, mazlumların zaferi olduğuna göre bunlar niye çırpınıyorlar?  Fırata girilmesin, Carablusa girilmesin, el Baba girilmesin, Zeytin dalı harekâtı olmasın diye neden feryadı figan ederek hop oturup hop kalkıyorlar?  CHP sözcüsü TBMM sinde: ‘’biz muhalefetiz AK Parti ne kadar faydalı işler yapsa da biz mutlaka karşı çıkacağız’’ diyerek zihniyetlerini açıkladı.  HDP zaten her şeye karşı. Millet olarak HDP denilen PKK hamisini anlıyoruz, CHP yi de anlıyoruz. Peki, Bu Saadetlilere  ne oluyor onu anlayamadık.  CHP-HDP ve İp  birbirlerine tıpa tıp uygun. Peki, Saadetlilerde bunlara uygun mu? Saadetli arkadaşlarımızın bunların arasında olması inanan insanları maalesef üzüyor. Çünkü bu arkadaşlarımızın bu ittifak partileriyle hiç bir benzerlikleri yok diye düşünüyorum

 Sözün burasında Yeniden Refah Partisi genel Başkanı Fatih Erbakan’ın yapıcı eleştirilerine kulak vermemek mümkün mü; ‘’Yapılan faydalı hizmetlere teşekkür etmek her siyasetçinin vazifesidir. Eksikler varsa eksikliklerin yerine getirilmesi tamamlanması, yanlış varsa düzeltilmesi siyasetçinin vazifesidir. Kavgacı, çatışmacı olmak yerine müzakereci ve tavsiyeci olacağız. Suçlayıcı olmak yerine çözüm üretici olacağız. Kutuplaştırıcı ve ötekileştirici olmak yerine birleştirici olacağız’’

İnsan sormadan edemiyor; Dünya mazlumlarının ve İslam aleminin hamisi Tayyip bey giderse (CHP,HDP ve İp hariç) size gün mü doğacak?  CHP ve HDP ortaklığa katkınızdan dolayı size parsa mı verecek?  Sultan Abdülhamit’e karşı can düşmanlarıyla birleşen şuursuz Müslümanlar koskocaman Osmanlı yurdu yıkıldıktan ve milyonlarca Osmanlı evladı katledilip evinden yurdundan vatanından sürüldükten sonra eyvah dediler amma, atı alan üsküdarı çoktan geçmişti.  Bade Harab-ül Basra…

O halde şuurlu insanımız millet ittifakı denilen ve aslında zillete gözleri kapalı ve dört nala koşanların koalisyonuna oy vermeyecektir. Sn. Erdoğan’la, Sn. Bahçelinin birlikteliği hem şer ittifakının oyununu bozacak ve hem de bunlara açıktan destek veren Batılı Hıristiyan dünyasının hevesini kursaklarında bırakacaktır vesselâm..