Tarihe bakıp, Milli Mücadele’yi okuyup, Nutuk sayfalarında o zamanlara indiğinizde..

O’nun büyüklüğünü, ileri görüşlülüğünü, o kısa zaman diliminde yaptıklarını çok daha iyi anlıyorsunuz.

Bugünün sorunu da bu zaten.

O’nu anlayanlar ve anlayamayanların mücadelesi.

O zamanın şartlarıyla bugünün kıyaslanması mümkün olmadığı halde, yokluklar ve imkansızlıklar içinde nelerin yapıldığına bakıyorsunuz…

Bugünün imkanları içinde ne kadar geriden gittiğimizi görüyorsunuz.

Mustafa Kemal Atatürk’ü, ölümünün bu yıldönümünde de, saygıyla, minnetle anıyoruz.

9’u 5 geçe çalan sirenler hepimizi bir an da olsa o zamana götürüyor.

9’u 5 geçe duruyor hayat 1 dakika da olsa.

Türkiye, kendini dinliyor.

Kendini dinlerken bir de aklını başına alsa…

Silkinse…

Kendi içindeki ikilemleri, zıtlaşmaları bitirse…
Ortak akıl ve ortak fayda paydasında buluşabilse.

Bir ve birlik olabilse.

Kutuplaşmaya, ayrışmaya son verse…

O’nu anlayabilse.

Gerçekten izinden gidebilsek…

Bambaşka bir yerde olacağız.

O’nun savaşı, sadece askeri alanda ve emperyalizme karşı değildi.

O, ekonomik açıdan da, eğitim açısından da, kültürel ve üretim anlamında da mücadele verdi.

Bugün “saygıyla” O’nu anarken, O’na kimlerin saldırdığını hepimiz biliyoruz.

“Zavallı” denilecek tiplerin, kendilerine gündemde yer açmak için, hassasiyetleri kaşımak için neler yaptıklarını ve bu nankörlüklerin bitmediğini, bitmeyeceğini biliyoruz.

Dünyanın başka hiçbir ülkesinde; dünyanın başka hiçbir milletinin içinde kendi Kurtuluş Savaşı’nı kötüleyen, Cumhuriyet’i ilan ederek demokrasiye geçişin temellerini atan, ülkeye her anlamda yeni bir çehre kazandıran kurucusuna böylesine hakaret edilmez.

Bizde ediliyor.

2019’un 10 Kasım’ı bugün..

Mahatma Gandhi, “Mustafa Kemal, İngilizleri yenene kadar, Tanrı’yı da İngiliz’in yanında zannediyordum” demiş.

Fransa Başbakanı Aristide Briand, O’nun ölümünden sonra şöyle diyor:

“Dağ başındaki haydutlar diye isimlendirdiğiniz kahraman Mustafa Kemal ve onun tüm askerleri burada olsalardı, teker teker hepsinin heykellerini dikerdik”

Atatürk, büyük düşüncelerin ve fikirlerin adamıdır. Mükemmel bir devlet mimarıdır ve olabildiğince gerçekçi ve fakat hayallerini gerçeğe çevirebilecek kadar da milletine inanan manevi bir güç sahibidir.

Sirenler çaldığında ayağa kalkmadığını, saygı duruşunda bulunmadığını söyleyip ve fakat sonradan O’nun değerini anlayıp ilk ayağa kalkıp önünü ilikleyen gazeteci yazarların kalem şovmenliği yaptığı bir Türkiye’de olsak da…

Muhtemel odur ki bugün de malum bazı gazeteler ve isimler sataşacak, akla ve vicdana sığmayacak söz söyleme fırsatı kollayacaklar.

Doğuştan Mustafa Kemal ile doğan, sonsuza kadar Atatürk’ü kalbine koyan, O’nun ilke ve inkılapları doğrultusunda yürüyen öyle bir kitle var ki bu topraklarda…

Atatürk koşusu engellense de…

Milletvekilinin biri Harf Devrimi ve Atatürk’ü hedef alsa da…

Vız gelir tırıs gider.

Öyle bir yol açtı ki Yüce Önder.

Aklı olan hangi yolda yürüyeceğini...

Tarih de, hangi isimleri yazacağını ve sonsuza kadar yaşatacağını bilir.

Ölümünden bunca yıl sonra sevgi ve saygının çok daha büyüdüğü bir başka dünya lideri var mı?