BİZ insanlar öyle böyle değil, çok nankörüz be... 
Hemi de haddinden fazla.. 
İçten pazarlıklı, maskeli, doymak bilmez yaratıklarız desem şimdi, hemen ordan ‘genelleme yapma’ diye lâfı çakarsın bana..
Ama öyle...
Zalimlik var, kalleşlik var. Hainlik var. En yakın arkadaşı, dostu sırtından hançerlemek var.
Toplum için gecesini gündüzüne katana, emek verene, ter dökene kara çalmak var. 
Aynı inançtaki topluluğun içerisine fitne-fesat tohumu saçmak var.  
Var da, var...
Bizleri Yaratan; “Şüphesiz insan pek zalimdir, pek nankördür” buyuruyor zaten. 
Başka söze ne hacet!
...
Benim en çok kafama takılan ise şu; 
İnsan yaşarken neden kadrini bilmiyoruz? Burnumuzun dibindeyken, gözlerinin içine bakarken niçin kadrini anlamıyoruz?
Öldükten sonra, ah vah çekerek; ‘çok değerli biriydi, müthişti. Şunu yaptı, bunu da yapacaktı  ömrü yetmedi, böylesi bir daha dünyaya gelmez’ diye kendi kendimizi aldatıyoruz?
Sağlığındayken yolda karşılaşınca görmemezliğe geldiğimiz.. Yaptığı her işe anında bir kulp taktığımız.. Arkasından film fırıldak çevirdiğimiz.. Söylemlerini uçuk kaçık bulmamıza rağmen ‘yaşa aslanım, koçum, sen süpersin’ diye yalamalık yaptığımız, ‘düşün peşime‘ dediğinde tersine gittiğimiz insanları ölünce paylaşamıyoruz ya! O bana çok acı veriyor be ey okur..
İşte böyle isimlerden biri de Muhsin Yazıcıoğlu.
Hayatta iken en başta ben olmak üzere kaçımız anladı, bildi kadrini? 
Buna benzer çok insan var ülkemizde. 
Balıkesir’de yok mu?
Çok....
Onlarcasını sayabilirim hemen şurada.
Sen de şöyle iki dakika düşünsen, onlarca isim aklına gelir; “Ulen bu insanlara hak ettiği saygı gösterilemedi” dersin.. 
İçin içini yese de iş işten geçmiştir artık. 
Ben, Yazıcıoğlu’nu şundan örnek veriyorum. Unutmadığım, bazı dost ortamlarında paylaştığım çok manidar bir sözü var merhumun.
Bakın ne diyor:
Bir saniyesine bile hükmedemediğimiz bir dünya için; bu kadar fırıldak olmaya gerek yok!
...
Haksız mı?
Dünya dediğin yalan-dolan..
Sende biliyorsun bunu. 
Eninde sonunda ölecek olan birisinin, bu dünya derdini çözme imkânı yok.
Amma... Nefes alıp verdiği sürece herkese hak ettiğini verme imkânı var.
Hem iki cihanda ‘elif’ gibi başı dik gezenlerden olmak var iken, bu düzenin içerisinde değerli gibi görünüp değersizlerden olmayı nankörden başkası tercih eder mi hiç?
***
...
--------------GÜNÜN SÖZÜ-----------
Hayatta birçok kez vefasızlık ve nankörlük görmüş kişi, önce insanları aramaktan, sonra yapılan haksızlıklara ağlamaktan, ondan sonra hatırlamaktan, en son da nefret etmekten vazgeçiyor!
16 MAYIS 2017