"Değişen Medya Düzeni ve Köşe Yazarlığı" adı altındaki panelde, Vatan gazetesi yazarı Can Ataklı; medyanın büyük bir baskı altında olduğunu iddia ederek şöyle diyordu:
"Şu anda bizim yaptığımız gazetecilik değil. Hiçbir gazete ülkenin önemli sorunları konusunda hiçbir şekilde yayın yapamaz. Soramaz, sorgulayamaz, eleştiremez ve karşı duruş yapamaz."
Yine aynı gazetenin yazarlarından Mustafa Mutlu ise, bir muhalefet partisi sözcüsü gibi yaptığı konuşmasında, yaygın basın arasında 'iktidar yanlısı-muhalefet-tarikat-cemaat' gibi sınıflandırma yaparken, gazetecilerin görüşlerini özgürce yansıtamadıklarından yakınıyordu.
Ne Can Ataklı, ne Mustafa Mutlu, iktidara yönelik eleştiriler üzerine monte ettikleri konuşmalarının hiç bir bölümünde Anadolu Basınından, Anadolu gazetecisinden söz etmedi her nedense.
***
Söz etmemeleri çok doğal.
Neden mi?
Çünkü onlar, siyaseti Ankara'dan, ticareti İstanbul'dan ibaret gördükleri gibi, medya veya gazeteci denildiğinde de kendilerinden başkası akıllarına gelmiyor maalesef.
Gelmiyor çünkü;
Görmek, göstermek istemiyorlar Anadolu Basınını, Anadolu gazetecisini.
Bilmiyorlar ki,
Anadolu'daki gazetenin ne iktidara, ne muhalefete, ne de bir başkasına yaranma gibi derdi olmadığını, ihale peşinde koşmadığını, millet iradesiyle gelenlere karşı kurulan kumpaslarda yer almadığını...
Bilmiyorlar ki,
Balıkesir'deki yerel bir gazetenin köşe yazarının görüşlerini özgürce ifade edebildiğini, ne patronu tarafından sansüre uğradığını, ne reklam verenlerin baskısı altında kaldığını...
Bilmiyorlar ki;
Anadolu gazetecisinin cesaretle sorular sorduğunu, sorguladığını, eleştirdiğini ve dik duruş sergilediğini...
Bilmiyorlar ki;
Sadece Balıkesir'de değil, Edirne'den Kars'a kadar her ilde (tabii İstanbul hariç) yayın yapan gazetelerin kentlerinin, o yörede yaşayan vatandaşların sorunlarından başka konularla uğraşmadığını...
***
Bilmiyorlar dediğime bakmayın siz yine de..
Çok iyi biliyorlar, çook!
Anadolu Basını'nın gücünü, gazetecisinin cesaretini ve özgürce hür iradesini yansıttığını gayet iyi bildikleri için hep üçüncü sınıf muamelesine tabi tuttular, 'alt tarafı taşra gazetecisi değil mi?' diyerek hor görüp dikkate değer bulmadılar.
İşlerine gelmediği için görmemezliğe geliyorlar.
Bilmeselerdi eğer, Anadolu Basını'nı bitirmek, yani yok etmek için yıllardır çaba sarf etmezdi sayın Ataklı ve Mutlu'nun da bir parçası olduğu İstanbul medyası..
Hani o büyük dediğiniz, 'ulusal' diye bildiğiniz gazetelerin bölge ilaveleri var ya,
O ilaveler, sizlerin bölgenizde olup bitenden haberdar olmanız için değil,
Yerel basını, Anadolu basınını YOK ETMEK için, piyasadan silmek için çıkarılmıştır.
***
Anısına düzenlenen panelde konuşan bu ikilinin söylediklerini dinleseydi eğer Balıkesir Basını'nın usta kalemi merhum Ekrem Balıbek;
Anadolu gazetecisinin cesaretini ve cesur duruşunu en güzel şekilde anlatır, yaygın medyanın yerel medyayı her zaman yok saymaya çalıştığını, İstanbul gazetecisinin de yerel gazetecileri emirlerine amade birer 'kapı kulu' gibi gördüklerini, öyle davrandıklarını yüzlerine vururdu.
Damla Damla akıtıp göle dönüşen yazılarını okumalarını salık verir, "Özgür basın, özgür gazetecilik Anadolu'da yapılıyor" derdi.
Aslında bunu dile getirmeye çalışan biri de çıktı o gün.
'Balıbek Ödülü'nü almak üzere Mersin'den gelen bir gazetenin genç köşe yazarı Abidin Yağmur kardeşimiz, Ataklı ile Mutlu'nun kendilerinden (İstanbul medyası) ibaret gördükleri basın için kullandıkları ifadelere şu yanıtı veriyordu:
"Ekrem Balıbek gibi gazeteciler hala var. Ama yerel gazetelere ilgi yok. Yerel gazetelerin okunması gerektiğini düşünüyorum. Kurtuluş yıllarında olduğu gibi yerel gazeteler ülkenin her zaman sesi olacaktır."
***
Bu ve benzeri görüşleri bende katıldığım her platformda dillendirerek, 'ulusal' basının bir parçası olan yerel basının önemine dikkat çekmeye çalışıyorum.
En son Tüm Sanayici ve İşadamları Derneği'nin konuğu olduğumda, sanayici ve işadamlarına;
"Ulusal basın dediğiniz gazeteler siyaseti Ankara'dan, ticareti İstanbul'dan ibaret görüyor. Eğer yerel basın olmazsa sizler birer hiçsiniz. Ağzınızla kuş tutsanızda yaygın basında yer alamazsınız. Belki bir cinayet işlediğinizde görürsünüz kendinizi o hergün masalarınızdan eksik etmediğiniz gazetelerde"
Böyle seslenmiş, sayfalarında kendilerini ve kentlerini görecekleri yerel gazeteleri okumaya, abone olarak destek vermeye çağırmıştım.
İnşallah değişmeyen kafalarda değişen medyayı görür temennisiyle sağlıklı günler diliyorum..
*** 
GÜNÜN SÖZÜ
Erdem ve bilim altın gibidir. İhmal edildikleri takdirde parlaklıklarından çok şey kaybederler. (Beethoven)