Son 16 yıl içersinde Türkiye Cumhuriyetinin dünya devletleri arasında kat ettiği merhaleyi anlayabilmek için uluslar arası toplantılara, toplantılarda yaptıkları konuşmalara ve toplantı sonunda Devlet Başkanlarının birlikte çektirdikleri aile fotoğraflarında durdukları yere dikkatlice bakmak yeterlidir.

Devlet yönetiminden 6 defa gidip 7 defa gelmekle övünen Süleyman Demirel’i, Bülent Ecevit’i, Necdet Sezer’i veya bunlardan önce gelmiş geçmiş Devlet Başkanlarımızı ve Başbakanlarımızı her hangi bir uluslar arası toplantıda kaç defa görebildiniz? Veya etkili bir konuşma yaptığını hiç duyabildiniz mi?  Ne gezer(!) Böyle toplantılara çağrılmazlar ve çağrılsalar da kaale alınmazlardı. Çünkü Devlet yönetimimizde şahsiyetli bir duruş hâkim değildi. Hep emir alan bir devlet yönetimiz vardı. Devletimiz maalesef kendi milletimizin karşısında Panter, Batılı Devletler önünde el peçe divan durmuş pısırık bir ülke görünümündeydi.  

Eee şimdi öylemi?

Tayyip Bey herhangi bir toplantıda söz alıp konuşacağı zaman Batılı liderler kendilerini hedef almasın diye yelere bakıyorlar. Aile fotoğrafı çekilirken Tayyip beyi nerelere koyacaklarını bilemiyorlar. En ortalarına alıp Tayyip beyin yanında durabilmek için adeta yarış ediyorlar. Tıpkı Osmanlı ecdadımızın vezirinin atının üzengisini öpebilme şerefine (!) nail olan Fransız sefirinin ülkesine sevinçle haber göndererek, ‘’Osmanlı vezirinin atının özengisini öptüm bayram edin’’dediği gibi.

Tayyip Bey Türkiye Cumhuriyeti devletinin başına gelinceye kadar, milletimizin göğsünü kabartacak ve başını dik eyleyecek her hangi bir şahsiyetli girişimi milletimiz göremedi.  Ecevit bir ara Başbakanlığı döneminde Almanya ya gitmiş ve Alman Şansölyesi Helmut Schimit’ten birkaç tane Leopar tankı istemişti. Bunun üzerine Helmut Schimit gazetecilere dönerek; ‘’Ecevit dostumuz bizden Leopar tankı istiyor ama maalesef parası da yokmuş, para olmadan tank da veremiyoruz’’ diye dalgasını geçmişti. Ayrıca ABD Başkanı Clinton, masasının bir köşesine oturmuş ve karşısında el pençe divan duran Ecevit’i unutmamız mümkün mü?

Batı dünyasının kibirli Devlet adamları Türkiye’yi kaale almadıkları gibi Devlet adamlarımızı da adam yerine koymuyorlardı. Ta ki, AK Parti iktidarı ve Tayyip bey iş başına gelinceye kadar(!)  Uluslararası Davos toplantısında Şimon Peres’in perişan edilişi dünya siyaset sahnesine ‘’Van Minut’’ olayı olarak geçinceye kadar(!) Birleşmiş Milletler toplantılarında dünya 5 ten büyüktür sloganının dalgalanıp, dünya devletleri arasında kabul görüp ve ABD’yi adı sanı duyulmamış birkaç minik devletle baş başa bırakıncaya kadar(!)  Suriye’yi ABD’nin çiftliği gibi görüp sınırlarımız dibinde eşkıya bir Devlet kurdurmaya çalışan ABD’ye; ‘’hooop arkadaş burası babanın çiftliği değildir. Benim burnumun dibinde Terörist bir devlet kuramazsın’’ diyen Tayyip Bey, Afrin’de, Carablus’ta, Fırat kalkanında, Azer’de, El Bab’ta  zafer üzerine zafer kazanarak buraların emniyetini Türk askeriyle sağlama almış ve buralardaki halkın sevgini kazanmıştır.

Sınırlarımız içersinde NATO müttefikimizdir diyerek uluslar arası münasebetler gereği üs kurmasına müsaade ettiğimiz Almanların çizmeyi aşmalarını müteakip, pılısını pırtısını toplayıp ülkemizden kovulması hem Almanlarda ve hem de Batı Devletlerinde ve ABD’de elbette şaşkınlık uyandırmıştı. Şimdi anlamışlardı karşılarında eski Türkiye yok, Yeni ve güçlü bir Türkiye ve Türkiye’nin de yiğit bir Başkanı vardı.

1974 Kıbrıs harekâtında Yunan palikaryalarına destek veren İngilizler ve ABD, Müslüman Türk kardeşlerimizin katledilmelerine göz yummuşlar ve parasını verdiğimiz askeri mühimmata el koyarak göndermemişlerdi. Bu Cani Batı Devletlerinin tamamı bir katiller sürüsüdür. Cezayir’de, Tunus’ta, Güney Afrika’da, Mali’de, Uganda ‘da, Angola’da, Kamerun’da, Benin de, Burkino Faso ‘da, Burundi’de, Bosna’da, Afganistan’da, Irak, Suriye ve daha sayamadığımız pek çok ülkedeki katliamlarda öldürdükleri Müslüman sayısı On Milyonları geçmiş haldedir.

Tayyip beyin Bu ülkeleri gezip 50 nin üzerindeki Afrika devletinde Elçilik ve konsolosluk açması bu ülkelere THY seferleri başlatması ve en mühimi emperyalistlere karşı bu garip ülkeleri uyandırması zalim Batı dünyası için kabul edilemezdi.  

Irak, Suriye, Filistin, Libya derken şimdi de Venezüella bu eşkıyaların tasallutu altında. Devlet Başkanımız Tayyip beyin dik ve onurlu duruşu olmasaydı, ya Gezi olayları sonrası veya 15 Temmuz sonrası aynı eşkıyalıklarını Türkiye’miz için de uygulayacaklardı. Sınır boylarımıza emperyalist sömürgenlerin ve PKK’nın askeri yığınak yaptıkları bilenen bir gerçektir.

Milletimizin uyanık olması, Askerimiz ve Polisimizin Tayyip Beyin yanında durması, en mühimi Tarihe şan vermiş Müslüman Türk milletinin tanklara, uçaklara göğüs germesi Batılı köpeklere ve onların yerli uşaklarına direnip yeniden tarih yazmaları, hem Devletimizin onurunu kurtardı ve hem de tarihe Müslüman Türk için şanlı bir destan daha yazdırdı.