Hani Turgut Özal “ortadirek” diye bir kavram icat etmişti zamanında da vatandaşa da sıcak gelmiş, dilimize yerleşmişti bir süreliğine…

Gelir durumu orta halli olan, ayağını yorganına göre uzatan, mütevazı bir hayat süren “normal” vatandaş kitlesini kastetmişti.

Tanımlama güzeldi.

Ama ömrü kısa oldu.

Daha Özal’ın dönemi bitmeden zengin daha zengin, yoksul daha fakir olup ortadirek kavramı yok oldu gitti.

Gelir durumundaki adaletsizlik zaman içinde azalacağına ve gelir dağılımının üst-alt seviye noktasında dağılımı kapanacağına aynı kabus devam etti, ediyor, böyle giderse devam da edecek.

Artık ortadirek yok.

Aynı “merkez medya” diye bir kavramın olmadığı, kalmadığı gibi…

Gerçi “merkez medya” kavramı ortadirek kelimesi gibi sıcak da değil, zorlama ve bizatihi medyacılar tarafından ortaya çıkarılmış bir nitelemeydi.

Bazılara buna “ana akım” da diyor.

Tam Cem Yılmazlık… Ana akım… Merkez medya…. Inının ınının….

Güya “orta”dan giden medyayı kastetmek için kullanılıyordu, güya her görüşe açık, geniş yelpazeli, fikirlerin çeşitliliği ve demokrasinin beşiği olarak görülüyordu bunlar.

Biliyorsunuz işte, Hürriyet, Milliyet, Sabah, Kanal D, atv, Habertürk, NTV gibi her evde izlenen kanallar, herkesin “bir zamanlar okuduğu” gazeteler…

Ancak nicedir yaşanan el değiştirmeler ve kapanan gazeteler sonrasında merkez medyada kan kaybı olanca hızıyla sürüyordu.

Nihayetinde Hürriyet Grubu’nun satılmasıyla, NTV gibi kanalların da ayak uydurmasıyla artık medyanın son hali ortadirek gibi oldu, yok oldular.

Ana akım medya yok.

Merkez medya yok.

Fikirlerin renkliliği yok.

Pazar günü alın elinize Hürriyet ve Milliyet’i…. Kaç köşe yazarı kalmış dev(!) gazetelerde bir bakın…

Ve bu bir zamanların saygın gazeteleri, izlenme rekorları kıran kanalları 31 Mart  ve sonrası ile tam dip yaptı.

Daha ne kadar dibe gidebilirler hayretle izliyoruz.

En basitinden somut bir iki örnek verelim.

Canlı yayında  YSK Başkanı konuşuyor…

İstanbul ile ilgili son durumu veriyor…

Anadolu Ajansı’na fırça atıyor, ajansı yerin dibine sokuyor…

Resmi olarak sisteme girilen son rakamları veriyor…

NTV başta olmak üzere canlı yayın arkasında akıp giden illerin seçim sonuçlarına ilişkin grafiklerde Sadi Güven’in verdiği rakamlar değil de yine Anadolu Ajansı’nın rakamları duruyor… Koca NTV rakamları güncellemiyor, lütfedip bir saat sonra güncel YSK verilerine uygun hale geliyor ekranın ardı…

İnanılmaz bir rezalettir sırf bu bile.

Onun dışında ekranlarda yaşanan beyin yakan tartışma programlarını, her gün ekranlara çıkan bazı tiplerin akıl dışı yorum/beyan ve agresif hallerinden bahsetmeyi de artık zul sayıyoruz, sayelerinde Netflix ve Bein Connect gibi dijital platformların izleyici kitlesi patladı, herkes “normal”(!) kanallardan kaçar oldu.

Sabah Gazetesi’ne bakıyorsunuz… Kazanan başkanları açıkladığı tablolarda sevmediği partinin adayının fotoğrafını koymuyor… Fotoğraflı yeni seçilen başkanların tümü Cumhur İttifakı.

Sonra bu gazete de kendi televizyonunda kendisinin reklamını yapıyor: “Türkiye’nin en iyi gazetesi” diye!

Gazete bayiine gidip lira verip gazetesini alan kaç kişi, Allah biliyor, artık gazetelerin kaç gerçek okuyucusu var onu bile bilemiyoruz, çünkü objektif ve gerçek rakam açıklayabilen bir kurum da kalmadı…

Medya, hiç bu kadar “kötü” hale düşmemişti… Akıl yitirmenin tavan yaptığı ama niteliğin dibe vurduğu zamanlardayız.

Ne okuyasımız var, ne de izleyesimiz geliyor!