AK Parti’deki bayramlaşmada yaşananları okuduğumda EKSPRES’te, bir an için afalladım! 
Bayan milletvekilimiz Sema Kırcı, “Sen ne sıfatla konuşacaksın” diye azarlıyor âdeta Karesi Belediye Başkanı Yücel Yılmaz’ı..
Hadi bunu benim gibi sıradan bir parti üyesine dese anlarım da.. 
Belediye Başkanına söylüyor. Hem de AK Partili başkana.. 
Kendisine hatırlatıldığında bu, daha da coşuyor(!) değerli vekilimiz.
Büyükşehir Belediye Başkanı Edip Uğur takılıyor radarına bu kez.
 Partinin Balıkesir’deki kurucu ve lokomotif ismi, uzun yıllar Genel Başkan Yardımcılığını yürütmüş isme şöyle çıkışıyor;
“Edip bey yeter artık. Bizde, Ankara’da sizden illallah ediyor. Bırakın artık..
★★★
Hadi gelin siz afallamayın bu sözler karşısında.
Sema hanımı iyi tanımıyorum. Birkaç kez selâmlaştık. Sessiz, sakin, vakur, aklı selim sahibi biri gibi izlenim bırakmıştı bende. Meğerse içerisinde ‘Baltalı Hano’luk varmış!
★★★
Ya Ali Aydınlıoğlu’na ne demeli. MKYK üyesi bir ismin kullandığı şu ifadeye bakın; 
“Yeter artık. Memleketi yüz sene sen mi yöneteceksin? Beni ‘Hoca hoca’ deyip aşağılıyorsun. Ben MKYK üyesiyim. Beni adam yerine koymuyorsun. Sen kral mısın?”
Sema Kırcı’nın kırdığı potu toparlayacağına Ali bey, hanımefendiyi anlaşılabilir bir dille uyaran Edip Uğur’u azarlamaya kalkışıyor!
★★★
Hadi Sema hanım siyasette yeni. Neyin ne olduğunu tam bilmiyor olabilir.
Normal karşılanabilir.
Çünkü seçim bölgesinde pek karşılığı olmayan birinden Balıkesir’i tanıması da beklenemez. 
Ali bey ise tecrübeli ve MKYK üyesi. Partideki siyaset anlayışını iyi bildiği gibi Edip Uğur’u herkesten iyi tanır. 
Sayın Aydınlıoğlu’nun yerine ben olsaydım, bir anlık hışımla vurup kapıyı kapatacağıma, Ankara’da siyasetin nasıl yapılacağına ilişkin tecrübelerinden yararlanmanın yollarını arardım..
★★★
Kolay değildir çünkü 35 yıldır siyaset sahnesinde soluksuz kalabilmek.. Belli bir tecrübe, belli bir emek ister.
Deneyim ise, ne okumakla ne de küçük düşünce sahiplerinin oluşturduğu meclislerde desise yöntemiyle kazanılamıyor.
Yaşayarak elde edilebilir.. Bakın bununla ilgili 18. yüzyılda söylenmiş çok anlamlı bir söz var:   
★★★
“Herkes mesleğinde ve hayatında, birçok karanlık yoldan geçmek mecburiyetindedir; ancak bu yolları, elinde bir ışık olmadan geçmeye çalışmaktansa, başkalarının tecrübe meşalelerinden istifade ederek yürümek, daha kolay ve daha kârlı değil midir?"
Siz ne diyorsunuz sevgili vekillerim.
Haksız mı  sayılır böyle bir yolu, yöntemi bizlere gösteren akil adam.
★★★
Bizlerin derdi Balıkesir. ...ve bizler yılların hizmet açığının kapatılarak plâkamız gibi 10 numaralı il olmak hedefindeyiz.
Kısacası üzüm yemek istiyoruz. Mevyeleri de topluyoruz peşi sıra. 
Sizin derdiniz bağcıyı dövmekse eğer; 
Edip Uğur kadar taş düşsün başınıza!
★★★
O DEĞİLDE ASIL SORU ŞU
İki vekilimizin sözleri karşısında afallayan ben değilim tek.
AK Partili  birçok dostum hâlâ şaşkın!
Onlar bana soruyor; 
“Neler oluyor bizim partiye böyle” diye..
Bende onlara soruyorum;
 
“AK Parti böyle değildi, ne oldu da böyle son bir-iki yıldır seviye düştü?”
Bunun cevabını sanırım Mahmut Poyrazlı’nın şu sözlerinde aramak gerek:
“Kuruluşundan beri partinin içindeyim. İl başkanlığı yaptım. Böyle teşkilatçılık olmaz, yanlış yoldasınız. Edip Uğur karşıtlığı üzerinden siyaset yapılmaz. Edip Uğur bu şehrin abisi ve partinin kurucu il başkanıdır
★★★
Kardeşlerim;
O değil de.. Asıl soru şu:

Büyükşehir koltuğunda, Uğur’un yerine fotoğraftaki isimlerden her hangi biri otursaydı 3 yılda yapılan hangi işin altından kalkabilirdi? 
★★★
Türkiye ve Balıkesir’in hedefleri ve daha gerçekleşmeyi bekleyen hayalleri var. Sinerjiyi küçük işlerle heba etmemek gerek dostlar...
03 TEMMUZ 2017