Büyük ve küçükbaş hayvancılıktan, kırmızı ve beyaz ete.

Yumurtacılıktan süte, peynire.. Zeytincilikten fideye...

Türkiye'nin ilk 5 üretim merkezinden biri Balıkesir.

Tüm bunların tarımsal üretim değeri 3-5 milyar değil, 25-30 milyar ₺

Hafife alınacak bir rakam değildir bu.

Olaya sadece rakamsal olarak da bakmayın.

İstanbul'un üç katı büyüklükteki coğrafyaya bir göz atın.

Ne cevherler göreceksiniz, neler...

İçerisinde yaşayan bizler farkında değiliz,

ama Türkiye'nin neresine giderseniz gidin,

kiminle konuşursanız konuşun.

Balıkesir'i kıskanan,

değerlerimizden övgüyle söz edenleri,

gıptayla bakanları göreceksiniz.

Sana etimizin lezzetini söyleyecekler. Zeytinyağımızı allandıra/ballandıra anlatacaklar...

Göbeğinde, merkezinde olmana rağmen belki de bugüne kadar göremediğin Ayvalık, Bandırma, Gönen, Edremit, Burhaniye'deki güzellikleri nokta atışı yaparak anlatıp, gösterecekler sana.

Şaşırıp kalacaksın!

Vay be... Benim şehrimde neler varmış, neler diyeceksin!

Haklı olarak gurur duyacaksın...

Bakın bunları durduk yere değil, yine gururlanacağın başka noktadaki gelişmeyi aktarmak için hatırlattım.

Sadece Tarım ve hayvancılığın merkezi değil Balıkesir.

Aynı zamanda gelecek yüz yılın enerjisi Bor’un başkenti.

Rüzgar güllerinin merkezi konumunda ve bu alanda güçlü, emin adımlarla ilerliyor temiz enerji zirvesine.

Bizim şehir üretimin ve tüketimin yoğunlukla olduğu Ege ve Marmara aksının tam ortasında.

İstanbul-İzmir otoyolu ve Çanakkale Boğazı üzerine inşa edilen ve 18 Mart'ta açılışı yapılacak 1915 Köprüsünün bu otobana bağlanacak olması Balıkesir’i, Marmara ticari ringinin merkezi durumuna getirdi.

Büyükşehir’in Bandırma'dan Edremit'e, Sındırgı'dan Marmara'ya, Bigadiç'ten Dursunbey'e, Ayvalık'tan Kepsut'a yatırımlarıyla çalışmalarının önemi işte tam da bu noktada ortaya çıkıyor.

Kentsel yaşam ile sosyal ve kültürel yaşama olumlu katkılar sunulması yatırımcılar için daha cazip hale getiriyor Ege ve Marmara'nın incisi Balıkesir'i.

Son bir yılda sadece OSB’ye gelen yatırımlar dikkate alındığında, sihirli dokunuş değil de nedir tüm bu güzelliklerin adı?

Çok değil, 8-10 yıl sonra çok şey değişecek bu şehirde.

Sizler farkında değilsiniz belki, ama yaklaşıyor yaklaşmakta olan.

O yüzden birbirinizin kuyusunu kazmakla gününüzü karartacağınıza, doğru olana yönelin.

Balıkesir'e ve Balıkesir'in markalarına sahip çıkın.

Omuz omuza vererek işinizin delisi olun ve  yarınlarınızı aydınlatın derim.

Aksi halde, bizden önce Gömeç'i keşfeden merhum Kayahan'ın "Allah'ım neydi günahım" şarkısını çok çığırırsın!

Hem öyle durduk yere de enseyi karartmayın!

Burası Balıkesir. Bu şehirde her şey mümkün.

Sadece siz, bil(e)miyor, gör(e)miyor, farkına var(a)mıyor olabilirsiniz.

Belki de her şeyi biliyor, görüyor da, içinizden birbirinin adam olmasını istemiyorsunuzdur!

"Anadolu Beyi"miz Rona Yırcalı'nın dediği gibi, başkasının sizleri dövmesine fırsat tanımadan, birbirinizi dövmekten hoşlanıyor olabilirsiniz. 

Her ne kadar ben, "enseyi karartmayın" desem de, siz "Sanki dünü, bugünü bilmiyorsun. Yarın da değişen bir şey olmaz. Anadolu Beyi haklı" diyebilirsiniz.

Ayrıyeten şu an ekonomide yaşanan olumsuzlukları gözümün içerisine sokarak, "Bize martaval okuma. Senin maaşlardan, gübreden, mazottan, yağdan, baldan haberin yok. Öldük/bittik... " vb. cümlelerle parmak sallayabilirsiniz.

Hiç mahsuru yok, sallayın!

Lakin unutmayın, hiç bir kriz kalıcı değildir. Her kriz kendi içiresinde bir çok fırsatı doğurur.

Geçmişte ne krizler gördük. Her biri geldi, geçti ve hiç bir şey eskisi gibi kalmadı/olmadı!

Hem siz, çok değil, 18 yıl öncesi "Balıkesir büyük köy, kasaba.." demiyor muydunuz?

Eser kaldı mı o günlerden?

O  dönemde hayvan otlatılan OSB'de bugün 150'ye yakın fabrikada yaklaşık 20 bin kişi çalışıyor.

Şunu da bugünden yazın bir kenara

Çok değil, 3-5 yıl sonra bu rakam 35-40 bin olur.

Gerçekleşmezse, gelin hesabını benden sorun!

Neyse

Detaylara takılı kalmayalım şimdi.

Öyle ya da böyle.

Gelmekte olan yaklaşıyor, önünde ne sen, ne ben, ne de bir başkası durabilir.

O yüzden boşu boşuna enseyi karartmayın, hiç kuşkusuz Balıkesir günden güne daha hızlı değişecektir.

1922 Türkiye'siyle bugünkü arasındaki fark bir değilse, Balıkesir'de de bugünkünden bin kat daha afallatıcısı yaşanacaktır 2122'de...

"Bize ne 100 yıl sonrasından" deme gibi bir gaflete düşeceğinizi sanmıyorum. Tıpkı "100 yıl öncesinden bize ne?" denilmemesi gerektiği gibi..

Bilirsiniz ki, geçmişi inkar etmek, geleceği de inkar etme anlamına gelir.

..ve ustanın şu sözünü de hatırlatmam gerek size;
Unutmayın; ne geçmişi, ne geleceği önemsemeden; günü gününe yaşamaya kalkmanın daima bir bedeli vardır

Günün sözü;

Alnını ne kadar dik tutarsan, yere o kadar sağlam basarsın.

Selametle...