Kırk yılı aşan tecrübelerimden ders alsam da, uslanmıyor gönül.

Olmayacak işlere bozuk plak gibi takılı kalıyor beynim.

Hele Balıkesir, Balıkesirspor, Basın ifadelerinin geçtiği konu veya paylaşım görmeyeyim. Bi güzel sigortalar atıyor bende!

Sinir, stres derken kalpler kırıyorum durduk yere.

Hiç bilmediğim insanlar cephe alırken, hiç tanımadıkları bu fakir hakkında ahkâm kesebiliyor.

Kovcular da hemen yetiştirdiğinde bunu, al sana cinayet sebebi!

Allah'tan o sınırı çoktan aştım da, kovculara pek iş çıkmıyor benden..

Yine de yenmem, aşmam gereken çok zaaflarım var.

Bir değil, birkaç kez bedenimle bedel de ödedim, ama akıllanmış değilim.

Geçenlerde bir arkadaş;

"Bırak bu eski kafayı. Dön bak sağa, sola, etrafa. Kim kiminle iş tutuyor, neymiş ne olmuş bir gör. Makyavelist ol kardeşim.." diyerek uyarıyordu beni.

Lakin öylesine yabancı bir kelime ki "makyavelist" bana, hiçbir şekilde kavrayamadım.

Sanırım avanağım!



Hem

"Kırk yıllık Kani, olur mu Yani" diyen atalarımızı mahçup etmek yakışır mı bana?

Benim usta vardı. İşi gücü Balıkesir mevzularıydı. Hemen her yazısında Balıkesir'i konuşur, garip gurebanın bir derdini anlatır, bir sorunun çözüm yolunu paylaşırdı damla damla akıtıp fikir havuzuna dönüştürdüğü köşesinde.

Koca öküzün yanında duran ya huyundan ya suyundan etkilenir dedikleri gibi bize de bulaş olmuş ustadan..



Geçen sosyal medyaya göz atarken eski topcu, yeni teknik adam Gürkan Şehirli kardeşimin paylaşımına takılı kaldım bozuk plak gibi. 

Alıntı (*) yaptığını hatırlattığı, "ilginç.. ilginç..ilginç" ifadelerini kullandığı paylaşımı, bir değil, birkaç kez okudum. 

Geçmişten bugüne yaşanmış bir çok olay geldi gözlerimin önüne okudukça.

Bir kez daha tiksindim.

Hadi bir de siz okuyun, bakalım ne diyeceksiniz ardından..
 


"Hep böyle olacak." diye başlayan o satırlar şöyle devam ediyor: 

Transfer yasağı gelecek, kulüpler alt yapıdaki evlatlarına sarılacak.

Onlar o formayı parasız, pulsuz, şehrin onuru için giyecekler.

Sonra transfer yasağı kalkacak.

Rant ortaya çıkınca akbabalar kulübün etrafını saracak. Menajerler, memleket meselesi hocalar, şehirdeki müteahhit reklamını yapmak isteyen iş adamı.

Kulüpten ilk olarak alt yapıdaki sporcular, dik kafalılar alta ya da sağa sola  gönderilecek. 

Sonra yabancı, yerli kalitesiz oyuncular alınacak kulübe. 

Sonra yine hüsran.

Sonra tekrar başa dönülecek. Alt yapı geleceğimiz denilecek; 

"Şehir senin şehrin. Bir de para mı istiyorsun. Çık oyna" denilecek. 

Hatta kabul etmeyenler ya da para isteyenler vatan haini ilan edilecek. 

..ve aynı senaryo tekrar tekrar işlenecek, oynanacak, perdeye konulacak.

Olan hep bu şehrin gençlerine, maddiyat için uğraşmayan altyapı hocalarına olacak.

Yazık ki çok yazık..."



Böyle bir yazının altına imzasını kim atmaz?

Futbol sadece bildiğiniz futbol oyunundan ibaret değil. 

Hele günümüz de hiç değil. 

Bizim gibi 40 yıllık Kaniler, "amatör" ruhla bütün şehri işin içine katalım derken, Yaniler "armatör" kafasıyla daha profesyonelce bu işleri yapmaya çalışıyor.

Arkadaşın bana "makyavelist" olacaksın dediği tarz bu olsa gerek..



"Bizim çocuklara" gelince.

Onlar her daim günah keçisidir.

Birimiz de kalkıp sormaz;

8-10 maç oynamayan ecnebiye 8-10 milyon lirayı, 1-2 maç oynamış "kaşar"a 1 milyon lira niçin ödedik biz diye..

ama birimiz kalkar; 

"bir de bizim çocuk olacak" diye hesap sormayı, kesmezse "hain" ilan etmeyi mağrifet sayar.
 


 

Futbol camiasında kime dokunsanız bin ah işitiyorsunuz

Geçenlerde Gaziantep teknik direktörü bizim futbol dünyasını çok güzel özetlemişti.

Şöyle demişti Romanyalı Marius Șumudica;

"Geçen hafta bir oyuncu önerildi. Türkiye'den iki menajer beni aradı. Bu futbolcuyu kabul etmem için bana 50 bin avro teklif ettiler. Sadece iyi futbolcu olduğunu yönetime söylememi istediler.

 Geçen sene 1 gol atan oyuncuyu buraya nasıl getiririm?"
 


 

İşte manzara bu..

Ne desek boş.

Günümüz futbolu alavera dalavere..

Yıllık bilmem kaç yüz milyon/milyar dolarların döndüğü sistemde "bizim çocuklar" ancak mahalli liglerde oynar arkadaşlar..

Veyahutta sevgili Gürkan'ın alıntı yaptığı paylaşımda ifade edildiği gibi, tahtayı açana kadar yalancıktan dört elle sarılır bizim çocuklara ve özümüze dönüyormuş gibi yaparız..



Dünler böyleydi, bugün de aynı. 

Sistem değişmediği sürece, şehrin çocuklarına inanılmadığı müddetçe ve futbol kulübü yöneticileri dönemlerindeki mali tablodan yasal olarak sorumlu tutulmadıkça değişen bir şey olmayacak. 
 


İşin özü; 

Yarınlar da karanlık arkadaşlar..

Çöküşü durdurmak için mevcut sisteme neşter atmaktan başka çare yok.
..

(*) bu yazıma ilham kaynağı olan https://www.facebook.com/gurkan.sehirli sayfasındaki  paylaşımın altındaki yorumları da okumanızı öneririm.