Doktor 60 yaşından fazla olduğunu tahmin ettiğim hastaya “İki iğne yazıyorum, birini in aşağıya hemen vursunlar diğerini de yarın gel aynı saatte vurdur.” dedi.. Yaşlı kadın bir an sessiz kaldı sonra sesi titreyerek “Doktor bey, iki iğneyi de şimdi vursalar olmaz mı?” diye sordu. Doktor “Olmaz teyzeciğim aradan 24 saat geçmesi lazım” diye cevap verince yaşlı kadın boynunu bükerek ” Evladım ben Balya’nın köyünden buraya zor geldim, komşudan para aldım kalacak yerim yok yarın bi daha gelemem ki..” dedi..
Bazen söz biter, boğazınız düğümlenir, sesiniz çıkamaz, çaresizlik kaynar su olur üzerinize dökülür, yerin dibine giresiniz gelir…
En modern hastaneyi yapmış olabilirsiniz, hastaneye giden yolları otoban gibi, alt-üst geçitli kaldırımları en estetiğinden, ulaşım araçlarını alçak tabanlı-klimalı yapmış olabilirisiniz ama bu yaşlı hemşerinizin çaresizliğini yok edememişseniz, gönül kırıklığını tamir edememişseniz yaptıklarınız değerini yitirir, makamlarınız, beyaz masalarınız yerle bir olmuştur, Belediyeciliğiniz yerin dibine batmıştır.
Neden mi Belediyeye yükleniyor bu sorumluluk..?
Hani “Sosyal Belediyecilik” diyoruz ya, hani ülkemizin lideri Syn. Recep Tayyip Erdoğan ısrarla “Gönül Belediyeciliği” kavramını hedef olarak önümüze koyuyor ya, hani Büyükşehir olunca şehrin yönetim merkezi Büyükşehir Belediye binası oldu, ilçe belediyelerin yoğunlaşması gereken konu “sosyal belediyecilik” diyoruz ya, hani “şehri emin” diyoruz ya işte bu yüzden..
Bu ülkenin bu şehrin siyasileri, Belediye Başkanları Recep Tayyip Erdoğan’ı doğru anlamadıktan sonra, onun sözlerini tekrar tekrar dinleyip okumadıktan ve ne demek istediğini anlayıp gereğini yapmadıktan sonra işimiz zor…
Sosyal Belediyeciliğin, Gönül Belediyeciliğinin elbette bir çok boyutu var.. Belediyelerin maddi kaynağı ise elbette sınırlı, yok değil.. Mesele öncelikleri doğru sıralamak…
Hz. Mevlana(k.s) şöyle diyordu: "Şems(k.s.) bana bir şey öğretti. Şems(k.s) bana dedi ki, dünyada bir tek mümin üşüyorsa, ısınma hakkına sahip değilsin. Ben de biliyorum ki, yeryüzünde üşüyen müminler var; ben artık ısınamıyorum, o gündür hiç ısınamadım."
Hz. Mevlana(k.), vicdan ürpertisini bir ustanın maharetiyle belleğimize böyle yerleştiriyor. Bir siyasetçiden, Belediye Başkanından Hz.Mevlana(k.s.)’nın vicdan ürpertisini beklemiyoruz elbette ama bu hassasiyet için çaba sarf etmesini kamu kaynaklarının önceliklerini sıralarken şehrindeki hemşerilerinin üşüyenini, aç olanını, hastasını, çaresizini, kalbi kırıklarını vs. düşünmesini ve dertlere derman olacak çabayı göstermesini bekliyoruz..
Hz.Mevlana(k.s.)’nın, Hz.Ömer(r.a)’in Türk-İslam Medeniyetinin hassasiyetlerinin edebiyatını değil gereğini icraatlarda görmeyi beklemek bu kadim medeniyetin evlatları olarak hakkımız..
Başta anlattığım olayda Doktor şöyle bir cümle kurabilmeliydi “Teyzeciğim Hastanemizin karşısında Belediye’nin Misafirhanesi var, yemek ve kalmak ücretsiz bu gece orada kal yarın gel iğneni vurdu köyüne dön.. İlla köyüme döneceğim dersen hemşireye durumu söyle o Belediyenin Beyaz Masa’sına ismini yazdıracak yarın iğne saatinde Belediye’den gelip iğneni vuracaklar..”
Sadece laf üretmeyi doğru bulmadığım için somut önerimiz ve yeri şu:
Geçtiğimiz yıl hizmete giren Balıkesir Atatürk Devlet Hastanesi 1.000 yataklı, Devlet Hastanesi ise 510 yataklı, Tıp Fakültesi Hastanesi 200 yataklı olup Merkezdeki Karesi ve Altıeylül’de ikamet eden hastalarımızla birlikte çevre ilçe ve illerden gelen hastalara hizmet vermektedir. Kaldı ki Merkezdeki iki ilçemiz kırsal mahallelerinde yoğun nüfusa sahiptir.
Hastalarına refakat etmek üzere ilimize, ilçemize gelen hasta yakınlarının yatak, banyo, yemek ihtiyaçlarını karşılamak onları bu zor günlerinde misafir etmek, rahat ve güvenilir bir konaklama hizmeti sunmak üzere “Hasta Refakatçi Misafirhanesi” planlayarak hizmete açmak Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın gösterdiği “Gönül ve Hizmet” Belediyeciliğinin bir sonucu olacaktır.
Kalacak yeri olmayan kardeşlerimiz hastanelerin acil servisleri, koridorlarda, banklar, bahçelerde ve farklı yerlerde yatmak zorunda kaldıkları, adeta hastaları için gelip uygunsuz yerlerde bu şekilde kalarak hastalıkla karşı karşıya kaldıkları, gerek kışın soğuğunda gerekse de yazın sıcağında hastasının tedavisi devam ederken hastaya refakat eden özellikle maddi durumları yetersiz vatandaşlarımıza sahip çıkmamız en temel görev ve sorumluluğumuzdur.
24 saat sıcak su ve banyo hizmetinin bulunduğu misafirhanede, akşam yemeği, sabah kahvaltısı ve sınırsız çay ikramı da ücretsiz olarak aile sıcaklığı ortamı sağlanması, misafirhanemizde oluşturulacak sunum salonunda başta ağız ve diş sağlığı, aile içi şiddetle mücadele, aile içi iletişim, madde bağımlılığı, birlikte yaşama bilinci, sigara ve alkolün zararları ile ilgili düzenli sunum yapan, temel değerlerimiz hakkında sohbetlerin düzenlenmesi hedeflenmektedir..
Hasta Refakatçi Misafirhanemiz hasta yakınlarımızın gerek misafirhanemize gerek se hastasına en kısa sürece ve kolaylıkla ulaşabileceği mesafede planlanmıştır.