Bursa...

Bursa tarihi belediye binasının arkası...

Orhangazi Camii’nin yanı...

Parketmiş bir Kızılay kan toplama aracı...

İki adet form doldurma masası ve önünde sıra bekleyen 8-10 kişi...

Sıra ile çağıran görevli seslendi;

- Yosef Albouma

Ses yok... Bi daha seslendi;

- Yosef Albouma

Ben atladım, “Yusuf desene şuna”... Bi daha seslendi;

- Yusuuuff

Karayağız 20 yaşlarında bir genç atladı öne, yanında 5 arkadaşı daha.

Hepsi Suriyeli...

Hepsi kan vermek için sıraya girmişler.

Evet, görevli sehven kimlikte yazdığı gibi ingiliz gramerine göre okudu ismini.

İsimleriyle bile yabancı kaldıkları bu ülkede, hatta gözlerinin içine baka baka ırkçı söylemlerle harap olmuş memleketlerine kovalandıkları bu ülkede, seve seve kan veriyorlar.

Kim bilir belki de o “kan” üç vakte kadar, kanından dolayı bunlara düşman olan bir ırkçının damarlarına girecek.

Bu dünyada Irkçılık sadece derisinin rengine, gözlerinin çekikliğine göre yapılmıyor.

Bu yazı da bu kadar...