Kelimeyi yanlış anladılar muhakkak…

Oysa antik adı İda… Şimdiki adı Kaz.

Dağların adı.

Balıkesir’den Çanakkale’ye.

Biz Kaz dedik mi o cenneti anlıyoruz.

Onlar kaz’ı duydular mı, kaz gelecek yerden misali…

Kazmayı anlıyorlar.

Bir türlü vazgeçmiyorlar kaz’ı’dan…

Kazma sevdasından…

Kazacaklar Kaz’ı…

Maden diyerek dağ yok olacak.

Rahatlayacaklar.

Dağ bitecek ille ki.

Köylüleri duymayacaklar.

Biraz olsun gözlerini açıp o güzellikleri görmeyecekler.

Kim bilir kaç zamandır?…

Taaa Havran’dan başladılar… Kah o köy, kah bu köy…

Taaa Bayramiç’e kadar…

Altın altın altın diye diye…

Zeytin mi altın mı dediğimiz an tercih bir kerelik altın değil, her zaman altın getiren zeytin olur ki, en çok güldüğümüz şirketlerin o eşsiz gerekçeleri: Tabiata zarar vermeyecek, siyanür gibi zararlı etken kullanılmayacak, işimiz bitince yeşillendireceğiz…

Komik tarafı bu.

İşimiz bitince yeşillendireceğiz.

Dağ bitince geriye ne kalır ki elde?

Cennetin içinde bölüm bölüm kelleşen kısımlar… Zehir… Biten ekolojik yaşam…

İşte son örneklerden biri:

Çanakkale’nin tek içme suyu kaynağının olduğu bölgede açılması planlanan altın ve gümüş madeni için ağaç katliamı sürüyor.  Bölge sakinleri yargı sürecinin devam ettiğine dikkat çekerek, “Ağaç katliamı devam ediyor” diyorlar.

Danıştay Kararı varken Çanakkale İl Özel İdaresi İşletme Ruhsatı vermiş madene.

Mahkeme kararı varken idarenin böyle bir işlemi şaşırtıyor mu bizi?

Nicedir hayır.

İdarenin yargıya uymaması öylesine bir alışkanlık ve sıradan hale geldi ki; hukukun var olan tüm kuralları artık işlevsiz halde.

Keyfe keder hukuk var bizde.

İdare ne derse o!

Başka bir son örnek.

O da Balıkesirimizden.

Bu kez Burhaniye’ye bağlı Korucaoluk Köyü’nden.

Daha önce bir maden varken şimdi ikinci maden çalışması başlamış.

Köylüler isyanda.

Su kaynakları azalıyor, meralar yok oluyor.

Duyan yok..

Dedik işte.

İlle yok edilecek. 30 yılı aşkındır uğraşıyorlar bir orda bir burda, Kaz Dağı’nın kaç noktasında?…

İda, yok edilmeli.

Edilirse rahatlayacağız.

Yok edene kadar bırakmayız.

Bu bakış açısına sahibiz ne yazık ki!

Cennet ülkemizin her tarafında tabiat yok olurken…. Geçici kazançlar için gelecekteki asıl değerli kaynaklarımızı heba ediyoruz.

Kaz gelecek diye bekliyoruz.

Altınla gelecek kazda asıl büyük parça kime?

Doğayı feda ediyoruz.

Aklı çoktan feda ettik.

Aklın gittiği yerde doğanın sağlam kalabilmesi mi?…

Ne mümkün!

Na mümkün!

Kaz gelecek  diye tavuğu değil, altın yumurtlayan tabiatı feda ediyoruz!