Kazananı çok, kaybedeni de çok seçim süreci bitti.

Sandık her zaman “doğru” mesaj verir okumasını bilen için.

Bu seçim sonucunda da ortaya çıkan sonuçları hangi parti daha iyi okuyabiliyor ve buna paralel başarıyla şımarmadan sağduyulu özeleştiri yapabiliyorsa sandıktan dersini iyi almış demektir.

Özeleştiri ve siyasi olgunluk Türkiye’nin hasret kaldığı değerlerdir. Eğer bu seçim sonucunda her parti gerek genel gerekse yerel sonuçlarla ilgili özeleştiri yapıp “nerede hata yaptık” sorusunun muhasebesini yapabiliyorsa, seçimden Türkiye’nin asıl kazancı bu olacaktır.

Sonuçların ülkemize ve ilimize hayırlı olmasını temenni ediyoruz; artık seçim sürecinin yarattığı gerginlikten çıkarak hem Türkiye’nin hem de kentlerin geleceğe ve önündeki işlere bakması gerekiyor.

Çünkü bekleyen sorunlar tümüyle çalışmaya ve işe odaklanmayı gerektiriyor.

Balıkesir açısından sandıktan çıkana “bir gün gecikmeli” bakacak olursak; Balıkesirli gerek büyükşehirde, gerekse Karesi ve Altıeylül ilçelerinde “devamlılığı” tercih etmiş ve başlanan projelerin devam etmesi mesajını vererek mevcut belediye başkanlarından Hasan Avcı’ya yola devam demiş; Karesi Belediye Başkanı Yücel Yılmaz’ı büyükşehre terfi ettirerek, Karesi’yi de Dinçer Orkan’a emanet etmiştir.

Emanete iyi bakılmalı; projeler ve hizmet asıl olmalı; daha önceki yönetimlerde yaşanan ve özellikle akçeli işlerde kamuoyunu rahatsız eden hareketlerden uzak kalınarak ahbap çavuş ilişkilerinden sakınılmalı ve liyakat ile çalışma esas alınarak yola devam edilmelidir.

Merkezdeki iki belediye başkanımız ile Büyükşehir Belediye Başkanımızı sandıktaki başarılarından dolayı kutluyor, Balıkesir için başarılı ve kamuoyunun sesini duyar tarzda icraatlara süreklilikle devam edilmesini arzuluyoruz.

Her zaman dediğimiz gibi belediye başkanlığı “dert” makamıdır… Büyükşehir Belediye Başkanlığı, devasa bir yüzölçüme sahip ilimizde kolay iş değildir. Sayın Yılmaz; en azından gençliğin getirdiği dinamizm ve vizyon sahibi olmasıyla, kuracağı iş bilen/işini yapan ekiplerle Balıkesir’in çıtasını yükseltme potansiyelini haizdir. Yılmaz’ın yapacakları; siyaset arenasında geleceğe nasıl iz bırakacağının da göstergesi olacaktır.

Muhalefet kısmına da bakacak olursak; kuşkusuz burada gerek CHP, gerek İyi Parti kurmayları kendi içlerinde gereken muhasebeyi yapacaklardır. Ancak seçim öncesi siyaset dışındaki herkesin basit gözlemiyle dahi değerlendirebildiği “ittifak, güçlü ve fazla oyu olanın yanında yapılırsa başarı gelir” tezi sandıktan çıkan oyların sayılmasıyla bir kez daha teyit edilmiş durumdadır. Sokaktaki insanı okuyamayan Ankara’daki parti merkezlerinin bu sonuca ne ölçüde “özeleştiri” yapabilecekleri de yine vatandaş tarafından takip edilmektedir.

Merkez ve Büyükşehir dışında Balıkesir ilçeleri açısından el değiştiren belediyeler olmuştur, bu açıdan bakıldığında iktidar partisinin elinden çıkan ilçeler bulunmak ve CHP’nin ilçelerdeki başarısı artmakla beraber, bu başarıya çelişki oluşturan asıl şaşırtıcı sonuç Ayvalık’tan gelmiştir. Ayvalık’ta DP’nin eline geçen belediye başkanlığı, CHP için büyükşehir sonrası ikinci kafa yorulması gereken ve büyükşehirden de öteye geçen “şok” bir sonuç olmuştur.

Netice olarak 20 ilçeden 10’u Ak Partili, 8’i CHPli, biri İyi Partili ve biri de Demokrat Partili belediye başkanı tarafından yönetilecektir.

Hepsini tebrik ediyor, sevinme ve kutlama bölümünü kısa keserek resmi olarak göreve başlamaları akabinde biran önce kollarını sıvayarak çalışmalara başlamalarını, zaten görevde olanların da çalışmalarına devam etmelerini diliyoruz.

Seçimin ülke genelinde de verdiği pek çok mesaj var. Ancak yerimiz ölçüsünde biz sadece ikisinden bahsetmek istiyoruz.

Biri Tunceli’de göreve seçilen TKP’li başkan.

Ki tarlada çalışan, makam aracı olmayan Fatih Mehmet Maçoğlu’nu yaptığı  olumlu ve takdir edilen icraatları nedeniyle nicedir kamuoyu takip ediyordu.

Ovacıklı başkanın sıradışı çalışmaları bu kez TKP’ye ilk kez bir ilin belediye başkanlığını kazandırdı. Muhakkak yeni dönemde Maçoğlu yine kamuoyu tarafından takip edilenler listesinin başında gelecek.

Diğeri ise Ekrem İmamoğlu.

Bu satırların yazıldığı dakikalarda hemşehrimiz Sadi Güven’in YSK Başkanı olarak yaptığı açıklamaya göre İstanbul’da öndeydi İmamoğlu.

Ama İstanbul için sonuç ne olursa olsun, bu seçimde siyaset ve vatandaş açısından bir numaralı kazanan İmamoğlu olmuştur.

Üç aylık bir süreçte yaptığı inanılmaz çalışma, konuşmalarındaki üslup ve saygı, seçim gecesi bir devlet adamının gerektirdiği ne varsa takındığı tavır ile sadece kendi seçmeninin değil tüm Türkiye’nin gönlünü kazanmıştır.

Türkiye’nin İmamoğlu gibi siyasi kimliklere ihtiyacı vardır. Bu seçimler “siyaseten” neye ihtiyacımız olduğunu bir kez daha göstermiştir.

Yukarıda dediğimiz gibi, kazananı ve kaybedeni çok bir seçimdi bu.

Ve bir kaybeden daha vardı ki geçtiğimiz seçimlerdeki vukuatlarını aratmadı.

Anadolu Ajansı, ismine yakışmayacak şekilde,  bir kez daha akılları oynattı, seçimin kaybedeni oldu; YSK Başkanı Güven dahi canlı yayında Anadolu Ajansı’na -tabiri caizse- iyi bir fırça attı.

Nihayetinde, 31 Mart geçti, Nisan geldi.

Sandık nokta koydu strese ve dedi ki anlayabilene: “Kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla…”