Kriz, günlük yaşamda aşırı tehlike veya güçlüğün yol açtığı dengesiz durum olarak nitelendirilebilir.

Türkiye yakın tarihinde askeri darbeler, ekonomik darboğazlar, komşularla savaşın eşiğine gelme, terörle mücadele, siyasi manipülasyonlar, doğal afetler, sosyal ve dini grup eylemleri gibi krizler atlattı.

Ülke insanının çoğunluğu da bu olaylardan en azından birinden doğrudan etkilendi, pek çoğuna da tanık oldu.

Bu krizlerin pek çoğu, ülke içinde üretilen krizlerdi.

Her krizden çıkış, toplumsal hafızada yeni bir tecrübeyi işaretledi.

Türkiye; tarihten taşıdığı sosyo-kültürel yapısı ve coğrafi olarak kaotik, çetrefilli bir toplumsal denklemin öznesi konumunda…

Dünyanın birçok bölgesinden daha zengin sosyo-kültürel ve siyasal yapı barındıran Türkiye, kazandığı toplumsal tecrübesiyle krizleri savuştururken asla savrulmamıştır.

Kendi iç dinamikleriyle krizlerin içinden yeni bir sosyal düzen kurma tecrübesiyle çıkmayı da başarabilmiştir.

Sade biçimde özetlediğim Türkiye insanı, yeni bir krizle karşı karşıya…

Bu kez kendi ürettiği değil, küresel ağ içinde dünyanın en büyük kabusu haline gelen Corona virüsü Covit-19 yüzünden…

Krizlerin toplumsal yaşama pek çok etkisi var.

Bu yazımda krizleri algılama, yönetme ve davranış bilimleriyle ilgilenen bir gazeteci olarak anlaşılır ve net olarak özetlemek istedim.

ASİMETRİK BİLGİ

Kriz dönemlerinde en yaygın toplumsal davranış modellerinden birisi, bireylerin asimetrik bilgiyi referans almalarıdır.

Ekonominin literatüründe yaygın olarak kullanılan asimetrik bilgi, ters seçim ve ahlaki tehlikeye yol açar.

Asimetrik bilgi, pişmanlık, bilişsel uyumsuzluk sorunlarına yol açar.

İşte kriz dönemlerinde her alanda artan asimetrik bilgi; toplum ve birey davranışlarının olumsuz yönde bozulmasına zemin hazırlar.

Bu konuda sosyo-ekonomik araştırmalar, kriz dönemlerindeki asimetrik bilginin yalan söylenmesi, kişiler arası güven kaybı, pişmanlık, intihar, boşanma gibi istenmeyen davranışlar sergilendiğini ortaya çıkarmıştır.

Corona’yı “Son kriz” diye niteleyerek temennimi de ifade edeceğim ve bu konuda bildiğimizi zannettiğimiz bazı gerçeklerin farklı yönlerine dikkatinizi çekmek istedim.

Covit-19, sadece yaşlı nüfusu etkiliyor fikri yanlış.

Her yaş grubu üzerinde etkili. Doğal olarak yaşlıların direncinin düşük olması, kayıpları artırıyor.

Covit-19 laboratuvarda üretilmiştir iddiası bilimden ve gerçeklikten uzaktır. Mikroorganizmaların geçirdikleri doğal basamaklar sonucu topluma yayılmıştır.

Virüsün aşısı bulundu ama vurgun yapmak isteyen küresel güçler henüz piyasaya sürmüyor iddiası da korkunçtur.

Bilim dünyası, belki de bu kadar çaresiz kalmadı. Belki de bu kadar hevesli olmadı insanlığın kurtuluşuna çare olacak aşıyı bulmak için. Üstelik virüsü laboratuvarda üretip kontrol altında tutacak kadar büyük bir güç dünyada yok! Bu tamamen hayal ürünü, fantastik bir kurgudur.

Virüse karşı antibiyotik kullanılıyor bilgisi yanlış. Antibiyotik, virüse karşı etkili değildir.

VİRÜS GARİP KRİZ BÜYÜK

Covit-19 virüsünün belirtileriyle benzerlik gösteren diğer grip türleri üzerinde etkili olan bazı ilaçların tedaviye yanıt verdiği haberleri de vahim… Bilimsellikten uzak bir yaklaşım…

Yeni bir virüs, seyri de hızla değişiyor.

Virüsün tehlikesinin büyük olması bu yüzdendir.

Bir ilacın bir hastalığa iyi geldiğinin kanıtlanması uzun zaman alır. Tıp dünyasında ve farmakolojide bunun net kriterleri vardır.

Bazı semptomlarını iyileştirse de, tekil olarak iyileşen hastaların virüsle temas düzeyinin de bilinmesi gerekir.

Bazı yüzeylerde virüsün yaşama süresiyle ilgili bilgiler de yayılıyor. Örneğin plastik yüzeyde 3 saat, ahşapta 6-8 saat gibi…

Şimdi bu bilgi de kesin mi? Kuşkuya düştünüz değil mi?

Öyleyse kuşku duymalısınız pek çok durumdan.

Önce elimiz, yüzümüz temiz olacak.

Yani şu demek: Güvenli alanımızın dışında dokunduğumuz her yerden virüs kapma riski var.

Kesin çözüm: Güvenli alanda kalın. Elinizi sıkça, özenle yıkayın.

Beden dilinde en yaygın insan hareketi; elinin yüzüyle temasıdır.

Zengin ip uçları verir.

İnsan, diğer canlı türlerine göre en çok elini yüzüyle temas ettiren varlıktır.

Yapmayın, bu alışılmış jest ve mimikleri yapmayın!

İnsan stresini azaltan bu davranış, dışarıdan da iyi görüntü oluşturmuyor. Bu vesileyle bırakın.

Hastalığı en hızlı bulaştıran hareketler bunlar…

Eldiven taktınız, hala yüzünüzü gözünüzü elliyorsanız; bir kat daha fazla virüs kapma riski var.

Aynı maskeyi defalarca kullanırsanız kendinize zarar verirsiniz. Kullandığınız maskeyi ortalığa atarsanız başkasına…

Sık öksürüp hapşırıyorsanız; maskeyi birkaç saatten sonra atmalısınız. Ancak öyle ortalığa değil. Bir poşete koyun dışarıyla teması olmayacak şekilde imha etmelisiniz.

Dünya Sağlık Örgütü sık sık el yıkamayı, diğer insanlardan uzak kalmanızı ve el sıkışmak gibi fiziksel temastan kaçınmanızı öneriyor.

Şimdilik yapabileceğimizin en iyisi de budur!

Tam yazıyı bitirmek üzereyken; Balıkesir Büyükşehir Belediyesi’nden bilgi geldi.

Başkan Yücel Yılmaz, 65 yaş kartlarının geçici olarak iptal edilmesi talimatı vermiş.

Başkanlar, kriz anında halkın yararına hızlı hareketler geliştirmeli.

Yerinde kararı alkışlıyoruz.

Krizlerin büyüttüğü yurttaşlarız biz.

Corona virüsüne karşı duruşumuz da, soylu bir direniş gibi…

Atlatacağız; hep birlikte..

Sağlıklı günlere…