Yıllar önce İzmir’de, Türkiye Belediyeler Birliğinin düzenlediği, belediyecilik ile ilgili bir toplantıya katılmıştım.

Lüks bir otel…

Ülkemizin çeşitli yerlerinden gelen yüzlerce belediye başkanı, meclis üyeleri, belediye çalışanları…

Konuşmacı iletişimden bahsediyor; “bir kent yönetiminde iletişim önemlidir” diyor.

Önce insan” diyor…

Belediyeler, beşikten mezara o kentte yaşayan herkesi etkiler” diyor…

Kültürel faaliyetlere önem verin” diyor…

Şeffaf olun”, diyor…

Kararlarınıza halkı da ortak edin” diyor…

Hesap verebilir olun” diyor…

Aslında tüm bunlar belediyelerin kurum kültürünü belirleyen düşünceler.

Bakın size bir sır vereyim.

Belediyelerde kurum kültürü bir anda oluşturulmaz, zaten hep vardır.

Partiler değişir.

Siyasetçiler değişir.

Yöneticiler değişir.

Rütbeler, makamlar, görevler değişir.

Ama kurum kültürü değişmez.

Bu tüm kamu kurumları için de geçerlidir.

Oysa kurum kültürünü güçlendirebilirsiniz.

Bunun için yapmanız gereken;

Karşılıklı güven,

Ortak değerler,

Ve…

Kendin olabilmeyi sağlayacak ortamı oluşturmaktır.

Karşılıklı güven ortamı sağlanamazsa, bir süre sonra iş dedikodularla hareket eden bir kuruma dönüşür.

Güvenirseniz, güvenilirsiniz…

Güven olduğu yerde sadakat olur, sevgi olur.

Ortak değerler içinde hareket edilmezse, başıboş bir gemi gibi nereye gittiği bilinmeden yol alınır.

Kalp, insanın pusulasıdır.

İnsanların kalplerini hoşgörü içinde, saygı içinde hedefe çevirirseniz gemiyi limana sağ salim ulaştırırsınız.

Kendin olmayı sağlayacak ortam yoksa yeteneğin yerini torpil alır.

İnsanların yeteneklerini sergileme fırsatı verirseniz kurumunuza değer katarsınız.

Torpille kurum kültürü geliştirilemez.

Kurum kültürünü geliştiren davranışlarınızdır.

Kurum kültürünü,

Sevgi,

Sorumluluk,

İletişimle geliştirirsiniz,

Korku, disiplin, dedikoduyla değil…